Muhteşem bir çocuktan sonra “ay biz bu işi iyi yapıyoruz bir tane daha yapalım” diyerekten ortaya çıkan bir hayal kırıklığıyım ben. Yok lan o kadar değil tabii ama ben öyle olduğumu düşünürdüm. Ablam prenses, hanım hanımcık bir kız çocuğuydu, benim gibi peruk kafalı bir cadı beklentileri pek karşılamamıştır kanımca.
Babababak illa taklit edeceğim kızın oturuşunu, duruşunu... ama tabii serde asalet olmayınca benim gibi bir şebek çıkıyor ortaya.
Ne çekti ablam benden ne çekti be! Anası babası bunu öpmesindi, hep beni öpsündü. Zaten sevmezdi öyle fazla öpülmeyi, tepesine çıkardım öpeceğim diye. Iyyy yazık yav her yeri salya olurdu. Hep ben konuşayım bu zavallım hiç konuşmasındı. Hep dirsek atardım öne atlamak için. O hiç oralı olmazdı ama ben sürekli mücadele halindeydim.
Çıkış yolunu çok geçmeden bulmuştum!
Babababak illa taklit edeceğim kızın oturuşunu, duruşunu... ama tabii serde asalet olmayınca benim gibi bir şebek çıkıyor ortaya.
Ne çekti ablam benden ne çekti be! Anası babası bunu öpmesindi, hep beni öpsündü. Zaten sevmezdi öyle fazla öpülmeyi, tepesine çıkardım öpeceğim diye. Iyyy yazık yav her yeri salya olurdu. Hep ben konuşayım bu zavallım hiç konuşmasındı. Hep dirsek atardım öne atlamak için. O hiç oralı olmazdı ama ben sürekli mücadele halindeydim.
Çıkış yolunu çok geçmeden bulmuştum!
Madem güzel değildim, esprili olabilirdim.
Madem zeki değildim, çok çalışkan inek bir öğrenci olabilirdim.
Madem hanım hanımcık değildim, erkek Fatma olabilirdim.
Madem onun arkadaşlarıyla arkadaş olmak istiyordum, boyumdan büyük mantıklı laflar edip onun arkadaş grubuna girebilirdim.
Madem onun arkadaşlarıyla arkadaş olmak istiyordum, boyumdan büyük mantıklı laflar edip onun arkadaş grubuna girebilirdim.
Madem dümdüz ipek gibi saçlarım yok,… bak buna çarem yok. Ama avuntum var zira biliyorum ki ablam da benim saçlarımı kıskanıyor:)
Neyse ki "kardeş adaleti" bakımından muhteşemdi bizimkiler, dolayısıyla kendi çapımda yürüttüğüm bu mücadelede kimse kimsenin daha doğrusu ben ablamın gözünü oymadan büyüdük. Ve harika bir şey keşfettik. Birlik olmayı! Evet herkese karşı birlik olmayı.
Söylemesi ayıp gelmiş geçmiş en sağlam, en pis, en özenilesi kız kardeş ittifakını biz kurduk! Allah ayırmasın.
Ne diye anlatıyorum? Kız kardeş kıskançlığı üzerine kurulmuş olan romanı okurken sık sık çocukluğumuz aklıma geldiği için. Aile ne kadar önemli bir defa daha idrak ettirdiği için.
Aile Çay Bahçesi...
Yekta Kopan benim için “burun” idi, yani Arca sayesinde
tanıdığım bir yazar. Hani dese ki “annemi Yekta Kopan ile tanıştıran benim”
yalan olmaz. Muhteşem bir kitaptır Burun. 3 yaşlarında bir çocuğu olan herkese
öneririm. Bir sabah kalktığında burnunun olmadığını fark eden ve bütün sabahı
aile fertlerine burnunun nerede olduğunu sorarak geçiren Ali’ye bilgisayar
tamir etmekte olan anneannesi banyoya bakmasını önerir, çünkü ... “Çünkü
burunlar hep temiz olmak isterler!” Neyse ki "kardeş adaleti" bakımından muhteşemdi bizimkiler, dolayısıyla kendi çapımda yürüttüğüm bu mücadelede kimse kimsenin daha doğrusu ben ablamın gözünü oymadan büyüdük. Ve harika bir şey keşfettik. Birlik olmayı! Evet herkese karşı birlik olmayı.
Söylemesi ayıp gelmiş geçmiş en sağlam, en pis, en özenilesi kız kardeş ittifakını biz kurduk! Allah ayırmasın.
Ne diye anlatıyorum? Kız kardeş kıskançlığı üzerine kurulmuş olan romanı okurken sık sık çocukluğumuz aklıma geldiği için. Aile ne kadar önemli bir defa daha idrak ettirdiği için.
Aile Çay Bahçesi...
Sonra blogunu da takip ettim, yazılarını da, programını da
ama hiçbir kitabını okumamıştım. Öyle oluyor bacım hiç şaşırma, ne kadar sevsen
de bazen bazı yazarları atlayabiliyorsun.
Güzel yorumlara dayanamayarak “Aile Çay bahçesi”ne başladım
ve bitirdim. Öyle oluyor bacım hiç şaşırma. Başlıyorsun ve hop bitiyor.
Adı güzelliklerle
bezeli Müzeyyen… Müzeyyen’in iç sesinden dinliyorsun romanı. Hiç susmuyor iç
sesi, hep soruyor, sorguluyor. Sen adı güzelliklerle bezeli Müzeyyen sanıyorsun
hikayenin kahramanı, ama yanılıyorsun. Hikayenin kahramanı kadın. Her ne kadar
ağırlık merkezi baba gibi görünse de, onunkinden ziyade onun etrafındaki
kadınların hikayelerini dinliyorsun Müzeyyen’in iç sesinden… Hep kıçını
toplamış anasının, hep kaçmaya çalışmış ama bir türlü kaçamamış karısının, hikayeleri
hep birbirine benzeyen öteki kadınlarının, ona bakıcılık yapan son karısının, kucağına
alıp sevdiği kızlarından daha güzel ve sevimli olan Çiğdem’in ve nihayet onun
hayatının neresinde olduğunu sorgulayan Müzeyyen’i.
Nefreti, ikiyüzlülüğü de Müzeyyen’in sesinden dinliyorsun.
Müzeyyen bence doğuştan arıza bir tip. Çiğdem olmasaydı da
annesi ölmeseydi de arızalı olacaktı. Çünkü kendiyle bile konuşmaktan, kendine
bile dürüst olmaktan aciz pek çoklarının aksine onun sorgulamaları samimiydi.
çok güzeldi , ben çok beğenmiştim.Siz şanslı gurubu bulmuşsunuz ablaızla ne güzel:)Ben hiç kardeşim olmadığından kıskançlığını da arkadaşlığını da göremedim...
YanıtlaSilkardeşlik güzel şey:) ama kardeşi olmayan da eksikliğini hissetmiyordur bence.
SilYeliz katılır mısın bilmem, kardeşlik güzel şey ama bence dünyanın enn güzel şeyi, insanın bir ablası olması! Hele de ablalar seninki (yani benimki) gibiyse :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilyanlışlıkla sildiniz sanırım, benim posta kutuma düşmüş yorumunuz. teşekkürler
SilEşimin deafult olan Google hesabından gittiği için silmiştim, acemice ne yapacağımı bilemediğim için.....
Sil:)) yekta kopanı ben de çok seviyordum ve aynen hiç kitabını okumamış olmak hayret edilecek bir şeydi:) ama bu cidden güzel. Tutunamayanlara tutunmuş olman takdire şayan zira ben henüz cesaret edemedim:)
SilTam emin değilim ama bir süre önce bulduğum altkitap.net isimli site yekta kopanın editörlüğünü yaptığı yayınevinin sitesi galiba onun kitaplarının da bulunduğu bir çok kitap var sitede ücretsiz okunabiliyor. Mutlu yıllar bu arada sevgiler
YanıtlaSilben de yeni tanıştım kendisi ile ( yazar olarak tabii tvden ya da seslendirmelerinden bilirdim onu önceleri ) okuduğum kitabından blogumda bahsettim ama tavsiye edemeden de geçemeyeceğim
YanıtlaSilitiraf ediyorum iki kez okudum öykülerini