Allah biliyor ya, çok
yoruldum. Yazlık tatili çocuklar için ne kadar eğlenceliyse, anneler için o
kadar yorucu. Hele ki yazlığa hepten taşınmamışsan ve birkaç günlüğüne
gitmişsen. Yazlığa okullar kapanır kapanmaz giden ve tüm yazı orada geçirenler yazlık
temposuna bir şekilde alışmış oluyor, günlük rutinine ayak uydurabiliyor. Ama
benim gibi kendine dinleneceğim diye manasız hedefler koyarsan fena halde ters
köşe olursun. Baştan kabullen bacım, dinlenemiyorsun. En azından vücuden dinlenemiyorsun.
Tatil dediğin bedeninin
değil, kafanın dinlenmesi gibi bir tesellim var aslında. Birkaç gün de olsa,
hayatın karmaşasından uzaklaşmayı başarıyorsan, kafi… Cep telefonlarının 3G’lerini
kapattım, dünya kadar fotoğraf çektim ama hiçbirini paylaşmadım. Telefondan o
kadar soyutladım ki kendimi, komşu siteden zeyneplerin denize gittiklerinin
haberini bile kaçırdım. Ama fittiri fittiri sosyal medya bakacağım diye nemli
çimlerin dokusu ile lavantaların kokusunu kaçırmadım. Tüm kaslarım ağrıdı ama
kafam dinlendi.
İyi geldi. Hafta başı iki
gün şantiye mesaisi yapan yer cücesine de iyi geldi kanımca. Kolay mı çocuk kum
taşıdı, apartmanın bahçesindeki oyun parklarını test etti, onayladı…
Çarşamba, öğlenden gitti
Çeşmeye, Zeyneplerin yanına… Poyraz ve kuzeni Sedefle pek usturuplu oynuyorlar,
kız çocuk ağırlığı var yani. Yoksa bu Poyrazla Arca cücesi normalde kudurur. Biz
ancak akşam varabildik. Perşembesini de arkadaşlarıyla geçirdi. Cuma kuzenini
bekledi, beklerken lego yaptı, sanırsın uslu bir velet…
O kadar şanslıydı ki,
cumartesi diğer kuzenleri Duru ve Doruk geldi. Ettiler mi dört:) Akşamına
misafirler ve torunları da aralarına katıldı. Kalabalık sofralarda çocuk masası
diye bir şey vardır, ben küçükken bayılırdım. Onlar da bayıldı. En küçükleri
bile yardımsız yemeğini bitirdi.
Arca, o kadar çok özgür
takıldı ki, resmen özledim çocuğumu:) Çocuklar çocuklarla mutlu, kimseyi
aramıyorlar…
Gece döndüğümüzde,
çamaşırları makinaya atar atmaz bir kahve koydum kendime, malum bir posta iki
posta değil… İlker ve Arca uyudu, gecenin sessizliğinde makinanın sesi ve
kahvenin kokusu iyi geldi. Oh be dedim, şükür… Biliyordum hafta başı deli gibi
işler beni bekliyor olacaktı, biliyordum bayrama kadar yine bir koşturmaca ve
sonrasında devam… Ama olsun o anın huzurunu hiçbir şey bozamazdı, bozamadı…
Arca’yı bu hafta yine peş
peşe eğlenceler bekliyor olacak… Sabahtan teyzesine gitti, Durucuğuyla
Agoradaki oyuncaklara bindiler, gezdiler. Yarın birlikte anneanne yazlığına
gidecekler. Peşinden de biz gideceğiz. Hafta başı yine mecburen annemlere
bırakmamız gerekecek.
Temmuz bir şekilde
geçiyor geçecek, Ağustos allah kerim… Arca’ya hava hoş, en kötü ihtimalle
babasıyla takılıyor ki, çok eğleniyor, ona şüphe yok. Biz o hafta ne yapacak,
bu hafta kime gidecekle meşgul oluyoruz… Kafalar binbeşyüz… Ha bu arada bizim
evi boşaltıyorlar sonunda, yani bir de taşınma telaşları…
Uzun lafın kısası
tatildi, yazdı, taşınmaydı derken bizim evin halleri bu ara pek renkli.
Kolay gelsin:) Yazlık çocuklara eğlence annelere sıkıntı.Hele bir de kendi yazlığınsa temizliğiydi, senede bir açmasıydı kapamasıydı.Bu sebeple asla yazlık almayı düşünmüyorum.Hele bir de çalışan bir kadınsan o yazlığa sadece senelik izinde ya da haftasonları gidebileceksen hiç anlamı yok.Yaşasın anneanne, babaanne yazlıkları:)
YanıtlaSilArca'nın mutluluğu fotolardan bile anlaşılıyor:)