Terapi

Adamın tuzu kuru. Adam başarılı bir sitcom’un senaristi. İki evi, spor arabası, iyi kötü bir evliliği, sağlıklı yetişkin çocukları, konuşamadığı daha doğrusu dinlemediği bir karısı ve uzun uzun sohbet ettiği bir platonik ilişkisi var… Fakat hiçbirinin çare olamadığı bir diz ağrısı ile buna ve nice saçma sapan takıntılarına iyi gelmesini umduğu pek çok “terapi” seansı… Akupunkturdan tut da bilmem ne yağlarıyla bilmem ne terapisine kadar, ülkede ne kadar tavsiye edilen para tuzağı varsa bizim adam ağına düşmüş.


Geçtiğimiz iki haftanın kitabı Terapi’ydi.

görsel, idefix.com

Nefis bir kitaptı. Uzun zamandır hiçbir kitabı ofise getirip öğlen aralarında okumaya devam etmemiştim. Adamımın kendisiyle dibine kadar alay etmesine hasta oldum.

---UYARI: kitabı okumak isteyen bundan sonraki bir paragrafı atlasın, sonra “vay efendim okuyacaktık da keyfini kaçırdın tuh Allah seni kahretsin kadın!” diyenlere yürü git derim, uyarmadı deme! ----

Tubby kendisiyle ilgili alay etmeyi öyle bir yere vardırıyor ki, ilişkide olduğu insanların onun hakkında neler söyleyebileceğini anlattığı bölümle tavan yapıyor. Pek çok okuyanın, insanların Tubby’i anlattığı bölümün aslında Tubby’nin kendisi tarafından yazılmış olduğuna hayret etmesi normaldi, ancak benim gibi kendiyle alay etmenin ne denli eğlenceli olduğunu bilenler Tubby’nin o kısmı kendisinin yazdığını tahmin edebilirdi. Uzun lafın kısası, başkahraman o kadar beni hatırlatıyordu ki kitabın hemen hiçbir yerinde hayrete düşmedim.

--- bitti ----

Kırılma noktasındaki felsefecinin zihin açan (daha doğrusu beynimi yiyen) görüşlerini kapsayan bölümleri bile severek okudum.

Ne diyelim? Yeni bir yazarla tanışmak güzeldir : )