Bir dolap kitap sormuş, yoruma yazmaya kalksam çok uazayacaktı.
Tam postluk bir konu, en azından benim için:)
Kitap okuma ritüelleri...
Aslında hem var hem yok.
Arca tarafından rahatsız edilmeyeceksem, mekan ve eşlikçilerim mutlaka olur.
Mesela gün içinde koltukta, köşeli koltuk özellikle, Arca’nın öğle uykusu zamanı o odaya güneş gelir, kış güneşi sıcacık yapar içerisini. Eşlikçim umumiyetle kahve, atıştırmalık. (koltuk için tık)
Yatmadan önce mutlaka okurum. Gözümden uyku aksa bile, önceki birkaç saatimi bilgisayar başında geçirmiş bile olsam birkaç sayfa okumam lazım. Bu aralar çoğunlukla böyle oluyor zaten. O zaman eşlikçim kitap yastığım oluyor, çünkü kitabı taşıyacak halim kalmıyor.
Bu iki sakin ritüelimin dışında tamamen spontane takılıyorum.
Yemek yaparken, yerken, tuvalette, İlker maç izlerken onun yanındaki koltukta. Kitap çok sarmışsa evdekilerden kaçıp saklanabildiğim herhangi bir yerde…
Bir defasında kitap o kadar sarmıştı ki, evdeki misafirlerinden kaçıp arka odada birkaç bölüm okumuştum. Var ya ben pek misafir sevmiyorum sanırım, zira Arca’yı uyuturken de hep uyuyakalıyorum.
Evde değilsem ve toplu taşıma araçlarını kullanacaksam çantamda mutlaka kitap olmalı. Seyahat ederken kitap okumak gibisi yoktur!
İş gezilerinde ya da tatillerde biraz abartıyorum.
1. okumakta olduğum kitap
2. Ya biterse diye yedeği
3. Ya yenisini beğenmezsem diye yedeği
4. Bir tane de farklı konudan bir kitap
Olmadan bavulu kapatmıyorum. Evet takıntılıyım!
Kitapları mevsimine göre ayırıyorum. Mesela softirik romanları yaza bırakıyorum, deniz kıyısı kitapları onlar. Bir de aynı tarzları üst üste okumuyorum. Araya mesafe koyup özlemeyi seviyorum. Yazar takıntım oluyor bazen.
Konu kitap olunca komik şeyler de yaşanıyor : mesela uçakta sapık izlenimi verdiği o kadın. Beni kesinlikle unutmamıştır eminim.
Anılardan bahsetmişken, garipliklerim de var...
Üniversite ilk dönem bütün finallerim bitmişti. Hava da buz, bütün arkadaşlarım kendi sınavları ile meşgul. O birkaç gün Elvan’dan aldığım bütün kitapları bitirmiştim. 3-4 adetti sanırım. Jerzy Kosinki ve Kürşat Başar ile tanıştığım zamandı. Nefis bir harman değil mi?
Bir de ilk evlendiğimiz sene, işsizim, İlker uzun saatler çalışıyor. Bana Maeve Binchy’nin Yalnız kadınlar sokağı kitabını hediye etmişti. Elektriklerin kesildiği o gün battaniyenin altında sadece tuvalete giderek ve dışarıdan pizza söyleyerek kitabı bitirmiştim.
Her daim bir kitap listem vardır mesela. Bazılarını almam bile. Mesela Şairin Romanı uzun süredir listede, sanki liste durması bana keyif veriyor, manyak mıyım neyim!
Son olarak evde bir kitap okuma köşem olsun istiyorum. Zira o yazının başında bahsettiğim koltuk yazlığa gidecek. Büyükçe bir berjer koltuk, yakınında bir kitaplık (ki benim kitaplığım hiç dolu olmaz, sürekli sağa sola veririm, geri gelmez kitaplarım) önünde puf, yanında bir sehpa, bir de yormayan bir ışık olsun. Evi yeniden düzenleyeceğim bugünlerde böyle bir amacım var, bakalım?
aaa unutmadan !
Yer cücesiyle de bazı ritüellerimiz var. Uyku öncesinde mutlaka kitap okunacak. Bir ara epey abartmıştık, on tane okuduğum oluyordu, gidişata DUR dedim. Artık yatmadan önce sadece 2 kitap. Yan yana yatakta, mutlaka sırtımızda iki yastık ve sarılarak. Gün içinde ise o bahsettiğim kırmızı koltuk veya salonda. Bazen de yemek yerken.
Hadi bakalım dökülün kitap kurtları! Sizin ritüelleriniz neler?
Soru cevap değil, yani mim gibi düşünmeyin ya da düşünün, siz bilirsiniz.
Aklınıza ne gelirse….
Özel bir mekanınız var mı?
Peki ya eşlikçiniz?
Seyahatte tatilde tutumunuz?
Peki ya takıntılarınız?
Komik halleriniz?
Lale ablacım, sevgili Leylak dalı, Zerenim, Pratik annem (hem sen çocuklarla olan ritüellerinizden de bahsedebilirsin)….
hehheeh ritüllerimi yazarım,bu günkü konum bu olsun ama öncesinde bi Kuzguncuk yapıp geleyim:))
YanıtlaSilOk. Yelizcim, benim bugünkü postumun konusu da bu olacak ama önce evi saran tozlardan bir arındırayım:)) Sevgiler...
YanıtlaSilözel mekan;yatak. gün içinde kendime zaman ayırabildiğim neredeyse tek yer, ezik miyim neyim ben? :)
YanıtlaSilEşlikçi; çin malı kıytırık bişeye benzemeyen ama çok işe yarayan mini okuma ışığım. eşim uyuyor, ışık rahatsız ediyor..
Seyehat; tatilde şezlongta soğuk bira, biraz çerez ve kitap en en en sevdiğim anlar.. ama ne yazıkki iş seyahatinde arabada kitap okuyamıyorum, midem bulanıyor nasıl işse.
Takıntım; kitaplarımı paylaşmam, veririm ama geri isterim, okuduğum tarihi genellikle arka kapağa not düşerim ve kitaplıkta, benim ve eşimin kitapları ayrı rafta dizilidir, karışmazlar. onların hepsi benim için anı ve hayat görüşü ve bana özel..
komik haller; ünv ilk sene bir çocuk benimle ilgilendiğini belli etmek istiyordu sanıyorum, önümdeki kitabı evirip çevirmeye başladı, sayfaları katlıyordu falan. sonra birden bir kelimenin altını çizdi veee.. bende ipler koptu, sen ne yaptığını sanıyorsun çizdiğin kalem hemde tükenmez silinmezde bu, karalama kağıdımı sandın bunu kitap bu kitap! diye nasıl çemkirdiyesem, çocuğun surat ifadesi hale gözümün önündedir:)) sonraki 4 yıl yanıma bile yaklaşmadı tabi çocuk, beni soranlara da ben ondan biraz çekiniyorum diye anlatıyormuş..
mercan..
Yeliz benim garip bir takıntım var, kitap okumayı bırakacağım zaman bıraktığım yer illa sağ sayfanın üst kısmında bir paragrafın sonu olmalı.sağ sayfanın üst kısmında birkaç satırlık bir paragraf yoksa bulana kadar okuyorum:) garip ama gerçek:)
YanıtlaSilMERCAN, süper düper hikaye koptum yeminlen!
YanıtlaSilPınar takıntının hastası oldum, bu yorumunu okuduğumdan beri ben de aynını yapıyorum, bile isteye takıntım oldu yav, çok komik sen geliyorsun aklıma:)
nur topu gibi bir takıntın oldu hayırlı olsu yeliz:) şaka bir yana kurtulursan bana da nasıl yaptığını anlat. tenefüste kitap okuduğumda sağ üstte paragraf yoksa derse gecikmek hiç iyi olmuyor. yanlış anlama benim açımdan değil. yazık öğrenciler hoca yok diye sevinip sonra beni görünce hayal kırıklığına uğuyorlar:)
YanıtlaSil