bir hoşnutsuzluk var üzerimde allah hayra çıkarsın.
İşler kötü diyeceğim, yok harbi kötü belki ondan, belki bazı hayal kırıklıklarından, belki hormonlardan, belki de okuduğum kitaptan. Bu ara yine çok okuyan az paylaşan içe dönük günlerdeyiz. Yeşil Peri Gecesine fena sardım bugünlerde, geçen kütüphaneden almıştım. Genel bir hüzün hali var kitabın belki o da tetikliyordur keyifsizliğimi, bilemiyorum. Bildiğim tek şey havada asılı duran yüklü bir bulut gibi ha yağdı ha yağacak bekliyorum. Neyi bekliyorum? İşte onu bilmiyorum.
Ne tuttuysam elimde kaldı bugün ondan mı acep? sabah metroda bir götlük yer bulduğuma sevinirken birden ışıklar söndü. Gece ışığı açmasına izin verilmeyen çocuklar gibi telefonun feneri ile okumaya devam ettim. çok geçmedi, trenin bozulduğu bilgisi anons edildi. Kıllanıyorum lan ben metrodan. On yıldır iki elle bir şeyi doğrultamayan belediyenin mühendisleri (beni türk mühendislerine emanet etmeyin, kendimden biliyorum bir halttan çakmıyorlar) bir halt yemediyse, cehape belediyesine fitil olan iktidarın bir sabotajı vukuu bulabilir, hiç şaşırmam. Nitekim geçen Göztepe istasyonu ve ötesinde güya hat çalışması var diye Hataya yönlendirildik. Çok değil 15 dakikalık bir sabah yürüyüşünden sonra, Hatay istasyonuna vardığımda, görevliyi kenara çektim; "ablacım bana söyleyebilirsin sorun ne?" "sorun yok, hat bakımı var" dedi, ses hafiften titredi, ne o lan benim kararlılığım mı titretti seni? Dedim "bak günahı boynuna yerin dibine giriyoruz, duraklarda mı bir sorun var, bana söyleyebilirsin." Nuh'un peygamberliğini katiyen dile getirmiyor. Çaresiz biniyorum metroya, kelle koltukta.
Gün içinde birkaç defa kafa dağılsın diye instagrama baktım. Günün o saatinde mesaideysen IG timeline'ı seni ziyadeisyle depresyona sokar, benden söylemesi. Etkinliklere katılan blogger'lar, içinin gittiği seyahatler, bloglarındaki yazıların altında tek yorum bırakılmayan vefakat etkileşimin anayasasını yazan kraliçelerin buluşmaları konulu mention zengini paylaşımlar, kıskanıyor musun?HAYIR demek isterdim ama evet maalesef.
Zor günün akşamına şarap yakışır dedim, bu defa da mantar elimde kaldı. Allahtan İlker vardı, sabırla mantarla şişeyi birbirinden ayırdı, bu defa içinde mantar parçaları yüzen kadehten içmek zorunda kalmadım. Kocalar ne içindir?
1. konserve kapağı açmak
2. Şişe mantarını sükunetle şişeden ayırmak.
Ha bir de evdeki cüceyle ilgilenmek. Bu akşam İlker balıktan henüz gelmemişken bol bol birlikte vakit geçirdik ve gecenin sonunda Arca ayrı eve çıkmaya karar verdi. Daha doğrusu odasından çıkmayacakmış. Kendi cumhuriyeti. Peki tuvalet? Yaptırırmış. Ya yemek dışarıdan söylermiş. Döt! Kimin parasıyla söylüyorsun! Yeter ki benim yüzümü görmesinmiş, yarın başlayacakmış. Yav arayı açma, heme şimdi derhal odana! Düdük!
Neymiş efendim, ben ona televizyon izletmemiş, ipad oynatmamışım. DOĞRU!
Başka? kötü anne olduğumu söylemişim. DOĞRU! daha önce anlattığı resmi tekne diye hatırlıyorum, meğer arabaymış, onu hiç dinlemiyormuşum, ben de "evet ben kötü anneyim zaten" dedim başladı ağlamaya. Ağla, dedim, kucağımda ağla, rahatlarsın. Son olarak oynarken kendisine dil çıkarmama içerlemiş. Bilse IG fenomeni olmanın gereğinin bir dudak büzerek, iki dil çıkararak poz vermek olduğunu olduğunu bana ses etmez güler geçerdi ama evde gerçek dünyadayız, çocuk haklı.
Böyle yapmaya devam edersem, odasında otururmuş, durduğun kabahat. Dil çıkarmayla kötü anne meselesini bir yere koyarsak, abicim müsaade et de televizyon ve ipad karaları anne olarak benden sorulsun. Yani kırılıyor musun üzülüyor musun televizyona hayır dendiğinde, iyi o halde için çıkasıya ağla, açılırsın.
neyse biz tatlıya bağladık gecenin kalanını öpüş koklaş geçirdik ama benden kalanlara şarap da işe yaramadı. Yazmak biraz...
gideyim de bir kavanoz nutellayı kavanozun dibine kadar kaşıklayayım. beni ağır şeker paklar.
Bu yazıyı ben yazsam bu kadar olurdu herhalde , normalde asla alarmı ertelemeyen ben bu sabah yataktan bi türlü çıkmak bilmedim.. Kocam efendiye " mümkünse 3 gün uyumak istiyorum,arada uyanır yemek ve ihtiyaç molası veririm,sonra yine uyurum, olmaz mı " dedim, tuhaf tuhaf baktı yüzüme :) Hürrem sendromuna mı girdim yoksa çoklu stres yetmezliği midir nedir bilmiyorum artık, Allah hayırlara çıkarsın :)
YanıtlaSilTelevizyon, tablet ve bilumum elektronik oyun aletlerini atasım var... Zibidi aletler yüzünden her seferinde kötü anne imajını bende yiyorum bol bol.... Ha birde bizde ödev yap kelimesi eklendi kötü anne olmak için...
YanıtlaSilSevgiyle kalın :)
Yeşil Peri Gecesi'ndendir tüm bu hüzün! Ne çok severim ben o kitabı...
YanıtlaSilAy aynen icim sismis durumda Yeliz. Gezegenlere baglamak istiyorum. O zaman sanki benim sorumlulugumdan cikiyor hersey. Sanki hic ekstra bir sey yapmama luzum yokmus gibi oluyor. Oyle olsun zaten ekstra birsey yapacak halim de yok. Zaten bacagimi da sakatlamisim. Bu hafif de olsa sakatmlanma cok fena ruhsal bunalim yaratti bende. sankli artik yaslaniyormusumd a vucudum benim yaptiklarimi cekemiyormus gibi falan. Ha evet buluttan nem kapma donemime hosgeldiniz :) Amann bana ne ya hatta bize de birakalim biz gel sen gezegenler duzelsin!
YanıtlaSilHayrolsun
YanıtlaSilAnlamıştım bu sıralarda sende bir tuhaflıklar olduğunu... Değirmenci ile Baykuş'u da okumadın zaten... :( Yoksa okudun da yazmadın mı?
YanıtlaSilBahar gedi, vitamin D stoklarimiz tukendi tukenecek! yenilenmek lazim, bahar bizi degistirecek. kendimizi kotu, usengec, melankolik ve mutsuz hissetmemiz cok normak, kis uykusundan yeni uyanmis ayilar gibi gozumuz isiga alismaya calisiyor. bir iki haftaya gecer bak ben diyim
YanıtlaSilYeşil Peri Gecesi'ni okuduğumda aynen sizin gibi hissetmiştim. Ağır gelmişti bana kitap. Alırken kütüphanedeki görevli de beni uyarmıştı bu konuda :)
YanıtlaSilOkunmayacak kitaplar listesi yapayım ve en başa da Yeşil Peri Gecesini yazayım:) Böyle hissetmekten nefret ederim.Allah kurtarsın seni de Yelizcim.
YanıtlaSilSevgiler.
Oluyor bazen Yelizcim. Geçecek merak etme. Kendini baharın gelişiyle çok iyi hissedeceksin
YanıtlaSilBen de röportajlar falan "Şu projeyi tamamladım çok yoruldum 2-3 ay dinleneceğim" "her kitap yazdıktan sonra 1 sene ara veriyorum. Bazen günlerce evden çıkmıyorum" falan . Anladın işte biz de eşşek gibi çalışıyoruz ama çok bunaldığımızda aylarca ara verip dinlenemiyoruz. Ben de bunları duyunca çok kıskanıyorum. ÇOK AMA ÇOK. ve ömrüm böyle çalışmayla geçecek. OFFFFF OFF..
Seni teselli etmeye çalışıyorum ama ben daha kötü durumdayım. (Not:Benim psikolojimi bu geçmeyen grip bozdu da.)yatakta 2. Haftadayım. İnanılır gibi değil.)
Ahu(okuyanguzel)
Depresyon dehlizlerinin koridorları da olsa konu, güzel yazıyorsun hatun. Okumaya doyamadım, döndüm bir daha okudum yazıyı. Sen depreşmişsin ama beni gülümsettin. Biz dönem okuyanları, düşünenleri hele de anne olanları böyleyiz zamanımızda. İçimiz şişiyor sanırım, dışa vurumda sorunlar oluyor. Sistem bir noktada hata veriyor. Sonra gelsin "kötü anne"ler, gitsin "senin motivasyonun düştü"ler, "bi dinlendiremedik seni"ler... Olsun, derinlerdeki umut ışığı, yer cücelerinin uykudaki masumluğu, kocamız efendilerin bizi rahat ettirme gayretlerindeki iyi niyet yeter ayakta tutmaya şahsımızı... Devam yani demem o ki, aynen devam kadın kardeşim...
YanıtlaSilBugünlerde ben de mutluluk hezeyanlarımı geleceğe bırakmadan eldeki koşullarla sarmalamak derdindeyim. Hayal etmekten, plan yapmaktan vazgeçmeden, günün de keyfini çıkarma çabalarım var. Derinde miyim dersen, hem de çok derim... İçim duman, ruhum puslu, velakin gönlüm bi bahar dalı kırılganlığında olsa da tomur tomur çiçeklendi bacım. Darısı başına....