Kelimenin tam anlamıyla
dağıldığımı hissediyorum.
Hani nereden tutarsan tut
elinde kalır ya öyle bir şey işte.
Üstelik derleyip
toplayanım da çok ama neden böyle oluyor bilmiyorum.
Mesela geçen hafta kitap
kulübünün Ursula K.Leguin atölye toplantısına katılamayacak oldum, ekip hop
aldı toplantıyı pazartesiye. Sırf benim için, için için gözyaşı döktüm
sevincime… Halbuki o gün Arca’nın okuma bayramı vardı, ama yok dedim, biter
bitmez koşacağım kulübe. Nitekim İlker’le yer cücesi gösteriden sonra beni
alelacele yetiştirdiler metroya, oradan kulübe. Her bir kız kardeşime minnetle
sarıldım. O kadar iyi geldi ki…
Diyorum ya destekten yana
derdim yok, benim muhterem antin kuntin yemeklerin yanı sıra hafta içi tencere
yemeklerine de el atıyor, Arca babasının sebze yemeklerini daha fazla sevdiğini
söylüyor. Muhtereme sorsan sevgisini katıyormuş, ne yani biz götümüzle mi yapıyoruz da seninki gibi olmuyor, diye sorarlar adama! Bir dedektif gibi inceledim, benden farklı tatlı toz biberi eksik etmiyor yemeklerden, sırrını çözdüm:P
(kıskanç mıyım neyim)
Pazar annemlerin
yazlığına gitmeden evvel, pazara uğradık, maksat deepfreeze’deki bezelye
stoklarımızı artırmak. Yazlığa gider gitmez kurulduk masanın başına muhabbetle
karışık imece usulü bezelyeleri ayıklayıverdik. Laf aramızda biraz daha
almadığımıza hayıflandık. Bedava işçi bulmuşken:)
İş de inanılmaz yoğun bu
aralar, toplantı üstüne toplantı. Bazı günler tuvalete gitmeyi unutuyorum desem
abartmış olmam, iş bokuna sidik zoru olacağım tövbe!
Dağıldım diyorum ya,
toplayanım çok diyorum ya, yine de toparlanamıyorum. Galiba iş biraz da kafada.
Biraz kafayı toplamalı bence. Eş zamanlı çok işi halletmeye çalışmak da müthiş
yoruyor. Bazı şeyleri ayıklamaya çalışıyorum bu ara. Kendime fazla yüklenmek
istemiyorum. Sakin Yeliz sakin.
Mesela bu hafta spora
başlayacaktım, hafta sonuna erteledim. Hem zaten ne ara gidebilecektim ki? Daha
dün İstanbul’daydım.
Aslında kitap kulübünün
Mayıs seçimi Kafka – Dava’yı okumaya niyetim yoktu, zira o gün İstanbul’da
olacaktım, müthiş rahatlamıştım. Hem toplantı ertelendi hem Kafka gününe
kulübün yıldönümü yemeği ayarlandı, hadi şimdi okuma da göreyim:) Mecbur
Oğuzcuğum Atay’ı ve Tehlikeli oyunlarını koydum kenara. Ben böyle kenara koya
koya doğru dürüst kitap bitiremiyorum bu ara. Son zamanlarda edindiğim eş
zamanlı birkaç kitap okuma alışkanlığımı derhal bırakmalıyım, kafaya iyi
gelmiyor.
Bak mesela bloga yazı
yazma işini de seyrekleştirdim, neden? Doğru cevap “vakit yok” değil, bloga
vakit ayırılır. Doğru cevap kafa dağınıklığı. Toparlanamıyor o kafa. Ah şu
günlük işlerimde bana destek olan destekçilerim bir de kafamı toplasalar ne
şahane olur:)
Benim yazı yine dağıldı. Ben
bir toparlanıp geleyim böyle olmuyor:)
biz bekleriz yeliz seni :) keşke yardım edebileceğimiz bir şeyler de olsa :)
YanıtlaSilArada dağılmak da iyidir boşver.
YanıtlaSilSizi cok iyi anliyorum.Bu aralar halim tukenmislik sendromu mu ne haltsa tam ondan..Elimi neye atsam yarim,eksik..Dusuncelerimi bile duyamiyorum.Umarim tez zamanda tunelin ucundaki isigi goruruz 😊Sevgiler
YanıtlaSilMevsimsel falan mı acaba bu durum?Daha dün aynı şeyi arkadaşıma söylüyordum,kafamın içinde filler tepişiyor sanki,neyi tutsam elimde kalıyor,hiç bir şeyi tam yapamıyorum,dahası bi isteksizlik var üzerimde..Sürekli bir yetememe hali,of daraldım yahu..
YanıtlaSil