Çok havalı değil mi? Evet
biliyorum, saçmalığın daniskası gibi görünüyor. Ama kulağa komik geldiği kadar
değil. Yani gerçeklik payı var.
Bu aralar “çorbacı ne
okuyor” kısmına dikkat edenler, kişisel gelişim kitaplarına merak saldığımı
fark etmişlerdir. Ben ki, kişisel gelişemeyenlerdenim ama bir süredir bu
kitapları okumaktan zevk alıyorum hatta arkadaşlarımdan öneriler alıyorum,
öneri almayı bırak, ödünç alıyorum.
Kişisel gelişim kitapları
ile ilgili bu süreçte öğrendiğim en önemli şey, ödünç alamıyorsan, ikinci el
alacaksın. Kitapçıdan alma, çok pahalı. Herhangi bir kitaptan daha pahalı.
Ancak ikinci eli de tam tersi, herhangi bir kitaptan çok daha ucuz. Çünkü bir
heves alıp da umduğunu bulamayanların, baş ucu kitabı yapmaya layık görmeyenlerin,
“ulan bi halta yaramadı, hayatım hala bombok” deyip göresi gelmeyen ve elinden
ilk çıkarılacaklar arasına koyacakların kitaplarıdır kişisel gelişim kitapları.
Bu kitaplar şöyle bir okunup direkt sahaflara sepetlenir. Dolayısıyla
sahafların ellerinde çok sayıda olduğundan en düşük değer biçtikleri türdür ve
ucuza kapatırsın. Üstelik kitabı senden önce okumuş olanların notlarına ve
altını çizdiği satırlara, kısacası hazıra konarsın.
Bu küçük “faydalı bilgiler
kılavuzu”ndan sonra sadede gelelim. Evet, kişisel gelişim kitaplarına sardım.
Bunda “bir sanatçı gibi araklayın” isimli kitabın çok hoşuma gitmesi, dahası
işime yaradığını görmem etkili oldu. Dur ben bir kişisel gelişivereyim dedim.
Geliştim mi bilemem, bildiğim tek şey son dönem okuduklarım, şu gündemdeki spor
mevuzusunda da işime yaradı, yalan yok.
Özellikle Bahar’ın önerisi “yaratıcı imgeleme” kitabı. Aslında kitap oldukça sıradan bir öneride
bulunuyor. Diyor ki, kendini nasıl, ne yaparken görmek istiyorsan zihninde o
şekilde imgele. Kısacası istediklerinin tam anlamıyla hayalini kur. Kendini o
şekilde gör, o ol. Yeter ki olumlu bir şey olsun, yeter ki başkalarına zarar
vermesin.
İş konsantrasyonda
bitiyor abicim. Hedef belirlemek ilk aşama. Kendine bir hedef koyuyorsun.
Meditasyon yap ya da yapma, fark etmez, kendini o şekilde imgeleyebilmen nasıl
kolay olacaksa, öyle hareket edebilirsin. O meşhur “secret”taki gibi, sen
bolluk içindesin, evrene gönderdiğin olumlu mesajlar sana dönecek, sen istediklerine
bir şekilde kavuşacaksın. Hemen tüm kişisel gelişim kitabındaki evrene olumlu
mesaj gönderme bu işte.
Kulağa saçma geliyor
biliyorum ama çok da saçma değil. Olumsuzluğun karamsarlığın “ben yapamam”ın
kime ne faydası olmuş? Yaparım da değil, hatta, “yapıyorum”. Yaratıcı
imgelemenin en hoş tarafı bu. “Yapıyorum” bitti. “ben öyleyim zaten” bitti.
Hadi somutlaştıralım. O
kota girmek istiyorum ya mesela, kendimi bugünkü halimle o kotun içinde
imgeliyorum ve hop evrene bir baloncuk yapıp gönderiyorum.
Gerçi şu son bir haftadır
evren pek benden yana değildi, benim pembe baloncuklar ha boyuna patladı ya
neyse…
Pazar günü çok iyi
başlangıç yaptım. Cücenin müdahalelerini bile geri püskürttüm. Hem dance
workout hem ısınmışken karın hareketleri.
Pazartesi tüm kaslarım
yerle yeksan idi ama yılmadım, en azından mental anlamda kendimi telkin ettim.
Salı youtube yasağı vardı ama olsun. Yoga yaptım. Hem de evde daha önce yapamam
sandığım meditasyonu denedim, çok iyiydi.
Çarşamba ofiste
merdivenlerden düştüm. Kolum incindi ve popomun birkaç yeri mor. Ciddi bir kaza
olmalı, zira iki arkadaşımdan biri koştu, diğeri telefonu konuşmakta olduğu
müşterinin yüzüne kapattı. Bence iyi atlattım. Benden bir on kilo fazlası olan
kişinin birkaç morluk ve incinmeyle atlatabileceği bir kaza değildi. Demek ki
neymiş, kilomuzu mümkün mertebe düşük tutacakmışız.
Bak mesela annem hangi
rahatsızlığı için doktora gitse, kilo diyorlar. Üstelik annem bence şişman
filan değil, yaşın getirdiği kilo var, tamam ama bana çok kiloluymuş gibi,
sağlığını etkilermiş gibi gelmiyor. Ama dediğim gibi özellikle belli bir yaştan
sonra sağlık için belli bir kiloda kalman gerekiyor. Annem, yaş ilerledikçe
kilo vermenin zorlaştığını söylüyor, haklı. Şimdi bir otuz yaş altı kadın gelip
de yiyom ama kilo almıyom deyince benim ona “otuz yediye gel bebeem, hatta
doğur da öyle gel beebeemm” diyesim geliyor.
Her neyse…
Dün haliyle popomun
üzerine bile oturamadığım için hiçbir şey yapamadım. Ama tamamen de rafa
kaldırmadım bu spor işini. Bloga yorum bırakanlarla birlikte güzel bir video
listesi oluşturmuş olduk. Herkesin emeğine, paylaşımına sağlık.
Ha unutmadan…
Bu video işi nereden
aklıma geldi anlatayım. Bir gün TV açık, Üç Adam diye bir program var. “Aşkı
Memnu”da oynayan bir kız vardı, gencecik, şimdi onun “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinde
oynayan çocukla yeni bir dizisi varmış, diziden ve bu gençlerin hayatlarından
konuşuyorlar. (Sanatçı ismi aklımda tutamıyorum, hele yeni dizileri hiç!) Konu
spora geldi. Oğlan sağlam sporcuymuş. Kız da en son on üç kilo vermiş. Bizim
gibi hımbıl Üç Adam hemen işin sırlarını sordular. Oğlan tam bir spor salonu
müdavimi ve spor tutkunu ama hanım kızımız evde internetteki videolarla
çalıştım, dedi.
Demek ki neymiş, ampulün nasıl ve kim tarafından yakılacağı
belli olmazmış. Bir yerden bir fikir gelir aklına konarmış. Sonra o fikir bir
hedefe kilitlenirmiş. O hedef de kafanda bir imgeye dönüşür, zaten o olduğuna
ikna edermiş seni. Ve gerisi gelirmiş.
Yani kıçımdaki morluklar
geçince gerisi çok fena gelecek ve tüm sorumluluk bilincimle yaptıklarımı buradan paylaşacağım.
Baştan uyarayım.
Yepisyeni workout cicilerim yok, pazardan 5 TL’ye aldığım taytım ve on senelik
rengi kaçmış üstlerim var. Ayrıca spor ayakkabılarım da 2004 senesinde alınmıştı.
Yani pek presentable bir görsel şölen beklemeyin. Ama eğleneceğiz, bunu garanti ederim!
Kitaptan girip, yaratıcı
imgelemeden çıkan, meditasyondan başlayıp, televizyon programlarına dalan, konuları
dağıtma ve bir türlü toparlayamama uzmanı Yeliz, mutlu hafta sonları diler ve
kaçar.
-neslihan-
YanıtlaSilBasiniza gelen kazaya cok uzuldum. Cook gecmis olsun yeliz hanim.
Siz o kota girme mucadelesine basladiniz ya, ben de gaza geldim beyaz keten pantolonuma girme mucadelesine basladim. Sizin verdiginiz linkteki squata ek olarak k.b.k. (karin bacak kalca) egzersizi de yapiyorum. Bugun 3. gunum. Butun kaslarim agriyo ama olsun.
Zafere giden yolda cekilen agri kutsaldir ;)
Süpersin Yeliz! Serinin Devamını heyecanla bekliyorum
YanıtlaSilTebrik ediyorum ve aynı ilhamın bana da gelmesini diliyorum. Çünkü ben şişkoyum! Çünküm 7 kg fazlam var. :(
YanıtlaSil-neslihan-
SilBenim 15 kg fazlam var. Hamileyken almadigim kiloyu emzirirken aldim :(
Ben de düzenli yürüyüşe başladım bir süredir, çok iyi geliyor bana. Bir de evde vakit ayırırsam deyme keyfime. Heyecanla bekliyoruz o zaman:)
YanıtlaSilAyrıca çook geçmiş olsun der, mutlu bir haftasonu dilerim ben de herkeslere..
"Deyme" ne demekse:)
YanıtlaSilcanım geçmiş olsun:( dikkat et kendine aman...
YanıtlaSilya aslında bi yerimize bi sensor taksak tatlı, cips neyin yemek üzerken hoppp bikinili görüntümüz, içine giremediğimiz kıyafetleri giymeye çalışırken ki kızarıp bozarmış hallerimiz gözümüzün önüne geliverse :)))
YanıtlaSilşaka bir yana ben de 1 ay boyunca hergün düzenli yaptım ilk su koyvediğim günden sonra da bi daha adam olmadı :)))
selcen (selcoline)
gecmis olsun :(
YanıtlaSilAy yeliz bu konuda da benziyoruz bak birbirimize. Bu dusmeler cok fena :(
arada cok sukur bugun de dusmedim diye sukrediyorum inan.
Ya bu kilo isi cok pis. Ben ki hayatimda 53 kilonun ustune cikmamais insandim. Aliyorum be! Vallahi kilo aliyorum. Amannn tanrimmmmm yok almayaylim yeliz ya. Boyle kalalim bece. Olmaz mi?