Her yıl iki defa
uğradığım göz doktorum, şahsına münhasır birisi. Özgeçmişinin sonunda “evliyim,
bir çocuk babasıyım ve kelim” yazarak günümü müthiş şenlendirmişti. Göz
sağlığıma önem verdiğimden ya da doktorumun eğlenceli mizacından dolayı yılda
iki defa gitmiyorum kontrole. Sağlık sigortasına kaktırdığım lenslerim altı
ayda bir bitiyor da o yüzden gidiyorum. Muayene gerçekte en fazla yedi dakika
sürüyor ama sohbet uzuyor.
Geçen yine sohbet
sırasında nerede çalıştığımı, kaç senedir çalıştığımı filan sordu. Genelde on
iki sene deyince insanlar şaşırıyor.
Genç gösterdiğim için
değil, biliyorum. Şimdiki trendin aksine aynı yerde kök saldığım düşünüldüğü
için. Şimdi trend “mikro kariyer”, üç sene bir yerde iki sene bir yerde
çalışmak… Dikey bir kariyer planı değil, nerede para nerede daha iyi imkanlar
oraya geçiş üzerine kurulu bir kariyer yapısı var artık. Belki jenerasyonun
yapısı ile ilgili, hiçbir şeyden tam tatmin olmayan bir nesil geldi bizden
sonra. Bir taraftan şirketler de böyle bir kariyer yolu benimseyenleri tercih
ediyor, sonuçta maliyetler herkesin malumu.
Ama benim anlatacağım
kariyer tipi mikro kariyer değil, bu trend bile geçmek üzere. Biz fosil olduk:)
Doktorum yıllardır aynı
şirkette çalıştığımı duyunca, “siz de benim gibi makro kariyercisiniz” dedi.
Derhal Coca-Cola IK direktörünün röportajını okuduğunu anladım. Yazıdan
konuştuk. Doğru, biz ve bizden önceki jenerasyon makro kariyer üzerine
yoğunlaşmıştı. İşe girersin ve emekli olursun. Alanında iyi eğitim veren birkaç
okuldan birinden mezun olmuşsan zaten işe girmen de kolay olur. İkimizin de en
çok hoşuna giden kısım IK direktörünün artık not ortalamalarına, mezun olunan
okullara, master programlarına yani kısacası okumaktan başka bir şey yapmamışlara
bakmadığını söylediği kısımdı. Onlar, kendini geliştirmiş misin, işinle ilgili
kulüp proje çalışmalarına katılmış mısın, ne kadar sosyalsin, ne kadar
tecrübeli, buna bakıyorlardı.
Geçtiğimiz haftalarda
TEOG sınavlarına hazırlanan on dört yaşındaki yeğenim Duru bana mesaj attı,
Türkçe projesi vardı, ilgi duyduğu meslekte çalışan kişiyle röportaj yapması
gerekiyordu, bize uğrayabilir miydi? Tabii ki…
Duru çok çalışkan bir
öğrenci. Özellikle bu sene tüm enerjisini TEOG sınavlarına vermiş durumda.
Basketbolu bıraktı, keman çalıyordu, artık onu da çalmıyor. Hatta bu Türkçe
projesini de not ortalamasını yükseltmek için kendisi talep etmiş. Epey
konuştuk. Benim için de çok keyifli bir sohbet oldu. Mühendis olmak istiyordu
ya da mimar. Ne istersen, ne seviyorsan ol ama sadece o olma dedim. Biraz o IK
direktörünü anlattım biraz da çoklu kariyer yapısından bahsettim.
Günümüzde yeni bir
kariyer yapısı göze çarpıyor: Multiple (çoklu) kariyer. Bazı ecnebi yayınlarda
bu “Slash Career” olarak geçiyor. Amerika ve Avrupa’da çok rağbet gören bu
yapı, ileride bizim ülkemizde de benimsenecek. Çoklu kariyer, birbiri ile
bağlantılı ya da alakasız birkaç mesleği birlikte yapma olarak özetlenebilir.
Mesela gün içinde avukatsın ama akşamları seramik sanatçılığı yapıyorsun. Ya da
aslında mimarsın ama e-ticaret siten üzerinden ticaret yapıyorsun. Ya da
mühendislik yapıyorsun aynı zamanda da danışmanlık, yaşam koçluğu mesela. Ve
biri sana mesleğini sorduğunda; "avukat/seramik sanatçısı", "mimar/e-ticaret uzmanı", "mühendis/yaşam koçu" diyorsun.
Bu aslında günümüz
ekonomisinde yadırganacak bir yapı değil. Firmalar küçülüyor, artık kimse sana
dikey bir kariyer planı çizmiyor. Ekonomik krizlerden kimlerin sağ çıkacağı
belli değil, insanlar alternatif fırsatları olsun istiyor. Son derece normal.
Bunun yanı sıra kişisel tatmin diye bir şey var. Yaptığın işin seni motive
edecek bir yanı olmayabilir, ruhunu besleyecek başka iş dalları denemekten
kimseye zarar gelmez.
Etrafımda çoklu kariyer
seçimi yapan insanlar var. Mesela yaşam koçluğunu bizim şirketteki yöneticilik
kariyeriyle uzun yıllar götüren arkadaşım, işten ayrıldı ve şimdi artık sadece
yaşam koçluğu yapıyor, eğitimler veriyor. Bu Slash Career meselesini bir geçiş
dönemi olarak da kullanıyor insanlar. Bu da çok mantıklı.
İnsanların yarı-zamanlı
işlerde çalıştığını, haftanın belli bir zamanını freelance işlere ayırdığını
yakında daha fazla duyacağız bence.
Umarım ben de bir gün
mesleğimi soranlara mühendis/yazar diyebilirim:)
Inşallah yelizim 💕
YanıtlaSilBenim kız multiple kariyeri de nerden biliyo ki, 7 yaşından beri (yani yaklaşık 3 senedir) moda tasarımcısı ve hakim olmak istiyor, hatta bi iki tane daha da vardı da kızım bari ciddi ciddi hayal ediyon bari biraz mantıklı olsun diye ikiye indirdik, bendeki makro kariyer kafası işte hayal de bile izin vermiyor :(
YanıtlaSilhatta bence yazar/mühendis diyeceksiniz yeliz hanım, pek yorum yazmasam da hergün mutlaka bakmadan güne başlayamadığım blogsunuz senelerdir.
Hehe:-) Ben öyleyim. 17 yıllık dış ticaret uzmanı, Sosyal Hizmet master öğencisiyim. Doktora'ya başlayınca bir STÖ'de çalışmayı planlıyorum, belki part time dış ticaret uzmanlığı.
YanıtlaSilKendime, dış ticaret uzmanı, sosyal hizmet öğrencisi diyorum, şimdilik:-)
Bence de bu daha iyi. İnsan 18'lerinde ne istediğini bilemiyor bence.
Selamlar,
Bence şimdiden söyleyebilirsin. Ben şahsen zevkle okuyorum, heyecanla bekliyorum yazılarını. Bir yazar tam da bu değil mi?
YanıtlaSilumarım, ne guzel olur :)
YanıtlaSilaynen ben de 12 yildir ayni sirketteyim ve aynen duyanlar sasiriyor. iyi okullardan iyi dercelerle mezun oldum , ancak dediginiz gibi yine de bir sirkete baglanip kaldim. fosiliz biz, neslimizin son ornekleriyiz. vefa, aliskanlik, emniyet duygusu, gelecek kaygisi yer etmis beyinlerimize; mobil olamiyoruz.
YanıtlaSil