Tatilde Arca umumiyetle ağzıma mıçtı. Huzur karesi hikaye, o ilk günün ve uyku sonrasının rehaveti. Kendisi tüm tatilini planlı ve programlı bir şekilde ;
- seyirciye oynamak
- anane dedenin gözüne girmek ve kendini acındırmak
- her türlü sınırı dibine kadar zorlamak
- katiyen paylaşmamak
konu başlıkları altında topladı.
Kimse bebenden şikayet etme demesin, çok pis dalarım!
Şimdi ben tatil öncesi iki gün İstanbuldaydım ya pek tabii annesiz geçirilen iki günün acısı ziyadesiyle çıkarıldı.
Etrafta çekirdek ailenin haricinde bir kişi görse hemen senaryolar yazıldı ve Oscarlık aktörlere taş çıkaracak şekilde icra edildi.
Sınırları zorlamak oyun haline getirildi.
Ama benim anlatacaklarım başka...
Veli dedenin torunu...
Aslında yok öyle biri, o bir şehir efsanesi, o bir Kayzer Söze...
Veli amca yazlıkta yan komşu. Bahçe kapısından babamla sohbet ederken Arca'yı sevmek ister. Arca'ya sempatik gözüksün diye bizimkiler "Arca bak Veli dedenin de torunu var senin gibi, hadi bir merhaba de" teşvik ederler.
Arca dik dik bakar adamın suratına, sevdirmez ve gerisin geri eve girer.
Üç beş parça oyuncağı tıkıştırır torbanın içine sürükleye sürükleye döner gelir:
"Veli dedenin torunu almasın oyuncaklarımı, paylaşmıycam paylaşmıycam!"
(Pek insancıl pek uysal bir bebe profili:P)
Biz maaile koparız o an ama Veli dedenin torunu efsanesi bütün tatilin konusu olur.
A: İstesin benden
Y: Kim istesin?
A: Veli dedenin torunu
Y: Ne istesin?
A: Oyuncaklarımı istesin
Y: Peki isterse verecek misin?
A: Vermiycem ağlasın!
Arca arıza mı çıkardı, hop Veli dedenin torunu geliyormuş dedik mi, soluğu oyuncaklarının yanında alır, arıza konusu kapanır.
Paylaşmaz! Sadece Veli dedenin torunu değil mesele! Mesele onun temsil ettiğinde!
Aylar önce Cansu'nun dokunduğu tüm oyuncakları teker teker bizim yatağın üzerine yığarak koruma altına almışlığı var.
Ümit ablanın doktorda olduğu gün "Veli dedenin torunu" bizim Duruydu. Duru'nun geleceği önceden kendisine bildirilmişti, evin kapısı çalınınca bir güzel sarıldı oyuncaklarına! Eminim o an daha fazla oyuncağı koruma altına alabilmek için Yavru ahtapot Nino olabilmeyi çok isterdi.Kapıda Umidini görünce vedalaşabildi oyuncaklarıyla.
Poyraz geldiğinde ise biz fark etmeden arabalarını çekmecelere saklıyor. Sonra kendisi de bulamayıp deliye dönüyor, deli işte!
Hani görünürde bu kadar duygusal çocuk nasıl oluyor da iş paylaşmaya gelince bu kadar değişiyor, aklım almıyor, deli mi ne!
Tatlı Arca, en çok ta kendi sakladığı oyuncakları bulamamasına güldüm. Bizim ki biri oyuncağıyla oynuyor ve ona hemen geri vermiyorsa en ağlamaklı tarafından istiyor vermezse ağlamaya başlıyor.
YanıtlaSiloy kuzum benim.. ama annesi o onun oyuncakları..
YanıtlaSilBizdeki Veli dedenin torunu "başka çocuk", geçen gün anneme "başka çocuk yok" diye bağırana kadar öyleydi ya da. Bunlar acaip, paylaşmamak normal. "Ama o benimdiiii" diyerek hep oturduğu sandalyeye dayısının veya anneannesinin oturmasına bile izin vermiyor. Beklicez geçicek. Öpt bye.
YanıtlaSilkendisi bulamayip deliye donuyor :)
YanıtlaSilVeli dedeyle yildizlari barismadi mi hic tatil boyunca? tutarli cocuk vesselam :)
birde kardeş gelecek deseniz acaba ne hisseder :) gerçi kardeşin tam olarak ne anlama geldiğini bilemeyecek yaşta ama yine tehlikeli :) mercan
YanıtlaSilüff Yeliz biz de bi tane Veli Dede'nin torunu hala var...laf aramızda Naziş hala kendisinin olanıpaylaşmayı pek sevmez:)) Çocukken gezmeye gittiğimiz evin çocuğu ona oyuncak verdiğinde;istersen vermeyebilirsin çünkü sen bize geldiğinde ben sana vermem derdi...Umarım Arcsnınki çocuklukta kalır.
YanıtlaSilBlogunuzu sürekli takip ediyoruz.Bambustor olarak bu paylaşımları yaptığınız için teşekkür ederiz.
YanıtlaSil