30 Mayıs 2013 Perşembe

#avmleriboykotediyoruz

İstanbul’a ikinci gidişimin sebebi üniversiteye kaydımı yaptırmaktı. İlkini bizimkilerin “çocuklar gezsin öğrensin” projesi kapsamında yapmıştık, bütün sarayları, müzeleri gezdirmişlerdi bize, çocukluğumun ne keyifli anılarından biridir. Arabada yolculuk ederken arka koltuğun tam ortasında, bacaklarımı iki ön koltuğun arasına sıkıştırıp kucağıma açtığım deftere gezi notlarımı yazdığımı hatırlıyorum. (Evet, o zamanlar da otu boku yazmak gibi bir manyaklığım vardı ve evet, o zamanlar arka koltukta emniyet kemeri yoktu ve evet, ben son derece “tehlikeli” bir biçimde yolculuk ederdim ve evet, o zamanlar bu kadar maganda da yoktu)

İTÜ Makine’yi kazandığıma bir İstanbul aşığı olarak en çok babam sevinmişti. Kaydı fırsat bilerek yine maaile bir gezi organize ettik. Gümüşsuyu’na yakın olalım diye “Gezi Oteli”ne yerleştik bir güzel. Ablamla ben ayrı bir odada kalıyoruz, kaçak göçek sigara içtiğimiz yıllar (şimdi bakıyorum da bizimkiler sigaramıza da karışmazdı, niye kaçıyorsak, gençlik işte). Açıyoruz pencereyi tüttürüyoruz, sohbet muhabbet… Odanın penceresi Gezi Parkına bakıyor, tepeden bakınca sık ağaçlar, banklarda oturan insanları seçiyoruz. İster istemez İzmir’le karşılaştırıyorum. İzmir güzeldir, hoştur da şehrin içi bitki örtüsü bakımından fakirdir. “Ya baksana böyle bir park yok İzmir’de, bir fuar var başka da yok…” dediğimi hatırlıyorum ablama. Ve “ulen ne güzel yerde okul kazanmışım be!” diye içimden geçirdiğimi.

Güzeldi cidden, hayatımın belki de en güzel en özgür yıllarıydı o yıllar.

İçki yasağı yoktu ama hiç sarhoş olup kucaktan kucağa gezmedik çok şükür, erkek arkadaşlarımız da içip içip ona buna sarkmadı hiç. Ailemizden aldığımız eğitimle terbiyeyle ağzımızla içtik ne içeceksek!

Kürtaj olan arkadaşımın ailesine haber verilmemişti, on sekizini geçmiş reşit bir insandı zira. Ne hikmetse geçen hafta sağlık ocağından bir hemşire arayıp bana doğum kontrol yöntemimin detaylarını sordu, yarın bir gün “hanım hanım senin ikinci üçüncü vaktin gelmiş neyine koruyon” diye kapıma dayanmayacakları ne malum?

Adım başı AVM değildi İstanbul, Akmerkez’in tuvaletlerini Sosyete pazarından aldığımız pantolonları denemek için kullanırdık sadece. İnsanlar hafta sonları etkinliği olarak AVM’lerde vakit öldürmüyordu. Dün Forum İstanbul’un önünden geçerken Çinli misafirimiz “aa burası İstanbul’un en büyük AVM’siymiş, değil mi?” diye sordu.

O kadar gıcık olmuşum ki bu AVM b.kuna, “SO WHAT!” diye karşılık verdim.

Harbiden “SO WHAT!”

AVM yapılacak da kalkınacak mıyız? Şehrin ciğerleri sökülecek de senin cebine kaç para girecek? Şehrin göbeğine AVM yapılacak da o şehrin değeri mi artacak? Ne olacak? Üretiyor musun ki tüketiyorsun? Daha ne kadar tüketeceksin?

Bunların kafa kıyak herhalde, döktükleri beton ölçüsünde ülkeyi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkaracaklarını sanıyorlar.

Hangi gelişmiş ülkede, şehrin içindeki ağaçlar sökülür de yerine AVM yapılır?

Hangi din bir fidancığın canına kıymana eyvallah der?

Neresinden tutacağımı şaşırdım, hadi bana eyvallah!

Not: fiziksel olarak orada olamıyorum ama #AVMleriboykotediyoruz bir AVM'ye daha ihtiyacımız yok! İşte o kadar!

6 yorum:

  1. Sonuna kadar katılıyorum!

    Her yer beton olmuş, nefes alacak yer kalmadı artık..

    YanıtlaSil
  2. istanbul'da herşey mazi oluyor..nefesimiz bile..ben artık hiç birşeyin işe yarayacağını sanmıyorum..iyice bi avuç insan olduğumuza inandım..sen - ben tepki gösteriyoruz ne güzel peki ya geri kalanlar..afyon verilmiş gibi herkes..biliyo musun istanbulda kimse gülmüyor artık..

    YanıtlaSil
  3. demin bu konuda konusuyorduk en snir oldugum da park oradayken gidip oturdunuz mu sanki denmesi. Ha yani agac, hayvan, bortu, bocek, kuslar, hava sadece insan oglu kullanacaksa varolma hakkina sahip. Boyle bencillik gormedim ben ya :(

    YanıtlaSil
  4. hieeyyttt delirdim yahu! :(

    YanıtlaSil
  5. "Akmerkez’in tuvaletlerini Sosyete pazarından aldığımız pantolonları denemek için kullanırdık sadece". Gozunun yagini yedigimin persembe pazari. Yerini degistirdiler de uzak kaldi hepten bana. Kesin karsilasmisizdir o tuvaletlerde.
    Ben her sene Turkiye'ye gelince, ozellikle Istanbul'da sadece ve sadece mahalle pazarlarina gidiyorum. Hadi yalan olmasin, Bursa'da inegol kofte, piyaz yemege Ozdilek'e gidiyoruz. Bir de orada carpisan otolar var, oglanin bayildigi. Ama en guzeli Kulturpark'in icindeki Lunapark.
    Istanbul'da bizi pazartesileri Goztepe Ozgurluk parkinin orada, Persembe Kazasker'de, cuma da Aysekadin'in (Kozzy'nin yakinindaki) oradaki pazarlarda bulabilirsiniz. Allahim o renkler, o kokular. AVM'nin steril ortamiyla kiyaslanir mi?
    Burada da (Chicago) haftasonlarimizi AVM'de gecirdigimizi hatirlamam hic. Cocuklarin ici bayiliyor zaten.

    YanıtlaSil