Geçenlerde Yıldıray'ın Blogcu Anne'deki yazısına denk geldim. Gülümseyerek okudum, bizim hayatımızdan izler buldum. Bana oldukça olağan gelen, anne dışarıda çalışırken babanın çocukla evde kalması durumunun aslında pek çoklarına "farklı" geldiğini fark etmemi sağladı. Ve bizim jenerasyonun mahalle ortamında büyümüş erkeklerinden muhtereme bir defa daha saygı duymamı da...
Yurtdışında yaşama kararını İlker'le uzun sohbetlerimizin neticesinde vermiştik. Toparlanıp gidecek değildik. İş bulmamız lazımdı. Kurumsal hayatı on sene evvel İstanbul'da bırakmış olan muhteremin tekstil mühendisliği diplomasıyla iş aramasındansa, hali hazırda global bir şirkette çalışan şahsımın girişimde bulunması daha mantıklıydı.
Nitekim, biz de bu şekilde yola çıktık ve geldiğimiz noktayı hepimiz biliyoruz. Anlatacağım o değil. Biz bu yola karar verirken, Arca'nın yeni yaşama uyum sürecinde ihtiyaç duyacağı desteği de göz önüne aldığımızda, çalışmayacak ve evde bir süre kalacak ebeveynin de muhterem olacağına karar vermiştik aslında.
Bu bizim için oldukça doğal bir durumdu. Ha ben evde kalmışım ha İlker. Lakin işin ilginç tarafı, ailedeki rollerin paylaşımında, biz bu Avrupa'nın göbeğinde bile marjinal kalıyormuşuz, yaşadıkça anladım.
İş görüşmelerinde eşimin ne yapacağını sormuşlardı. Aklıma da gelmedi değil; "kadın değil de erkek bir aday ile görüşüyor olsalardı da eşinin ne iş yapacağını soracaklar mıydı? İlgilenecekler miydi eşin iş durumuyla?" Bu mesnetsiz soruyu elimin tersiyle havada iki tur attırıp savuşturdum. Feministliğine başlatma dedim içimden.
Sonra okullara iş mail adresimden yazılar gönderdim. Beni aradığında, "eşinizden bir mail aldım madam" diye söze başlayan okul müdürünün "benim o! ben yazdım" dediğimdeki şaşkınlığını hiç unutamayacağım.
Ya ofistekilere ne demeli? Bir kadın iş arkadaşım, "eşin evde bütün gün ne yapıyor?" diye sordu mesela, acaba herhangi bir erkek meslektaşımız için karısı hakkında bunu sorar mıydı? Bilemiyorum, onu başka memleketten karısı ve çocuğuyla gelmiş diğer arkadaşlara sormak lazım.
Dünyanın bu medeni memleketi dediğimiz köşesinde bile bir erkeğin, karısı çalışırken evle ve çocuğuyla ilgilenmesinin, en hafif tabirle "ilginç" bulunmasını, ben ziyadesiyle ilginç buluyorum. Yıldıray'ın da dediği gibi aramızdaki fark sadece biyolojik. Bir erkeğin eviyle ve çocuğuyla ilgilenmesinin erkek olmasıyla alakası yok, işin ilginçliği sadece kodlarda yazıyor ve o kodlar genetik değil, olsa olsa toplumsal hatta evrensel.
Ben de şaşırdım Avrupa'nın göbeğinde bu tür şaşkınlıklara. Hadi Türkiye'de gayet anlaşılır bu toplumsal cinsiyetçi kodlamalar. Harika değinmişsiniz, hele hele kendi iş yerinizin eşiniz ne yapacak diye sorması. Kesinlikle bir erkeğe bunu sormuyorlar. Takdir ettim ve böyle bir annenin bir erkek çocuğu yetiştirmesine ayrıca sevindim. :-)
YanıtlaSilBu tür kalıpları ne yazık kadınlar önce kendilerine yapıyor. Erkekler arkadan geliyor.
Yelizcim, sizinki tipik bir durum değil ama benim tahminimce geçici bir durum. Bir süre sonra (hatta çok uzun bir süre değil) İlker'in de iş arayacağını ya da home office birşeyler yapacağını düşünüyorum. Öte yandan, siz genel olarak zaten birbirine çok iyi uyum sağlamış bir çiftsiniz, böyle şeylere (stereotype'lara)takılmamanız çok doğal. Yıldıray ve Banu da öyleler kanımca. Her halikarda ağzınızın tadı yerinde olsun, gerisi zaten boş.
YanıtlaSilVuslat
Not: Bugün yazını bölünmeden okuyabildim.
Burada kızımın en yakın arkadaşı Amerikalı. Yaklaşık 7 yıl önce gelmişler bizim gibi expat olarak ve kadın akademisyen. Onun işi ile gelmişler. Adam mimar ama biri 6 biri 2 yaşındaki iki kıza doğduğundan beri o bakıyor ve çalışmıyor. Anne işte. İlk başta ben de yadırgamıştım ama Hollanda’da genelde fazla yadırganmıyor. Burada özel olarak çocuk bakım hizmetleri çok pahalı olduğu için anne üç gün baba üç gün çalışıp evde oldukları günler sırayla çocuk bakıyorlar falan. Doğduklarından itibaren denebilir çünkü Doğum izni sadece 3 ay. Okulda aktivitelerde anne kadar baba da görülüyor.
YanıtlaSil2 zor sene geçirdik. Eşimin işyeri kapandığından dolayı. Ve benim hayatımda en rahat ettiğim dönemdi. Aileye çok ters bir durumdu benim çalışıp kocanın evde kalması ve ev işlerini görmesi.
YanıtlaSilBazen diyorum keşke hep evde kalsa.
Yazma motivasyonuna hayranım, maşallah nazar değmesin :)
YanıtlaSilBüyük oğlum bebekken eşim iflas etti ve benim hali hazırda çalışıyor olmamdan dolayı ev ve bebekle ilgilenmesi çok normaldi, benim için. Ama yakınlarımız dahi kocamın kafasını ütüleyince panikle yeni iş arayışları ve girişimlerine 1 hafta içinde başladı.
YanıtlaSilBu cinsiyetçi kodlar sadece bizde geçerli değilmiş, demekki:((
Norvec'te cok yaygindi babanin paternal leave kullanip (anne yada baba hangisi isterse kullanabildigi gibi 1 yillik 100% ucretli izni paylasabiliyorlar da) evde cocuga yada cocuklara bakmasi. Ingiltere'de de Norvec kadar olmasa da yine de yaygin. Ben is icin cok seyahat ediyorum ve esim kizima bakiyor bu surede hep, hic kimsede bunu garip gormuyor. Belcika'da yadirganmasina sasirdim acikcasi Yeliz.
YanıtlaSilİlginç. kalıplar her yerde oturmuş demek ki
YanıtlaSil