Yağmurun
sesine uyandık. Beni tek kişilik yatağa atmışlardı, battaniyeye rağmen
üşümüşüm, girdim aralarına. Baba oğul yorganın altını ısıtmışlar. Gelişime
uyandı cüce. Doğruldu. Zar zor açtığı gözleriyle pencereden dışarı baktı,
yağmur. Iıh dedi, girdi koynuma. Ne kadar geçti bilmiyorum, fırtına, gök
gürültüsüne ve yağmurun sesine karıştı, uyumuşuz yeniden.
Arca’nın okulu Cuma da
tatil edilince bir günlük izin aldım. Teknenin bakımını yapmak isteyen
muhtereme yoldaş olalım dedik, yazlığa yollandık. İlk gün bahardı, ikinci gün
yaz. Hatta Arca'yı zor tuttuk, Ilıca sahilinde donla denize girecekti.
Üçüncü gün hafiften sonbahara döndü, Alaçatı pazarında kısa süreli sağnağa yakalandık. Yağmurla uyandığımız son sabah bence
kıştı. Abartıyormuşum, hadi ordan üşüyorum yav. Sıkı sıkı giyindik, dışarı çıkmadık,
sofrayı içeriye kurduk. Kahvaltı bittiğinde yağmur hala dinmemişti. Üzerime bir
şal aldım, attım kendimi dışarı. Konu komşu uyanmamış, zaten daha kimseler yok,
bir biz, bir yağmur, bir de kumrular, bir de kumruların ötüşünü taklit eden kafa mikici sesiyle arca:/ Çayım elimde, mis gibi yağmuru, toprağı
kokladım. Daha önce söylemiş miydim, "Arca" eski Rumca’da “yağmurdan sonra toprak
kokusu” demekmiş. Yani anlamlarından biri bu, ablamdan aldığımız çocuk isimleri sözlüğünden bulmuştuk ve bizim bu ismi koymamızdaki en
önemli sebeplerden biri.
Baktım dötüm donuyor,
başlatma romantizmine dedim, girdim içeri. Ama gel gör ki romantizm peşimi
bırakmıyor. Yok yav tuvaletteki muhteremle ipad parmaklayan cüce değil, bu defa
kızarmış ekmek kokusu. Yav arkadaş beni mi buluyorsunuz? Teker teker
geliyorsunuz?
Uzun etmeyeceğim. Diyeceğim
o ki bacım, mutluluk denen dayatmaların hayatla ilgisi yok. Zira mutluluk
dediğin şeyin sürekliliği yok.
Hayatta arayacağı, peşine düşeceği, şükredeceği olgu, huzur olmalı insanın.
Yeni uyanmış yavrunun sıcağında, yağmurla yıkanmış toprağın, ıslanmış yaseminin, kızarmış ekmeğin kokusunda yakaladığın küçük mutluluk anlarından bir ömür huzur yaratacaksın kendine, hepsi bu.
Hayatta arayacağı, peşine düşeceği, şükredeceği olgu, huzur olmalı insanın.
Yeni uyanmış yavrunun sıcağında, yağmurla yıkanmış toprağın, ıslanmış yaseminin, kızarmış ekmeğin kokusunda yakaladığın küçük mutluluk anlarından bir ömür huzur yaratacaksın kendine, hepsi bu.
Derler ya sürekli mutluluk yoktur, mutlu anlar vardır diye. Ne güzel yazmışsın yine ve nasıl da daha güzel yazıyorsun her geçen gün..
YanıtlaSilNe güzel gün, cennetin ta kendisi :) B.
YanıtlaSilResmen dört mevsimi gormussunuz ;) yasemin kokusu benim en sevdiğim çiçek kokusudur. Resmen hissettim
YanıtlaSilResmen dört mevsimi gormussunuz ;) yasemin kokusu benim en sevdiğim çiçek kokusudur. Resmen hissettim
YanıtlaSil