“Tükürsün!”
Arca’nın yatağındayız.
Akşam saatleri, uykudan hemen önce.
“Sihirli mısır tanesi”ni okuyoruz. Beçtavuğu “veremem, veremem, çünkü onu yuttum…” diyor. Arca dayanamıyor bağırıyor! VERSİN!
“Yutmuş annecim”, diyorum. “TÜKÜRSÜN TÜKÜRSÜN VERSİN! “
Ben yüz kere okunmuş olan hikayeyi o akşam değiştiriyorum, beçtavuğu sihirli mısır tanesini tükürüyor.
-------------------------------------------------------------
“Yılmaz amca mı?”
Bir Pazar sabahı, kahvaltı sonrası…
Çayımı almışım, tek istediğim biraz gazete okumak. Cüce rahat bırakmıyor tabii ki!
Y: Annecim babanla tepi azıcık, bir şey okuyorum
A: Ne okuyosun? Bana da oku!
Y: Büyüklere göre bişey, bak bu amca yazmış, onu okuyorum.
(Yılmaz Özdil’in fotoğrafını gösteriyorum)
A: Kim bu amca?
Y: Yılmaz Amca. Ay Arca hadi git ya
Aradan uzun bir zaman geçer. Bir akşam İlker Arca’yı uyutmaya, Arca da babası ile uyumaya heves eder. Yeliz pek tabii buna acayip sevinir. Onlar içeride uykuyla cebelleşirken, Yeliz koltuğuna gömülmüş, Ruhlar evi’ne konuk olur. Beş dakika geçmez, cüce yanında biter.
A: Napıyosun annem?
Y: Kitap okuyorum Arca
A: Kim o bakiim, Yılmaz amca mı?
Eferim evladım,hatırla ve bil Yılmaz Amca'nı,İzmirlidir kendisi üstelik:))
YanıtlaSilCanım ya, güldürdü beni yine Arca. Yılmaz Amcası :))
YanıtlaSil