Geçenlerde yakınmıştım, ağız dolusu küfretmiştim, az kalmıştı four mor demeyecektim...
Fuck'ılmıştan beter etmişti cüce bizi. Laf dinlememeler, gözümüzün içine bakıp bakıp inadına yapmalar.... Üf ya neyse uzatmayalım, o günler için buraya tık diyelim geçelim.
Empati ve sempati yüklü yorumların yanı sıra kafamı tuttuğu gibi başka yöne çeviren yorumlar da oldu.
Ve bir taraftan gördüm ki bloglar içinde kaybolan anneler, bu alemde yazanların hep muhteşem bebeler olduğunu sanıyormuş. Evet tabii ki muhteşemler ama zor zamanları da oluyor. Hani "sorun bizde mi sadece? " diyerek eziklenme güzel annem, sadece sosyal paylaşımlara fazla gerçeklik yükleyerek kendini eksikli hissetme. Bizim oğlanın asabiyetini paylaşınca şaşıranlar takdir edenler olmuş da açıklayayım istedim.
Boş durmadım tabii ki...başladım kitaplığı karıştırmaya. Abicim boşuna mı servet ödedik de bir dünya ebeveyn eğitim kitabı aldık? Dekorasyonu tamamlasın diye koymadık herhalde onları kitaplığa?
Thomas Gordon - çocukta dış disiplin mi dış disiplin mi?
İtiraf ediyorum baştan birkaç bölüm boyunca "abicim bi sadede gel yav" demişliğim ve hatta İlker'in bana bu konuda çok hak vermişliği oldu. (Okumazgillerden muhterem kocama ben anlatırım kitapları okumuş kadar olur)
Uzun çok uzun bir süre "ödül ceza"nın aslında çocukta bir güç kullanma, bir dış disiplin olduğunu anlatıyor. O kadar ki "eee yani ne yapalım o zaman?" Diye sorar buluyorsun kendini. Ancak iyi ki de anlatıyor zira benim gibi ödülü zararsız buluyor, cezanın ise fiziksel olmayanına sempati duyuyorsanız bir güzel silkeliyor sizi.
Ödül ne fena bir şeymiş sen biliyor musun bacım? Ben bilmiyordum. Ödülün bir süre sonra etkisiz kaldığını, çocuğun uygun davranışları sadece ödül almak için yaptığını öğrendim. Ve yine bir süre sonra ödül araç olmaktan çıkyor amaç halini alıyormuş. Mesela "öğrenmek" amaç, "iyi not almak" ödül olsun. Bir süre sonra çocuğun öğrenmek umrunda olmuyor yani öğrenmek için değil iyi not almak için çalışıyor ve hatta çalışamadığında kopya çekiyor. Öğreniyor mu ? Hayır ama iyi not alıyor yani amacına ödülüne ulaşıyor. Fena çok fena!
Ceza ise daha kötü. İç burkan ceza örneklerine ve ileride doğacak muhtemel sorunlara hiç girmeyeceğim. Bir öğrencinin kabul edilemez bir davranışı sonucunda ceza almasını hiç önemsemediğini zira arkadaşları tarafından eğlenceli bulunmanın aldığı cezadan çok daha iyi bir ödül olduğunu anlatan bölümde ödül ceza ile ilgili fikirlerim tamamen değişmişti.
Üstelik çocuklar ceza almamak için sen odadayken yapmaz, çıktığın an yaparmış. Yani amaç o hareketten kaçınmak değil "ceza almadığım sürece yani annem görmediği sürece yaparım" zihniyeti. Arabalarını çarparsa kaldırırım demem katiyen işe yaramıyor, çünkü arkamı döndüğümde çarpmaya devam!
Thomas Gordon "ben iletisi" gönder diyor. Yani durum ile ilgili duygularını anlat diyor.
Geçtiğimiz hafta boyunca Arca ve "kabul edilemez" davranışları sağ olsun, "ben iletisi" konusunda çokça pratik yapma imkanı buldum. O kadar ki, beni dikkatle izleyen muhterem kocam daha kitaptan tek cümle duymadan konuşma tarzını bu şekle dönüştürmüştü.
Misal, Arca bazen bebekler gibi elini ağzına sokar, neler yapmadık ki! Ama hiç ne hissettiğimi söylememiştim. Geçen akşam dedim ki "elini ağzına soktuğunda elindeki mikroplardan hasta olacağını düşünüyorum ve bu beni çok endişelendiriyor. Yazın ağzın yara olup hiçbir şey yemediğinde ben çok üzülmüştüm."
İşe yaradı ve Arca elini ağzına sokmuyor hatta bazen sokacakken kendini kontrol edip çekiyor.
"Her şey çözüldü ve artık evimiz bir neşe pınarı bebem bir "ben iletisi" sonrası mikemmel bireye dönüştü, eh artık bu blog da misyonunu tamamladı hadi selametle" demeyi çok isterdim. Dün akşam sergilenen "depresif ana ile psikopat oğlu" konulu tek perdelik trajedinin tek seyircisi İlker'di. Aramızda olamayanlar için "ben iletisi"nin duygularını açan bir anne üzerinde "platonik aşkına karşılık bulamamış ergen kız" etkisi yarattığını da sonraki posta bırakalım.
merhaba,okurken çok eğlendiğim ,takip etmekten mutluluk duyduğum sevgili yeliz:) çok önemli olduğunu düşündüğüm bir konuya değinmişsin ki bu çocuğu olan herkesin çok sık ikileme düştüğü bir konu,ben de 5 yaşında bir kız çocuğu annesi ve anaokul idarecisi olarak aynı şeylerle günde yüzlerce kez karşılaşıyorum.ama pratikte kazandığım tecrübeyle söylüyorum ki ceza ve ödül hiç bir işe yaramıyor,hatta dün üstün dökmen'in bu konuyla ilgili videosunu izledim,yeterince açıklık getiriyor izlemeni tavsiye ederim.hepimize kolay gelsin :))
YanıtlaSilTeşekkürler mutlaka izleyeceğim:)
Silmerhaba
YanıtlaSiloğlum 4 yaşındayken okumuştum o kitabı şimdi 8 yaşında
bu iş ekip işi anne baba ve çocuk ; ben eşime okutamadım o yüzden tek taraflı olmuyor düşüncesindeyim anne baba okuycak çocukta kendisine neden bu şekilde davranıldığını bilicek;
ben elimden geldiğince oğluma ve onun hatayına adil olmaya çalışıyorum.
Sevgiyle kalın
Evet ve bu uzun soluklu bir süreç kolay değil hap yöntemlere hiç benzemiyor.
SilSen ve benim birbirimize, ve de kocalarimizin birbirlerine benzeserek, baska boyutlarda bizarro eslenik oldugumuz yonunde suphelerim var. :D
YanıtlaSilParalel evrene inanmaya başlıyorum pratik annem:))) sadece hamaratlık konusunda senin taraf bütün yeteneği toplamış bu tarafa bir şey kalmamış:)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilÖdül/ceza işe yarar gibi görünse de uzun vadede işe yaramaz tecrübeyle sabit ama yerine ne koyalım konusunda (dil dökmeleri koyuyorum bir kenara)doğru düzgün "anında" sonuç veren bir yöntem olmadığı içinde çevredekileri ikna etmek çok zor. valla "ben iletisi" ise konu bu sayede duygularımı iletmeye çalışmaktan bizim evde onlar psikolog ben hasta oldum. Ve o kadar iletişim çabasının acıklı sonucu: Geçenlerde kızım birşeyi "ceza veririz" diye anlatmaktan korkmuş bize. Ya dedim bugüne kadar "duygu anlatmaktan" ceza verdik mi? verdik de ne cezası verdik "merdivene oturma cezası" korkuya bak...Dur bir sakinleşeyim diye onlardan çok ben oturuyorum orada.
YanıtlaSilOf pınar aynen:)) çok güzel örnek arca da dün üzüldüğümde bana kendisini çok kızdıran şeyler yaptığımdan bahsediyordu hey allahım:)
SilÜniversite yıllarında bir hocamız anlatmıştı( pedogogdu kendisi) gelişim ve öğrenme dersinde. Ben dilini anlatıyor bize ve o sıralar üç yaşlarında olan kızından bahsediyor. Annesi kapıyı yanlışlıkla biraz sert kapatınca kız aynen şu cümleyi kuruyor " annecim sen böyle davranınca seni iyi yetiştiremediğimi düşünüp üzülüyorum" ahh ahh kadın daha ne yapsın işin uzmanı ama konu pratik olunca bazen hiç bir şey işe yaramayabiliyor:))
YanıtlaSilBen dilini denemek lazım ama bu zamane çocuklarına işlemesi zor sanki:))
Hepimize kolay gelsin:))
Zor tabii ki hiçbir şey kitaplarda okuduklarımıza benzemiyor örnek süpermiş ama galiba o küçük kız annesini taklit etmiş:)
Silbence bu ebeveyn rolunu bırakabilmeli, bir kurtulmalı o giysiden. rahatlayıp bi gercek kendinize gelmeli... hepiniz. bu ufakligin isine gelirse ala, annelik de oldugu kadar.
YanıtlaSilyoksa mutluluk hayat sevinci falan hak getire olur.
imza: tecrübe
not: bunun bir yan etkisini de gormedim. ne kendimde ne oglumda ne de esimde. hani cocuk sahibi is sahibi es sahibi ev sahibi biri olarak soyleyebilirim.
Sevgili tecrübe:)
YanıtlaSilRelax diyorsun bir gevşeyin bu kadar anlam yüklemeyin bir akışına bırakın diyorsun:)
Anladım.
Hayatın karşımıza çıkardığı insanlarla anlaşamadığımızda "işine gelirse kardeşim ben böyleyim beni böyle kabul et" diyebilir çok zorumuza giderse hayatımızdan çıkarıverebiliriz. Bu da bir bakış açısı. Ancak şahsım adına konuşayım karşımdaki benim birey olmaya çalışan çocuğumsa böyle bir lüksüm yok! Ben ona işine gelirse diyemem.
Çocuğumla ilişkim konusunda gösterdiğim çabanın da "ebeveyncilik" oyununun/rolünün ötesinde bir yerlerde olduğunu düşünüyorum.
Sevgiler
Yeliz
"bir şey olmaya çalışan" çocuğa bağırmakla "ebeveyncilik rolünün ötesine" geçebiliriz mi diyorsun?
Silkısaca çeşitli sebeplerden geriliyorsan oturup düşünmen lazım neden diye? belliki uymayan birşeyler var. ya bu roldür ya da beklentidir. gerisi kendine dürüstlükten uzaktır. düşün, otistik çocukların ebeveynleri ve çocuklarını.
sevgiyle
İş,eş, ev ve çocuk sahibi biri olarak ayrıca bir de meslek olarak psiklog olmayı seçmiş, 10 yıldır otizmli çocuklarla çalışan (otistik değil otizmli) ve üzerine aile danışmanlığı yüksek lisansı yapan naçizane biri olarak imza atarak başlamak istiyorum:)
SilÖncelikli olarak "ben" dilinin eski bir yöntem olduğu ve onunda sakıncalı olduğu bulundu, hepimize kolay gelsin:)) Psikolojide her an her şey değişiyor:) Biz bie takip etmekte zorlanıyoruz. Bence önemli olan her aile her - ebeveyn-nin kendisine uygun olanı seçmesi. Bu iş reçeteyle olmuyor ne yazık ki; aile yapısı, kişilik özellikleri, sosyal-ekonomik problemler ve daha nicesi ama öncelikliöolarak kendi çocuğunuz belirliyor bir çok şeyi. Freud' a bir hastası sormuş: "çocuğum için ne yaparsam daha iyi olur?" Ve yanıt: siz ne yaparsanız yapın sonu kötü olacak.. "Freud' a ne yaptık da çocuklarımız böyle oldu?" Adlı kitabı tavsiye ederim, çocuk bakımı ve psikoloji kitaplarının zararlarından bahseder:)
Ve diğer bir noktaya gelecek olursak ebevyn olmak ciddi sorumluluk ister! Saldım çayıra mevlam kayıra olayı değildir. Çocuğunuz sizin ebeveyn olma sorumluluğunuzu almanızı ister çünkü size güvenmeye ihtiyacı vardır.
Son olarak otizmli bir bireyle yaşamanın zorlukları olduğu gibi güzellikleri vardır ve herkesin sorunu bence kendi için özeldir.
Not: umarım kırılgan alıngan tavırlara sebep olmaz:)
Kardeşim işe yarasa blogu bırakacan mı, secret diye bişiy var, bunca hayranın ay bırakmasıın derse,Arca seni var yaaa :)))
YanıtlaSilYalnız bir ara hade be ,işe yaramış diye sevinmişken hııı geçici ama, olsun geçerken ki süre bile nefes aldırır dedim. Duygularınızı ifade edin denemesini ben de yaptım bizim evdeki denyo üzüldün mü hihohaa modundaydı.
Şu da doğru, blog yazmaz sadece okurken blogları, nurturiayı falan, herkesin çocuğu kitap canavarı sanıyordum oysa Berk iki sayfa dinliyor, sonra elinden atıyordu, çok üzülüyordum çünkü bloglarda öyle okumuyordum.
Arca'mı bu konuda gözümle de gördüğümden ayrı tutar, bazen diğer bloglarda yazılanların iyi ifade edilemediğini ve bilgilenmek için okuyanın hayalinde bambaşka algılandığını,bazen de okuyucuların hayaline sağlık, napalım gerçek bu, algılanan farklı der, senin de şu blog aleminde başklarıyla karşılaştırılmaman gerektiğini, aynen kendin olduğunu okuyana bir daha bir daha belirtirim.
Kitabi ilk firsatta okuyacagim ancak belki sizden daha hizli yanit alirim. Zaman zaman ben de kizima (2,5 yasinda) yaptigi davranisin beni korkuttugunu, endiselendirdigini veya uzdugunu soyluyorum ama sonra da sunu dusunmeden edemiyorum: ya cesaretini kiriyorsam, ya hayattaki butun amacinin annesini mutlu etmek oldugu mesajini dikte ediyorsam? Bu endisemin sebeplerinden biri bu yasimda anneme bir sey soyleyecegim zaman ilk olarak onu uzup uzmeyecegi konusunda yasadigm
YanıtlaSilTedirginlik tabi. Hos annemin bana ben diliyle konusup konusmadigini hatirlamiyorum ama... Ada da hayatini bu tedirginlikle gecirsin istemiyorum, offf cok zor cok...
YanıtlaSilNot: tel.den yazarkan bir sorun oldugu icin iki ayri yorum oldu, umarim bir karisiklik olmaz
Sevgili atuan,
YanıtlaSilNeaaa !! Şu an çok yıkılmış durumdayım nayır nolamaz ! Bişey diyeyim mi işe pek de yaramadğını bizim evde görmüş olduk :) ama bir uzmandan duyunca rahatladım:)
O kitabı arca bebekken okumuştum ve bayılmıştım! Hemen şimdi tekrar okuyacağım:) çok teşekkürler:)
Sevgili dennis
Çok güzel bir konuya değinmişsin olabilir bence de. Birini üzmemeye çalışmak çok yorucu olmalı. Bu konuda düşüneceğim