Kasım’da ne yapmalı?

1 Kasım itibariyle tabii ki oy kullanmalı! Kullandınız mı oyunuzu?

Sonra, ablamın doğum gününü kutlamalı, 41 kere maşallah demeli :P Kasım bana hep ablamın doğum günlerini ve yağmuru anımsatır. Ne yağardı be yağmur biz çocukken? Şimdi küresel ısınma b.kuna azaldı tabii.

Neyse… Kasım diyordum. Ne yapmalı?

Bir kere, blogda ve ig hesabında onu pişirdik bunu yedik diye ballandıra ballandıra yazıyorum, o tarifleri yazmalı! Bu ay bizim blog yemek bloğu olacak korkarım, artık yemek blogger etkinliklerine çağırırlar, eşek değiller ya!

Kasım dedin mi, Tüyap fuarı, Tüyap fuarı dedin mi, internet kitap kampanyaları anlayacaksın. Buralardan kalkıp İstanbul kitap fuarına gidemeyeceğimize göre kampanyalardan faydalanmayacak değiliz. Gerçi son zamanlarda hemen her ay bir kampanya var. Yok sonbahar kampanyası, yok yayınevine özel indirim kampanyası… Ufak ufak alıyorum zaten yani hali hazırda ciddi bir alışveriş listem bile yok. Okunacakları  üst üste dizsen on katlı apartman yüksekliğine ulaşırsın, o ayrı. Yo, hayır gerilmiyorum vallahi, illa ki okuyacağım, hepsini okuyacağım. Bak mesela bu ay bunları okumaya niyetliyim, bakalım… (ekimde çok okuyunca gaz geldim, itiraf ediyorum:))

Hahahah yok sadece üst üste dizdiklerimi, yan yana sıralı olanları değil tabii ki:) 

Fark ettim ki ben epey bakımsızım. O yaz günlerinin makyaj yapılmayan bir nemlendirici ile sokağa çıkılan günlerinin rehavetini atamamışım üzerimden. Geçen Gratis’teki indirime girdiğimde sadece duş jeli aldım, zira makyaj malzemesi filan ihtiyacım yok. Ama artık zamanıdır. Biraz sürüp sürüştürmeli, hortlak gibi de çıkılmaz ki canım!

Geçen Zeyneplerdeyiz (zaten ya onlar bizde, ya biz onlardayız:)) bir Cunda fikri doğdu, cumartesiden gitmece, akşam Yusuf Usta’nın yerinde rakı meze balık yapmaca, sabahına geze geze İzmir’e dönmece… dediler, beni benden aldılar, fikre balıklama daldım. Tam da İlker’e yoğunluktan evlilik yıldönümümüzü özel olarak kutlayamadığımızdan yakınıyordum. Ne iyi gelir… Keşke…

Gerçekten içine düştüğümüz bu koşturmaca, bir maraton gibi sürekli sirküle olan bir devinim gibi bizi içine çekiyor ve dünya ile bağlantın kesiliyor. Günler oluyor annemle, ablamla konuşmuyorum. Akıl alır gibi değil. Bunda tabii ki bizim bakıcı ve yardımcısız, yoğun planlı programlı hayatımızın da etkisi büyük. Daha önce dediğim gibi ev işleri bir şekilde oluyor, muhteremle güç birliği yapıp her işin altından kalkıyoruz ama Arca’nın her akşamüzeri servisten karşılanması ve biz akşam gelesiye kadar kendisine eşlik edilmesi, başlı başına bir iş. Yani bizim bir bakıcıya ihtiyacımız var. NA’dan tamamen ümidi kestiğimiz için yeni arayışlar içine girme vakti geldi. Bakalım önümüzdeki günler bize ne gösterecek…

Onu boşver de kış kapıda! Hazırlıklar yapmalı:) Ben kış çayı stokladım. Sonra kefirimi iyice semirttim ve hatta bölüp dağıttım bile. Ballar, vitaminler her şey hazır. 

Kış hazırlıkları deyince, dizi de edinsek, soğuk kış geceleri iyi gelir bence:)

Benim o bok attığım Poyraz Karayel dizisini kocam izliyor, allahım sanırım kendimi yükseklerden atacağım. Güzelmiş, öyle diyor. PEH! Acilen yabancı dizilerle onu bitkisel hayattan çıkarıp aramıza (belgesel ve yabancı dizi izleyengiller:P) döndürmeliyim. The Affair ile Breaking Bad listemde, var mı başka öneri?