Arca'nın 27. ayını yaşadığı şu günlerde...
Mutfakta çokça vakit geçiriyoruz birlikte. Beni tezgahın başında görmesi ile tabureyi yanaştırması bir oluyor. Bir de sohbet konusu bulduk mu, oooo aman sabahlar olmasın! Sohbet dediğim de birkaç cümlelik döngüler:
A: senin adın ne?
Y: benim adım Yeliz, senin adın ne?
A: Arca, sen kaç yaşındasın
…………..
Yaklaşık beş yüz defa tekrarlanınca iki kilo bezelyeyi ne kadar çabuk ayıkladığımıza şaşırıyorum.
Kimi zaman kayboluveriyor ortalıktan. Bu aralar en çok masasında karalama yaparken buluyorum. Sonra “anneye resim yaptım” diye getiriyor.
Tatlı mısın oğlum sen!!
Yumuşak karnımın uyku olduğunu biliyor. O oyna dalmışken uzanıp iki satır okuyayım derken, hop yanıda bitiyor: “ninni söyle, uyuyalım” Allah yelken suya!! Tabii kandırıldığımı anlıyorum, zira öpüp koklayıp yeterince anne kokusunu içine çeker çekmez, toz oluyor cüce!
Ve seyircilere oynamayı da çok iyi biliyor. Etrafta seyirci varsa, krizler konusunda daha yaratıcı. Kendini yere atıp yalandan ağlamalar, of daha ne numaralar…
Yani her zaman "tatlı" diyemeyeceğim:)
Doğru mu yapıyorum, bilmiyorum…
Bazı kurallara uymadığı zaman inat etmiyorum ve gözünün içine bakıp “şu anda kızgınım, seninle ilgilenmiyorum” deyip oradan ayrılıyorum ve gerçekten ilgilenmiyorum. Hani küsmek gibi değil de, yokmuş gibi davranmak diyelim. Birkaç defa İlker : “annen üzüldü hadi gidip özür dile” dedi. Geçen gün parktan geldik, pislik içinde, bu kural önemli, eller yıkanacak. O ise oyuna dalmak istiyor. Küçük inatlaşmadan sonra aynı şekilde odadan çıktım. Kendim giyiniyorum. Baktım kapıda bekliyor beni, “özür dilerim” dedi. Kıllandım, hani anladım mı acaba, yoksa özür ile halledebileceğini fark etti, her seferinde yırtacağını mı sanıyor. “ne için özür diliyorsun?” “ellerimi yıkayalım” Yıkadık, kuralları tekrarladık, öpüştük. İlker’e sordum, o bir şey dememiş, kendi gelmiş.
Küçüklerle arası iyi, Poyraz ve karşı komşunun bebeği Tuna’yı seviyor, kolluyor, oyuncak filan veriyor. Büyüklerle bir arada olmayı da seviyor, Duru tam bir kanka! Yaşıtları ile gel-gitli bir ilişkisi var. Bazen Cansu aşkı tutuyor, tutturuyor, bazen kendisinden hiç hazzetmiyor.
Aslında çok kafa yormaya gerek yok. Karnı tok, uykusunu da almışsa lokum: ) Yoksa arıza potansiyeli var.
Büyüyor işte …
Devamlı şaşırtıyorlar insanı:)
YanıtlaSilgeçen akşam da Can beni kekledi. Anne sen eve git, beni Cicianne uyutsun dedi. yatak odasına gittik, alacaklarını aldı. Anne bunları eve götürelim dedi. Fotoğraf makinesi ve kocamın kokusu:))
YanıtlaSilOnlar bizi parmaklarında oynatırlar