Ekim'de neler yapmalı?

Ekim bizim buralarda sonbaharın yeni yeni hissedildiği ay. Geçen hafta denize girdik yav:) İlk defa bu hafta sabah üzerime bir hırka aldım. Ekim tam da artık “sonbahar geldi” dediğimiz ay…

Düzen kışa kayınca, ister istemez yapılacaklar listesi de kabarıyor. Özellikle yazdan erteleneneler. Ekim’de ne yapmalı diye liste çıkarırken bir de baktım, ucu bucağı görünmüyor. Önce haftalara böldüm sonra da lokma lokma günlere, bitecek gibi değil!

Gardırop önce. Yok annem, Çorbacı’nın lookbook şeysi filan değil. Benim bir şey satın almaya niyetim yok bu sonbahar, çok şükür ihtiyacım yok. Mesele Arca’nın okul kıyafetleri. Hepsini yazlık aldık, yarın sıcaklık mevsim normallerinin altına inse, çocuğun totosu donacak. İlker eksikleri aldı, son kontroller yapıldı, pantolon için paça boyu ayarlandı. Tadilata gidecek. Göbekten yana iki beden fazla, boy standart olunca böyle oluyor. Tadilat deyince benim de ta yazdan kalma bir torba tadilat bir torba da kuru temizleme var, haftaya bu işi bitirmemiz lazım! Bir de pijama. Malum cüce geçen haftaya kadar don atletle uyuyordu, baktım donmuş gece, derhal uzun pijamalar çıktı.

Battaniyeleri de çıkarıp bir güzel temizlemek lazım. Battaniye altı film geceleri, okumalar filan planlıyorsak bir el atmak şart…

Ekim hafta sonu programlarından yana çok hareketli başladı. Bir ilkokul klasiği olarak doğum günü partileri, okulda yapılamıyor, dışarıdakilere iştirak etmemiz gerekiyor, programlar fulleniyor. Bir de yeni yeni kurslar çıktı, basketbola mı gitsinmiş küçük bey, yoksa legoya mı, ikisini de istermiş. Bundan sonra Arca’nın kurslarından bildireceğim a dostlar! Çocuğunu kurstan kursa götüren güruhun bayrak sallanayanı olacağım. Arca’nın gözünün içine bakıyorum, istemese, hiç oralı olmayacağım.

Bir de okulda tanışma partisi niyetiyle Brunch var Pazar günü. Bak Ekim’de yapılacaklar daha ilk haftadan boyumuzu aştı. Düşün bir de Brunch için biz ikramlık hazırlayacağız, kermes gibi. Peki. Chocolate Chip Cookie’m var benim, ondan yapacağım dedim, hiç fikir bile sormadım sınıf annesine. Börek desen köşedeki börekçiden alıp gelebilirim, elimden fazlası gelmiyor maalesef. Cookie iyidir, candır.

Her hafta sonu programı böyle kastırmıyor, bak mesela cumartesi Alsancak Müzik Kursu ile Tea&pot ortak bir atölye çalışması yapıyorlar. Çay atölyesi ve aynı sırada miniklere Orff dersi. Ben gidiyorum vallahi. O çaylara bayılıyorum ve Ekim çay ritüellerine başlamak için nefis bir ay. Madem içiyoruz, mis gibi şifa, bari işi adam akıllı öğrenelim. Bir de çocuğunuz için Orff derslerine katılsın ama önce bir deneseydik, diyorsanız, bir taşla iki kuş.

Biz listeye devam edelim.

Kahvaltı menüleri! Her sabah 06:30’da kalkıyorum, çayı demliyorum, sonra evin iki oğlanına ne kahvaltı yapacağım diye düşünüyorum. NA ile Arca her sabah için kahvaltı menüsü hazırlarlardı. Geçen bu geldi aklıma. Şimdi bir menü hazırlayıp kahvaltı hazır olunca dürteceğim bunları.

Mantar Pano almalı, çalışma odasına koymalı. Bu menüleri, Arca’nın sergilemek istediği resimlerini, okulun yemek listesini, okuldan gelen notları hep bu panoya asmalı.

Sonbahar yağmurlarıyla mis gibi mantarlar çıkar, pazara gidip bol bol mantar almalı. Geçen yıl çok severek yedik.

Ev kutlamaları yemeklerine başlamak istiyoruz. Önce annemlerle ablamlar gelecek, çok önceden kararlaştırmıştık. İlker’in tuttuğu kocaman balığı pişireceğiz. Güzel olacak… Sonra arkadaşlarımız, dostlarımız… Madem hafta sonları İzmir’deyiz, o halde kalabalık sofralarla, uzun geceleri uzun sohbetlerle geçirelim.

Bisikleti de artık İzmir’e getirsek iyi olacak. Şimdiden Arca cücesinin okula kurslara gideceği belli olduğuna göre ben de onu beklerken bisikletle tur atarım.

Arca’yı yeniden açılan Teleferik’e götürmek istiyoruz. Biz eskiden çok sık giderdik, çok severdik, sonra bir tadilata girdi, bitesiye biz yaşlandık yav! En son Arca’yı İstanbul’a götürdüğümüzde Maçka Teleferiği bakımda olduğu için çok üzülmüştük, tramvayla teselli etmiştik. Teleferik İzmir’e kısmetmiş.

İşyerine eski mikrodalga fırını getirmek var planlarımın arasında. Bütçe vermediler. Ama elimize verdikleri ticketlar da adam akıllı yemek yemek için yetmiyor, üşenmiyorum evden getiriyorum. Fırını ofise koyacağım, çorbamı bile ısıtacağım.

Ekim’de daha çok okumalı. Goodreads.com’da bir yıllık hedefim var. 50 demişim, 38’ini okumuşum. Aslında 39 olmalıydı, Don Quijote iki ciltti. Aman canım rakamların aramızda lafı mı olur, yaklaşsam yeter.  Ekim’de yapılacaklar listesi için bir bütün akşamımı kitaplığın önünde geçirdim. Kasım ayı kitap kulübü kitabımız Alice Munro’dan “Nefret, arkadaşlık, flört, aşk, evlilik”. Firar’ı okuyup beğenmiştim, kulüp için farklı bir kitabının seçilmesine çok sevindim. Ebeveyn kitaplarını derlediğim yazıda tavsiyesine çok güvendiğim arkadaşlarım “Anne, Baba ve Çocuk Arasında” demişlerdi, hemen sipariş etmiştim, bunu okumak istiyorum bu ay. Ne zamandır okumak için sırasını bekleyen bir Leylak Dalı & Lale’nin Bahçesi (ya biri ya da ikisi birden) tavsiyesi “Saçında Gün ışığı” hemen ekimin ilk günü okunmaya başlandı. İlk seksen sayfada çok sevdim kitabı. Önemli bir dönemi anlatıyor. Bir de Tezer Özlü okumak istiyorum. Ara ara okuyorum Tezer’i, az yazmış yazık ki, tüketmek istemiyorum.

Öyle işte… Ekim yoğun ama keyifli olacak gibi görünüyor şimdiden. Huzur getirsin, sağlık getirsin, şükredecek güzellikler ve neşe getirsin…