Kafka’nın “Dava”sı için
ölmeden önce yakılsın diye verdiği eserlerinden biri olduğu söylenir. Doğru
bence. Zira romanda bir bitmemişlik hissi, bir edit edilmemişlik şekli mevcut.
Belki de bundan sebep,
bizim kitap kulübünün tartışması da Dava’dan ziyade Kafka merkezli oldu. Şahsım
adına konuşayım, ben hepi topu iki Kafka kitabı okumuş biri olarak Kafka’dan
konuşmayı haddime bulmadığım için Dava çerçevesine girmeye çabaladım (kadınlar dedim, rahip dedim, dediğimle kaldım:P), nafile
bir çaba. Lakin laf dönüp dolaşıp sürekli Kafka’ya geldi. Dava tabir-i caizse piç
oldu. Dava’ya yazık oldu. Biz genelde kitabı irdeler, bizi etkileyen
bölümlerini paylaşır, o bölümlerin bizi alıp götürdüğü yerlere yolculuk
ederdik. Bu defa nedense olmadı.
Diğer eserleriyle
karşılaştırıldı, ben de Dava haricinde okuduğum tek kitabı Dönüşüm’ü dilime
doladım haliyle. (Ulen Allahtan bir tane evvelden okumuşluğum vardı yoksa çok
pis eziklenecektim:P ) Dava da Dönüşüm gibi adamakıllı basılmak üzere yazılmış
olsaydı, sanırım daha kısa, daha net, daha vurucu olurdu, diye engin Kafka
bilgilerimi kulübe sundum:) Entellenmeyelim mi?
Neyse dedim ya, Kafka’yı
hatmetmediğim için benim haddime değil yorumlamak. Sadece şunu söyleyebilirim,
Kafka sadece “okunmalı dediler diye okuyalım bari” bir yazar değil bence.
Sistem üzerinden bireyin eleştirisini, bunu da yarattığı kendine özgü bir dünya
üzerinden yapan bir yazar. Her ne kadar David Lynch filmlerine benzetsem de, ay
içim şişti gerdi beni desem de hakkını teslim etmem lazım. Ve kesinlikle Kafka
okumak lazım. (pşşt yine de siz yeni başlayacaksanız Dönüşüm’le başlayın, böcek
möcek bitmemiş Dava’dan iyi başlangıç olur:))
Dönüşümü lisede hoca zoruyla okumuştuk hiç sevmemiştim tabii o kafayla normal karşılıyorum ama önyargı oluştu şimdi de elime alıp okuyasım gelmiyor :)
YanıtlaSilBeni de çok geriyor Kafka okumak ama bir o kadar da seviyorum ben. O kadar yalnızlığın, kendini o kadar soyutlamasının ve bunun farkında olarak hayata devam etmesinin zorluğu kendine hayran bırakıyor beni.
YanıtlaSilSevgiler