Dün akşam
annemlere gittik, balık alkol. Maçın bitimine doğru benim gözler kaymaya
başladı. Arca bir cin. Ufak tefek uykusuzluk arızalarını müteakip uyudu eve
gelince… Ben de o miskinliğin üzerine dört gündür kıyamadığım fönlü kafamı
yıkadım, biraz miskinlik daha…
En son yatakta kitap okuyup Arca’yı işetme
saatinin gelmesini bekleme kararı aldığımı hatırlıyorum, bir de sabaha karşı
salonda uyuyakalmış İlker’in pıtırtıları ile uyandığımı. Neyse ki yatağı
ıslatmamış Arca’yı tuvalete götürdüm, kendimi de tekrar yatağa attım. Sabah
sekizde Nadire ablanın kapıyı çalması ile uyandım. Şahane!! yola çıkmış olmam
gereken saatte maaile uyuyoruz. Arca mızırdandı, kucak istedi.
Aldım karşıma
cüceyi… Evet stres altında hızlı çözüm üretebilme bir gibi yetenek hâsıl oldu
cüceden sonra. Daha gözümü açamıyorum ama ikimizi de geç kalmamak için motive
etmem lazım.
Dedim ki; “çok önemli bir görev bizi bekliyor Ajan Arca. Anne beş
dakika içinde giyinecek, on dakika içinde çıkmış olacak. Eğer işe zamanında
yetişmesi için ona yardımcı olursan, müdür senin için bir madalya gönderecek.”
El sıkıştık,
görev başladı. Pantolon, hırka, çorap. Sonra lens, saçlar biraz parmaklandı. Ve
ben o yedi buçukta uyandığım günlere kıyasla çok daha kısa sürede hem de
arızasız evden çıktım!
İnanılmaz! Tabii
son mızıklamalara Noel babanın hediye oyunu için dün gece bıraktığı hediye de
çare oldu, detayları atlamayalım.
İşte yaratıcı olmak diye buna denir, daha Arca nasıl bir komplonun içinde olduğunu anlamadan anne evden çıkar. Bravo sana:)
YanıtlaSil:)) bende o ayılma kısmından korktuğumda dila doğdu doğalı ağzıma sürmedim desem yalan olmaz herhalde..
YanıtlaSil