... Vücudunu kıza göre
konumlandırdı. Başı hafif öne eğik, eli kızın yüzünü güneşten korumak için
aralarında bir gölgelik oluşturuyor. Nafile bir jest. Sadece sessizlik. Kızın
saçında gün ışığı...
Kitabın son satırları…
Bayılırım bir filmin ya da kitabın
sonunu söylemeye. Evet pisliğim biliyorum. Ya da şöyle kıvırayım; “mühim olan
süreç, sonucun önemi yok, okumanın tadına varmak için sonunu bilmemeye ihtiyaç
yok..”
Tamam, boş ver. Yukarıdaki
satırlar kitap hakkında hiçbir ön bilgi vermiyor. Cümleten sinirlerimiz
yatışabilir. Alıntılamaktan hoşlandığım birkaç cümleyi de yazmış olabilirdim. Ama
en hoşuma giden cümleyi yazar sona bırakmış, elden ne gelir:)
Aşk, aile, töre, gelenek,
direniş, başkaldırı, terk ediş, her şey var kitapta. Katman katman bir ailenin
üç nesli anlatılıyor. Bir ara yazmıştım sanıyorum, dünya edebiyatını sevmemin
sebeplerinde biri de beni başka coğrafyalara ve dönemlere götürmesi. İkinci
dünya savaşından sonra belki bir daha bir dünya savaşı yaşanmadı ama hemen her
coğrafya kendi iç savaşını, mücadelesini verdi/veriyor. Saçında Gün Işığı
Hindistan’ın mücadelesini anlatıyor, sonra Amerika’ya göç edenlerin aile
hayatını, bölünmelerini ve kendilerine ait olmayan topraklarda var olma
çabalarını.
Çok sevdim.
Hani kitap bir aileyi anlatıyor dedim ama bence merkezde iki erkek kardeş değil, Gauri var. Aşık, çaresiz, akıllı, yalnız, anne, özgür, güçlü... Gauri'nin anneliği çok etkiledi beni, hayatıyla ilgili aldığın kararlarda bu kadar kararlı olması, net olması. Kendini alıp giderken varlığının işe yaramadığını düşünmesi etkiledi, nankör ve bencil bile diyemiyorsun kadına. Yani ben diyemedim. Yükü ağırdı Gauri'nin. Tamam, sustum daha fazla anlatmayacağım.
Yazarın çok sade, net hatta
saydam bir anlatımı var. Okurun karakterlere bürünmesini sağlıyor, içine
alıveriyor. Diyalogları belirten tırnak işaretleri yok kitapta ama gerek de
yok, akıp gidiyor diyaloglar, diyaloglar anlatım içinde bir baloncuk gibi asılı
kalmıyor, sahnenin ayrılmaz bir parçası olarak okunup gidiyor.
Yazarın hemen diğer
kitaplarına da ulaşmak istedim. “Adaş” çıktı karşıma, basımı tükenmiş ama
ikinci el de olsa nadirkitap.com’dan sipariş verdim. Başka kitapları olsa
onları da okurum.
Çok uzatmadan, Saçında Gün
Işığı içime işleyen, tanıdıklarıma “mutlaka okumalısın” hatta “şalını, çayını
al da bir koltuğa kıvrılıp tadını çıkar”, diyeceğim bir kitap.
Keyifli okumalar…
Diyalogları belirten tırnak işretleri olmadığını bile fark etmemişim. O derece bir çırpıda okumuşum demek ki....
YanıtlaSilTeşekkürler.
YanıtlaSilBu kitap yorumları o kadar iyi geliyor ki, tam da ne okusam dediğim bir anda. Hemen veriyorum siparişi.
YanıtlaSilSevgiler Petek
Kitabın sonu diye önce bir tüylerim diken diken olduysa da sonra yazdıklarınla gevşedim :)
YanıtlaSilBihter
Ya ama ben senin okuma hızına yetişemiyorum,önerdiklerini listeye eklemeden de duramıyorum,bu sefer liste kabarıyor,okuyamadım diye üzülüyorum,öyle bi kısır döngü işte 😕
YanıtlaSilAyy hemen okumalıyım :)
YanıtlaSilYelizcim, yine Nadir Kitap'tan "Dert Yorumcusu"nu da temin edip oku bence, aynı adı taşıyan öykü başta olmak üzere tüm öyküler çok güzel. "Adaş" daha kolay okunan bir kitap ve filmi de var, okuduktan sonra izlemeni öneririm...
YanıtlaSilBen de çok çok beğenmiştim. Buradan yayınevine bir Çağrı yapsak da eski Kitaplarını tekrar yayınlasalar keşke...
YanıtlaSilsenin bloğunu takip ederek pek çok kitap alıp okudum , hemen hemen hepsini de çok beğendim ama bu çok güzeldi , sen hep oku ve hep buraya yaz Yeliz . :)
YanıtlaSil