Neler olmadı ki?
On yıl önce İstanbul'dan İzmir'e taşındık. Evlendiğimizde çok severek taşındığımız Bakırköy'deki o eski apartmanın birinci katındaki sıcak evimizi boşaltıp toplanıp geldik İzmir'e. Ailelerimiz ve çocukluk arkadaşlarımızla sarmalandık, İstanbul'u hiç aramadık. Zaten nesini arayacaktık? Trafiğini mi, yalnızlığımızı mı, iki yakamızı bir araya getiremeyişimizi mi? Ben zaten on yıldır ayda iki defa gidiyorum ve İzmir'e her dönüşümde derin bir nefes alıyorum, çok şükür...
Tabii ki İzmir'e taşınmanın da bazı negatif sonuçları oldu. Ama sadece işle ilgili. Bu on yıl içinde merkezde olmamanın kariyerim açısından zorluklarını hissettim, pasifize olmanın bunu hazmetmenin kolay olmadığını inkar edecek değilim. Zordu. Ama dönüp baktığımda, çok da fifi! (böyle düşüneceğimi birkaç yıl önce söyleseler inanmazdım, hayat işte törpülüyor)
Son 10 yıl içinde Arca doğdu! Bütün hayatımız değişti. Bu blog bile kişisel blog kategorisinden neredeyse anne blog kategorisine kayıyordu:)) Arca bana çok şey öğretti, çok eğitti, beni, büyüttü. On yıl içinde sadece anne olmakla kalmadım, bir insanın vazgeçilmezliğinin ne demek olduğunu da öğrendim! Çok burnum sürtüldü, tükürdüğümü yaladım, defalarca, çaresiz kaldım, çare oldum, Bir insan tarafından katıksız sevilmenin bir olmanın sonra da birey olmanın ne demek olduğunu bir defa daha öğrendim.
10 yıl içinde, yeni arkadaşlarım oldu, eskiyen dostluklarım oldu. Kendimi bulduğum bir kitap kulübüm oldu, beni bütünleyen, eksikliğimi gideren, beni besleyen yeni kız kardeşlerim oldu.
10 yıl içinde büyüdüm, evrildim, daha bir "bir", daha bir "birey" oldum. Bir kadının 28 yaşı ile 38 yaşı arasındaki her bakımdan müthiş değişimlerine tanık oldum, kendi bedenimde, kendi aklımda, kendi ruhumda. Artık hayatımla ilgili ne yapmak istediğimi biliyorum, savruldum, duruldum ve hedeflerimi belirledim. Bu bende hem bir sabırsızlık hem de bir sükunet yaratıyor ve ikisini de seviyorum.
10 yıl içinde hatta 20 yıl içinde değişmeyen tek şey muhterem. Önümüzdeki 40 yıl da değişmemesini, hep yanımda arkamda yamacımda olmasını umduğum tek şey...
Evet eşiniz hep yamacınızda olsun.Gerçekten iş,çocuklar herşey çok güzel ama hayat arkadaşı ,o bambaşka birşey..Bence öyle bir dengelemeliyiz ki herşeyi, gün gelip işimiz bittiğin de ve çocuklar gittiğinde bu yanımda ki yabancı adam da kim dememeliyiz.
YanıtlaSilNe mutlu sana :))
YanıtlaSil