Canımın çok sıkıldığı, yapacak hiçbir şey bulamadığım zamanlarda da yapacak bir şey bulurdum, mesela rahmetli halamın Almanya’dan getirdiği kasetçalara MFÖ kaseti taktığımı ve salondaki halının kenar bordürü etrafında ahmakça dans ederek dolandığımı hatırlıyorum. Ahmakça dans etmenin bir çocuk için ne kadar eğlenceli olduğunu tahmin edemezsiniz! Daha ahmakça başka bir şey ise portmantonun aynasına alnımı, burnumu yapıştırıp gözlerimi şaşı yaparak aynanın ötesini görmeye çalışmaktı. Orada bir yerlerde uzaya eriştiğimi hayal ederdim ve evreni keşfetmeye çalışırdım. Koca evrende minicik bir nokta olduğumun farkına vardığım için mi, yoksa dakikalarca şaşı baktığım için mi bilmiyorum, başım dönerdi ve oyun da böylece nihayete ererdi.
Şimdi tam burada bu satırları yazarken Burçay yazının tamamını okuduğunda, ne düşünecek diye merak ediyorum, “bizim için yazar mısın?” diye sorduğuna pişman olacak mı?
Burçay benim çok sevdiğim bir arkadaşım, Hayalkurdum çocuk kitapçısı ile hayallerimize dokunmuştu sonra o hayale bir virgül kondu. Şimdi kurumsal hayatının yanı sıra www.kidolindo.com ’da editörlük yapıyor.
Kidolindo’yu tanıtmak için Çocukus’taki toplantıya davet ettiğinde, hiç düşünmeden katılmıştım, sırf Burçay davet ettiği için… Ama site için yazı yazmam konusundaki teklifine aynı heyecanla atlayamadım. Çünkü ne yazacağımı bilemedim.
Kidolindo, çocuklarla birlikte yapılabilecek faaliyet önerilerinin yer aldığı bir site. Ben ne önerebilirim? Hiçbir şey yapmıyorum ki? İtiraf ediyorum, ben çocuğuyla oynamayan bir anneyim! Hele ki faaliyet? Hiç, sıfır! Ama Burçay, istediğimi yazabileceğimi söyleyince, denemek istedim. Deneyimin kimseye zararı olmaz.
Diğer taraftan Burçay tabii ki pişman olabilir, düşünsene, çocukluğunda burnunu aynaya yapıştıran bir çocuktan çocuğuyla oyun oynayamayan bir anneye evrimleştim. Gerçi buna ne kadar evrim denebilir bilemiyorum.
Devamı için bir tık :)
Hayırlı olsun o zaman, takip edecek bir mecra daha çıktı bize :)
YanıtlaSil