Paris’te iki günü iki hafta ve üç defada izleyebildim. Sıkıcı mıydı? Yok be süperdi! Lakin vakit dar!
D&R’ın 5 TL’lik standından aldım. Bizim evde DVD’leri İlker alır ama bu filmi almayacağını biliyordum. Onun izleyeceği filmler kategorisinde değil. Bense ne kadar zaman önce Sinema dergisinde okumuştum. Evet ben önce okurum filmleri. Her ay Sinema dergisi girer eve. Çok sonraları izlerim, DVD’si gelince.
Neyse filmin ilk turu:
Arca’yı yatağa postalamıştım. İlker maç yorumlarına bakarken sızmış, bense duştan sonra buz gibi biramı gırtlağından yakalamışım, yanına patlamış mısırımı kolumun altına sıkıştırmışım, kuruldum televizyonun başına.
Julie Delpy nefisti. Ya bir kadın bu kadar mı doğal olur!
Komik abicim bu film, sevdim sevdim!
Haftanın yorgunluğuna alkol ve duş rehaveti eklenince sızmışım.
İkinci tur:
Cumartesi öğlen, Actifry’da zilyon adet tarif deniyorum. Yok yeni almadım, epeydir tezgahın üzerinde. Lakin Ümit abla kendi daha pratik pek kullanmıyor, yakında aramızda olmayacağından şimdiden tarifleri deneyeyim de not edeyim derdindeyim. Neyse en son patatesleri attım. Yarım saatte piştikleri aklıma geldi. Hay Allah, uyuyacaktım ben Arca uyurken! Neyse filmi açtım. Patatesler pişince kapatmaya söz verdim. (Kime? Kimseye değil, kendi kendime. )
Adam da çok komik! Paris ne şahane….
Dit dit…
Ben kendime verdiğim sözü tutarım, kapattım.
Final:
Arca’nın büyük adam olgunluğu ile yatağa yattığı akşamdı. İlker dondurmaları kapmış, yemeden olmaz. Yerken boş durmayalım, artık son on beş dakikası kalmış. Zaten piç oldu film. Bitirdim! Dondurma ile eş zamanlı bir final oldu.
Eğlenceli… Filmdeki anne baba Julie Delpy’nin kendi anne babasıymış. Babaya hasta oldum zaten. Özellikle kaldırıma park etmiş arabaları çizdiği sahne eğlenceliydi.
Ama benim gibi yapmayın baştan sona izleyin, hepi topu seksen küsür dakikalık bir film zaten.
Bir de çok alakasız ama film bende hemen bir Fransız filmi izleme isteği uyandırdı. Artık “Mavi, Beyaz, Kırmızı” serisinin vakti geldi kanımca.
Yeliiiz o seriyi ben de izlemedim...Önce sen izle de bana tavsiye et:)) ona göre izleyeyim... Bir sürü filmim var evde... Ben her bulduğu fırsatta kıyıya köşeye film atan cinsim. Kimi para atar ben film ve kitap... Evlenirken Annem kocamı bu konuda uyarmıştı... Çeyizimin filmler ve kitaplardan oluşacağını ek olarak da bir bezik takımın olacağını:))
YanıtlaSilHadi gittim ben, senin buraya gelince çenem düşüyor.
Yeliz-Lale ikilisini ne yapsam da yan yana getirsem ben de sonra sabahtan akşama gülsem:)) Benim çeyiz de kitaplar ve filmlerden oluşuyor Lale Abla ama sanki yeni nesil bundan biraz korkuyor gibi:)))
YanıtlaSilYelizcim Paris'te İki Gün'ü ben de çook sevmiştim, çok keyifli filmdi. Her ikinize de Mavi Beyaz Kırmızı'yı tavsiye ederim. Ben en çok Kırmızı'yı sevmiştim, Mavi'den (Juliette Binoche muhteşem) çok etkilenmiştim, Beyaz'ıysa pek sevmemiştim. çok öptüm, kaçtım...
LAle ablacım koptum harikasın!!
YanıtlaSilZerencim tavsiyen üzerine kırmızıdan başlıyorum:) beyazda zaten Julie Delpy oynuyor yine, biraz başka fransız abla seyretsem iyi olacak:)
ve evet mutlaka bir araya gelmeliyiz:)
bloğunun hepsini okumadım ama şimdiye kadar okuduklarımdan sonra söyeleceğim ilk şey: seninle mutlaka tanışmak istiyorum :)
YanıtlaSilylmazglcan@hotmail.com
YanıtlaSil