Sabah daha dokuz olmamış,
karşımdaki memurenin evden çıkmadan duş aldığı aşikar, düşün ki daha saçları
kurumamış. Nüfus kağıdıma bakıyor, bir de bana ve “bu size hiç benzemiyor”
diyor, üslup oldukça ters. Şakaya vuruyorum, eh on beş sene önceki fotoğraf,
benzemez tabii, diyorum. İlker, “bak yaşlandın işte gördün mü” diye dalga
geçiyor, ıslak saçlı memure bizim latifelerimize gülümsemeyi bırak, vaktini
çaldığımız için sinirli “ehliyet filan yok mu” diye soruyor. Bakıyorum aynı
fotoğraf eh ehliyeti de on beş sene önce aldım, o varmış, onu koymuşum. Uyuzuna
denk geleceğimi bilsem pasaportumu taşırdım yanımda. Cüzdanı kurcalıyorum, ilkyardım
sorumlusu kartımı buluyorum. “Niye bunu veriyorsunuz ki” diye soruyor beriki;
tamam artık geriliyorum “inanmadınız ya, son fotoğraflı kimlik” derken içimden
daha fazla terslenemediğime kızıyorum. Ama kimse kusura bakmasın, sabah nemrutu
ben bile bu kadar uyuz olamam. Memure o kadar bezgindi ki, yürümeye mecali
yoktu, fotokopi çekmeye değil de sanki çile çekmeye gidiyordu, Allah
çektirmesin.
İlker’le aynı şeyi
düşünmüşüz, göz göze geldiğimizde “insanlar sabahın bu saatinde neden bu kadar
bezgin olur?” diye sordu.
Çünkü insanlar mutsuz.
Yaptığı işten mutsuz. O kadının yaptığı iş, iş mi ki mutlu olsun, bir kapalı
ofiste memuriyetle geçen yıllar… Hayat kurtarmıyorsan da bir faydan oluyor be
insanlara! Hangimiz mutluyuz diyeceksin? Peki tamam zaten sevdiği işi yapan azınlıktan
değiliz diyelim, bu konuda bir şey de yapamıyorsak o zaman başka tatmin
noktaları bulamaz mıyız? Başka meşguliyetler, bizi hayata bağlayacak başka şeyler?
Arayış bile bir adımdır, kendini keşfetmek, tanımak, bir çıkış yolu bulmak bile
bir adımdır. “Böyle gelmiş böyle gider” evet, doğru, evet yaşadığımız topraklar
her geçen günümüzü bize zehir ediyor, doğru ama içimizde bir yerlere dokunamaz
mıyız?
İçimizde bir yerlerde bir
huzur kapısı olamaz mı, açalım?
Hayatın olumlu
pencereleri yok mu, bakalım?
Bu kadar mı sığ kaldık?
Bu kadar mı boş?
Sabahın dokuzunda
hayatından bezmiş gönlü ihtiyar abla, karşındaki tanımadığın biri bile olsa, konuşurken
terslemeden gülümsemek bu kadar mı zor?
Peki öyle olsun.
Birde dünya kadar sınava giriyorlar o işi yapmak için,olmadı atanmadılar yine somurtuyor bunlar vatandaş napsın dimi ama:/
YanıtlaSilHayati yasamak istese mutlu olmak icin yollar arar.
YanıtlaSilAma her sey parali diye dusunuyorlar. Bu daha da bezdiriyor. Sonra bizi bezdiriyorlar.
"Arayış bile bir adımdır, kendini keşfetmek, tanımak, bir çıkış yolu bulmak bile bir adımdır." :) çok sevdim.
YanıtlaSilİnsanlar mutsuzlar evet ama değişmeye çabalamıyorlar yaşadığımız bu yıllarda. Annem de 21 sene memuriyetlik yaptı, babam senelerce izmit istanbul işe gitti geldi hiç böyle mutsuz suratsız bezgin şikayetçi zamanları olmadı. Çoğu insan sevdiği işi yapamıyor türkiye koşullarında evet ama bu mutsuz olma sebebi olmamalı. Başka şeyler yaparak da insan kendini iyi hissedebilir. Ki başkalarına gülümseyebilmeyi öğrenmek bile büyük bir adım. Güleryüz o kadar çok kapıyı açıyor ki aslında inanamıyorum bazen ben bile. Pes etmemek lazım, tutkulu olmak lazım inatçi olmak lazım. İnadına yaşamak diyorum ben, yaşamayı bilmek lazım!
YanıtlaSil