Ana baba olmak zor. Ama geri dönüş yok. "Ben buna bakamadım geldiği yere tıkalım", mümkün değil. Hmm tamam, topluma, kendine, dünyaya faydalı, mutlu insan yetiştirelim diyoruz da sorumluluk büyük, kimse inkar edemez. Lakin sorumluluğun ağır yükü altında ezilmemek lazım, kafayı yememek lazım. İşin eğlencesi olmasa Allah seni inandırsın çocuk yetiştirmek çekilecek b.k değil!
Kafalıyorum ben Arca’yı, bulduğum her fırsatta kafalıyorum ve acayip eğleniyorum!
Dört yaşındaki çocuğunu kafalamaktan keyif alan bir anne var burada, tanıyın beni, buyum ben! Neyse zaten benim ayaklarım da kokuyor, tek kusurum bu değil yani.
Ne diyordum?
Arca pek cin geçinir ama istisnasız her masala inanır.
Kafalama Vol.1
Öksürük şurubunun bir dozunun gecenin bir vakti verilmesi icap eder. Arca’yı uyandırmak namümkün. Dürterim uyanmaz, çişe götürürüm işer ama tınlamaz, gıdıklarım uyanmaz. Ulen var ya uyanmasın diye gözünün içine bakarsın gecede kırk kere kalkar, şurup içireceğiz ya bir yetmişlik dikmiş gibi sızmış.
Baktım olmuyor, “Arca kalk oğlum yazlığa gidicez, bak İlknur’lar yola çıkmış” diye salladım, dink! gözler açıldı. (eyvahhh Deniz ondan önce yazlığa gider de babaannesiyle takılır maazallah) “İç annem iç de gidelim yazlığa” dedim yuttu. Mal mal etrafa bakarken “aa Arca rüya mı gördün annecim, yat yat gece daha” diye aptala yattım, yemedi “annem sen bana şaka mı yaptın?” diye sordu. “hha evet şaka annem gece şakası hadi uyuyalım”.
Kafalandı mı cüce? kafalandı! Şurubu içti mi ohhh içti hem de arızasız.
Kafalama Vol.2
Hülya mesir macunundan bahsetmişti, çocukluğumun en lezzetli anılarından biridir, o zamanlar İzmir’de olmazdı, Akhisar’da garda satılırdı, otobüsten indik mi ilk iş bir paket alırdık, dönüşte de İzmir’e götürürdük. Hey gidi… Hülya İzmir’de var artık dedi, Tuğba Kuruyemiş dükkanlarında satılıyormuş yani artık hemen her köşe başında. Aldık tabii. Gel gör ki bizim oğlanın bunu yiyesi yok. Allem ettim kallem ettim bir türlü bu yapış yapış şeyi yemeye ikna edemedim. İnadı da pistir ha, öyle uyumlu görünür, yemicem dedi mi sittin sene yediremezsin. Neyse üstüne varmadım, polemik sevmediğim bir şey. Bir öğlen uykusunun hemen öncesinde başladım yazmaya (Allahtan dötten uydurma konusuna ihtisasım var).
“Bir varmış bir yokmuş ormanın derinliklerinde bir yerde Arca adında bir çocuk yaşarmış. Baba canavarını kanepeden aşağı atmak için ihtiyaç duyduğu gücü bir türlü bulamadığından hep canavara yenilirmiş. Günlerden bir gün etrafını 41 adet peri çevirmiş, derdin nedir demişler, bizimki anlatmış. Periler küçük kanatlarını hızla çırpıp bir anda ormanın içinde kayboluvermişler, bir süre sonra döndüklerinde her birinin elinde farklı bir baharat varmış. 41 çeşit baharatı bir kazana koyup kaynatmışlar “peri macunu” yapmışlar. Arca macunu yemiş, baba canavarı kanepeden daha doğrusu ormandan sepetlemiş.”
Söylemesi ayıp yedi evet her iki anlamda da yedi. Üstelik yediği yetmedi, babasıyla tepişmece oynarken yarıda kesip yanıma koştu, babamla ilgili çok kötü planlarım var bana acilen peri macunundan ver dedi.
Allahım erdim galiba, aç kollarını sana geliyorum!!
Yeliz, gün gelecek Arca seni kafalayacak bak bakalım böyle eğlenebilecekmisin o zaman he!))
YanıtlaSilarca dayan dostum senin de zamanin gelecek :)
YanıtlaSil:)) ay çok güldüm gene ya.. bende sabahları kafalıyorum diye.. dürt dürt kalmıyor, kenara kaçıyor.. aa pepe başlamış galiba diyorum, saniye geçmeden dimdik ayakta :)
YanıtlaSilBen kandirmaktan korkuyorum yalanci olacak diye. Hos bizimkiler hic yalan soylemezlerdi ama kardeslerimde bende iyi yalan soyleriz.
YanıtlaSilPeri tozuna bayıldımmm :) size geldigimde yapışkan olduğunu özellikle belirtmişti Arca ;)
YanıtlaSilŞahaneymiş :) İkisi de birbirinden parlak buluş :)
YanıtlaSilHarikasınız!!!
YanıtlaSilBu kafalama işi yaşları büyüdükçe daha yaratıcı ve eğlenceli bir hâl alıyor... Oğlum 16 yaşında ergenliği daha hafif, daha kıkırdamalı geçirmemize neden oluyor. Oğlumun benim için yorumu 'eğlenceli, hatta manyak bi anne olmandan memnunum, sakın normal olma!'. Darısı başınıza :)))