Geçen yazıda, aynı anda
çok iş kotaracağım derken verimsizlik açmazına düşmekten bahsetmiştim. Bir de
işlerin kontrolünün dışına çıkması var ki, aman evlerden ırak olsun. Biri bir
soru sorduğunda o an o işle ilgilenmiyorsam, kafamda hiçbir data olmadığını
fark ediyorum, uzun bir geri dönüş yapmak ve hatırlamak için zaman harcamak
gerekiyor. Halbuki ne kadar konularıma hakimim sanıyorum, değil mi? Hikaye…
Verimliliği elden
bırakmadan, kontrolü kaybetmeden, az zamanda çok iş, eş zamanda birçok iş
yapabilmenin bazı yöntemleri var. Daha doğrusu varmış, ben de okuyarak
deneyimleyerek kendime adapte ederek öğrendim.
Geçen yazının sonunda
“zevk aldığın işlerden vazgeçmeme” önerisini yapmıştım.
Aslında bakarsan, her
şeyin başı kendini az çok tanımaktan geçiyor.
Gülçin’in konuştuğu
uzman, şarjı bitirmemek ya da birçok penceresi açık kalmış bir bilgisayardaki
gibi kilitlenmemek için işleri teker teker bitirmeyi önermiş. Ve zamanlamayı
kişisel özelliklerine göre yapması gerektiğini belirtmiş. Mesela ben sabah
insanı değilim. Sabahları nemrut mutsuz keyifsiz olurum. Benim aslında en
verimli olduğum saatler, 10:00 ile 14:00 arası. Ve sonra bir dikkat sorunu
yaşıyorum, o arada ufak tefek işleri bitirmek en iyisi. Son iki saat de toparlanıp
16:00-18:00 arası yine canavarlaşıyorum. Hatta bazen geceleri zihnim geceleri
daha bile açık oluyor. Bak mesela bu yazıyı gecenin bilmem kaçında yazıyorum.
Dağılmayalım, kimisi sabah
canavar olur, kimisi öğleden hemen sonra… Mühim olan kendini tanımak ve buna
göre çalışma programı yapmakmış. Mantıklı. Dediğim gibi zaten benim de bundan
yana pek sıkıntım yok. Asıl çözüm iş planını, daha doğrusu iş önceliğini iyi
yapmakta. Yani bir maili yazarken hop aklına bir şey gelip öbür konuya
dalmayacaksın. Daldın mı, bir önce yarım bıraktığın iş senin beyninin arka
planında işlemeye devam ediyor aslında ve seni yormaya… Eskiden yapılacakları
sıra sıra yazardım. Şimdi hiç numara vermiyorum, tüm işleri listeliyorum, sonra
numara veriyorum. Ve yardım almam gerekirse, artık hiç çekinmiyorum. Birileri
bir şekilde yardım edecekse neden sen yapmaya kasasın?
İş listesi deyince,
günlerce ertelenen işler oluyor değil mi? Özellikle de benim gibi kronik bir
erteleyici isen. Yaz aylarında okuyup bu yazıda uzun uzun anlattığım “Ertelemesanatı” isimli kitabın özellikle bunu bir sorun olarak fark etme ve kabullenme
anlamında yardımı oldu. Bu zaten ilk adım. Sonra sebepleri üzerine yoğunlaşmak
gerekiyor. Tabii ki pek çok sebebi olabilir.
Sevmediğin bir iş mi?
Erteleme! En sevmediğin tarafları hemen bitir, bitsin gitsin.
Programsız mı
çalışıyorsun? Hop yukarıdaki öncelikli iş listesine dönüyoruz, ertelemiyoruz.
Mükemmeliyetçi misin?
Bıyyyy olma! Mükemmeliyetçilik illeti de adamı daha iyisini yapacağı zamana
ertelemeye iter. Yapma!
“Good is Enough”.
Gülçin’le sohbetimizde bu cümle
üzerinde çok durduk. Evet abicim zaten mükemmel yoktur. Yeterlilik vardır.
Yeterli ol canımı ye. Gülçin bir şey anlatmıştı, işveren kısmısı işin 80%
iyilikte olmasını bekliyormuş. 20% gibi bir oranda daha işi iyi yapabilmek
uğruna olası innovatif fikirler üretmek yerine enerjini boşa harcamış
oluyormuşsun. Mükemmel zaten ulaşılabilinemez bir mertebe, ulaşamadıkça motivasyonunun
düşmesi de cabası!
Peki iş listelerimizi
yaptık, ertelememe üzerine de çalıştık. Sırada ne var?
Sadeleşme!
Hayatını iyi kontrol
etmek istiyorsan, mümkün mertebe yalınlaştırmak lazım.
İşleri planlarken böl ve
yönet! Her bir bölüm bir aksiyon içersin, bitirdikçe rahatlayacaksın.
Ve her bir minik iş için
bile bir dosyan olsun.
İş ve özel hayatı
birbirinden ayırmak mümkün olsa hayat bayram olurdu ama öyle değil işte. Hepsi
bir bütün. O zaman yapılacakları birlikte ele almak kontrolü artırabilir. Özel
hayatta bir karmaşa varsa işe yansımaması mümkün değil.
Evde gardırobundan tut da
faturalarına kadar sadeleşirsen, kafan da boşalmış olacak, net.
Bunun nesnel olmasına da
gerek yok. Mesela hayatımdaki karmaşa unsurlarına göz attım. Devam etmeyi bir
türlü başaramadığım dahil de olamadığım Yoga eğitmeni ve diğer öğrencilerinin olduğu
whatsapp grubundan çıktım. Bu bile bir rahatlık verdi, ciddiyim. Şimdi gündemde
bir arka odadaki kitaplık bir de gardırop var. Onları da şöyle bir silkeledim
mi iyice kafayı boşaltacağım.
Ve son olarak işlerin
günlük ve haftalık olarak üzerinden geçmek gerekiyor. Zaman kaybı gibi
görünüyor ama deneyimlediğimde çok faydasını göreceğimden eminim. Hadi bana
eyvallah:)
Oh be yazamadim diye uzuluyordum. Artik yazilmisi var :) sagoladin yelizim :) ben de dur aklimda bir iki sey daha var onlati da toparlayayim. Iki de faydali sey yazayim yahu degil mi :) ya da seninle bulusalim az daha muhabbetbedelim Yeliz ya sen ne guzel yaziyorsun :)
YanıtlaSilHay ağzına sağlık diyorum. Ne güzel yazıyorsun :)
YanıtlaSil