Ben roman seviyorum. Uzun soluklu kitaplar öykü ve şiire
göre daha fazla tatmin ediyor beni. Romanın vadettiği derinlik hoşuma gidiyor.
Elim hiç öykü kitaplarına gitmiyor. Sanki yazarın kolayına kaçıyormuş da, roman
yazamamış da öykü yazıvermiş gibi geliyor. Saçma biliyorum ama öyle işte…
Mecbur değilsem, öykü okumamayı tercih ediyorum kısaca. Halbuki
yoğun zamanlarda, kendini romanın detaylarına veremeyeceğin zamanlarda birkaç öykü
okumak ne iyi gelir insana.
Geçtiğimiz haftalarda Bilge Karasu ile önyargılarım
yıkılmaya başladı. Sonra iyi öykücülerden tavsiyeler toparladım dağarcığıma ve
işte Alice Munro!
Yazar, dünyanın en iyi öykü yazarlarından kabul ediliyor,
Nobel’i var yav, daha ne olsun!
Beklentim yüksekti ama hayal kırıklığına uğramadım.
Öykülerindeki roman derinliği beni çok etkiledi. Firar, çok iyi bir kitaptı. “Öykü
okumak istiyorum, kimi tavsiye edersin” diye soracaklara gönül rahatlığıyla, Alice
Munro diyebilirim.
Yeliz oyku kitaplari konusunda hissiyatim seninle cok benzer. Romani tercih ediyorum. Ama gecen Turkiyeye gelisimde Goncanin kitapliginda Gabriel Garcia Marquez'in bir kitabini gordum. Incecik bir kitap. Yalniz basima kahvalti edecektim aliverdim elime. Oyku olduguna dikkat bile etmeden. Mavi Kopegin Gozleri. Inanilmaz guzel bir kitap. Cok surukleyici, her oykuyu ayri sevdim. Kesinlikle tavsiye ederim.
YanıtlaSilZaten evet sonucta yazar farki var, ne yazsa okunur ama hakikaten cok sevidm. Soyleyeyim sana da dedim :)
ben de bu kitabi not ediyorum cok tesekkurler
Öykü yazmak roman yazmaktan daha zor bence. Okuru etkilemek için kısacık bir zamanın var.Kısacık sürede bir romanın vadettiği herşeyi yapman gerek. Şaşırtman, korkutman ve her şeyi üç beş sayfaya sığdırman gerek.
YanıtlaSilÖykü denince aklıma O. Henry geliyor. En sevdiğim.
Sevgiler
Aynen hiç öykü kitabı okumam ama tavsiyeni not ettim. Teşekkürler.
YanıtlaSil