An itibariyle manzaram budur. Daha doğrusu bu satırları
yazarken… Osurmaya bile bok gibi para alan İtalyanlar wireless konusunda da
kendileri gösterdiler ve geceliği dudak uçuklatan cinsinden bir meblağa
kaldığımız otelin wirelessı pek tabii ki ücrete dahil değildi. Bundan sebep blog yazımı worde yazıyorum, eh haliyle geç yayınlıyorum. Ama Allah için
Centrale di bilmem ne manzaralı odam var, Allah için… Aldıkları paranın sebebi
buysa, ben bu manzaraya bakarım.
Dün sabah tongaya düştük ve fuara giderken yanlış bilet
aldık. Mal gibi de polise yakalandık ve acayip bir ceza ödedik. Ben tabii
İtalyan aksanlı İngilizceyi ancak idrak ettiğimde arkadaşım adımıza cezayı
ödüyordu. It’s not fair diye ortalığı inletmemin, biz turistiz kardeşim hata
etmiş olabiliriz, sen git vatandaşından al o cezayı diye çemkirmemin bir
esprisinin kalmadığını ceza makbuzu elimize tutuşturulduğunda fark ettim. Geç
idrak eden hücrelerimin taaaa
Dün de grev varmış, konserve kutusundan daha istif bir metro
seyahati sırasında Çinli arkadaşımın önceki gün başına gelen hırsızlık olayını
dinledim, ağzım açık kaldı yuh! Kızı lafa tutmuşlar, parasını da araklamışlar.
İtalyanın döviz girdisi kaynakları oldukça sıra dışı.
Neyse fuarda it gibi dolaştık, belim koptu, bizden geçmiş,
yaşlanmışız. Kol gibi cezayı yiyince iştah kalmadı tabii krakerle ve espresso
ile günü geçirdik. Var ya bu kadar olumsuzluğa rağmen ben bu memlekette yaşarım
arkadaş. Sert kahve, nefis yiyecekler, şarap, peynir, zeytin yağı…
Diyerek ve Milano seyahatimden notlar paylaşarak kendimce
anılarımı yazdığım bu temiz sayfayı şenlendirmek, arkadaşlarımla paylaşmak
isterdim.
Gel gör ki ben safranlı risottomu tıkınırken delinin biri
twitter’ı kapatmış.
Te allammm
Sabah arkadaşıma anlatırken yan masadan Türkler daldı
muhabbete, doğruladılar. Sabah bir Alman kanalı haber olarak veriyormuş.
Yanarım yanarım elalemin ağzına sakız olduğumuza yanarım. Rezil etti bizi
millete. Uçağa binerken Çinli bir başka tanıdığı gördük, ay biliyor musun
twitterımızı kapattılar vah vah derken onun o Çinli sevimliliğindeki yüzünde “welcome
to the club!” ifadesi vardı. Welcome to the home of dictator!
Hayır şimdi Bilal DNS ayarlarını nasıl anlayacak? Aman
onu da babası düşünsün!
Ahh ahh bu günleride görecekmiydik biz. Gerçekten artık bu ülkede yaşanmaz gibi geliyor bana. Bırakıp gitsen ne olacak? Nereye gideceksin ve geride kalanlara ne olacak?
YanıtlaSilAhu