Cuma günü Arca ve İlker'i İzmir'e uğurladım. Son bir aydır Arca kendin bugüne hazırlıyordu. Neler götürecekti, neler yapacaktı, hangi oyuncaklarını, hangi kitaplarını yanına alacaktı? Heyecanında haklıydı tabii ki. Belçika'ya geleli sekiz ay olmuştu ve bu sürede hiç İzmir'e gitmemişti. Şimdi Eylül'e kadar orada kalacak, ırk değiştirip gelecek.
Hak etti ama biliyor musun? Hak etti. İzmir'deyken Flamanca birkaç kelime öğrenmeye başlamıştı ki, buraya geldi. Bir sınıf dolusu dilini anlamadığı çocuk ve öğretmenin arasına. "Ne yapıyorsun sınıfta?" diyorduk, hiç diyordu, öyle oturuyormuş. Kendini sözlü ifade etmekte çok iyi olan bir çocuktan iletişim kuramayan bir çocuğa dönüşmesi onu çok gerdi önceleri. O kadar haklıydı ki. İlk karnesinin ardından yazdıklarımı dönüp okudum şimdi, son 6 ayda ne çok şey değişti.
Perşembe günü, Arca'nın öğretmeni ile toplantı yaptık. Karnesi çok iyiydi, Flamancayı çok iyi yazıyor, iyi konuşuyor, ortanın üzerinde bir seviyede anlıyormuş. Diğer dersleri de iyi, yani sınıfı geçti! Bu başarıda önce kendisinin azminin, sonra İlker'in desteğinin, Flamanca öğretmeni Katrien'le güzel ilişkisinin ve tabii ki okulunun, öğretmenlerinin, arkadaşlarının payı var.
Sınıfta çok kalabalık değiller. En sevdiği arkadaşı Suriyeli Munir, yanındaki. Munir akıllı ve becerikli bir çocuk. Kendi kendine yaptığı kılıçları, uçakları Arca'ya hediye ediyor, ara sıra evde görüyorum, "aa Arca sen mi yaptın?" "Hayır Munir yaptı, ne şahane değil mi!"
Birlikte çok güzel oynuyorlar, iyi anlaşıyorlar. İlker de çok seviyor çünkü Flamanca pratik yapıyorlar birlikte.
Geçen instagramda da yazdığım gibi, Türkiye'de olsaydık, Arca'nın Suriyeli bir arkadaşı olabilir miydi, diye düşünüyorum. Bizim korunaklı fanusumuzda mümkün mü Suriyeli arkadaş?
Maalesef mümkün değil.
"Ay Suriyelilere kimlik vermişler, hepsi tayyyibe oy atacakmış" "Ay akepe dünya para aldı bunları avrupadan geri almak için" "hepsi burada keyif çatıyorlar, bizim mehmetçiğimiz şehit düşüyor oralarda"
Durduk yere insanlar neden düşman olsun savaştan kaçmış evini yurdunu bırakmış Suriyelilere? O insanlar canlarını kurtarmak için kaçtılar ülkelerinden, savaş var, resmen savaş var! Acaba bu nefretin ardında yanlış politikalar olabilir mi?
Munir'in beş yıl önce amcalarını öldürmüşler savaşta. Ailesi kah yürüyerek kah Türkiye'den teknelerle kaçmış buraya. Munir pek azını hatırlıyormuş. Ama bu pek azı bile içimizi acıtmaya yetiyor.
Sınıftaki çocukların her birinin ilginç hikayeleri var, ailelerinin geçmişlerini anlatmışlar, oradan biliyorum. Farklı sınıflardan, farklı ırklardan, farklı dünyalardan her biri... Bu okul Arca'ya akademik anlamda ne verir bilmiyorum, bildiğim tek şey önyargısız, farklılıkların bilincinde bir farkındalık verdiği...
Hak etti ama biliyor musun? Hak etti. İzmir'deyken Flamanca birkaç kelime öğrenmeye başlamıştı ki, buraya geldi. Bir sınıf dolusu dilini anlamadığı çocuk ve öğretmenin arasına. "Ne yapıyorsun sınıfta?" diyorduk, hiç diyordu, öyle oturuyormuş. Kendini sözlü ifade etmekte çok iyi olan bir çocuktan iletişim kuramayan bir çocuğa dönüşmesi onu çok gerdi önceleri. O kadar haklıydı ki. İlk karnesinin ardından yazdıklarımı dönüp okudum şimdi, son 6 ayda ne çok şey değişti.
Perşembe günü, Arca'nın öğretmeni ile toplantı yaptık. Karnesi çok iyiydi, Flamancayı çok iyi yazıyor, iyi konuşuyor, ortanın üzerinde bir seviyede anlıyormuş. Diğer dersleri de iyi, yani sınıfı geçti! Bu başarıda önce kendisinin azminin, sonra İlker'in desteğinin, Flamanca öğretmeni Katrien'le güzel ilişkisinin ve tabii ki okulunun, öğretmenlerinin, arkadaşlarının payı var.
Sınıfta çok kalabalık değiller. En sevdiği arkadaşı Suriyeli Munir, yanındaki. Munir akıllı ve becerikli bir çocuk. Kendi kendine yaptığı kılıçları, uçakları Arca'ya hediye ediyor, ara sıra evde görüyorum, "aa Arca sen mi yaptın?" "Hayır Munir yaptı, ne şahane değil mi!"
Birlikte çok güzel oynuyorlar, iyi anlaşıyorlar. İlker de çok seviyor çünkü Flamanca pratik yapıyorlar birlikte.
Geçen instagramda da yazdığım gibi, Türkiye'de olsaydık, Arca'nın Suriyeli bir arkadaşı olabilir miydi, diye düşünüyorum. Bizim korunaklı fanusumuzda mümkün mü Suriyeli arkadaş?
Maalesef mümkün değil.
"Ay Suriyelilere kimlik vermişler, hepsi tayyyibe oy atacakmış" "Ay akepe dünya para aldı bunları avrupadan geri almak için" "hepsi burada keyif çatıyorlar, bizim mehmetçiğimiz şehit düşüyor oralarda"
Durduk yere insanlar neden düşman olsun savaştan kaçmış evini yurdunu bırakmış Suriyelilere? O insanlar canlarını kurtarmak için kaçtılar ülkelerinden, savaş var, resmen savaş var! Acaba bu nefretin ardında yanlış politikalar olabilir mi?
Munir'in beş yıl önce amcalarını öldürmüşler savaşta. Ailesi kah yürüyerek kah Türkiye'den teknelerle kaçmış buraya. Munir pek azını hatırlıyormuş. Ama bu pek azı bile içimizi acıtmaya yetiyor.
Sınıftaki çocukların her birinin ilginç hikayeleri var, ailelerinin geçmişlerini anlatmışlar, oradan biliyorum. Farklı sınıflardan, farklı ırklardan, farklı dünyalardan her biri... Bu okul Arca'ya akademik anlamda ne verir bilmiyorum, bildiğim tek şey önyargısız, farklılıkların bilincinde bir farkındalık verdiği...
Bir de bol bol yaşamın içinden bilgiler! Artık malzemelerden yaptıkları robotları kütüphanede sergilediler mesela. Takım çalışmasıydı ve Arca günlerce anlattı o robotu.
Bahçede çalıştılar. Kümes yaptılar. Bizim kutularca waffle almak suretiyle sponsor olduğumuz kümeste seneye tavuk besleyecekler.
Dediğim gibi, bu okul Arca'ya akademik anlamda ne verir gerçekten bilmiyorum. Sadece orada mutlu olduğunu hissediyorum. Çünkü her sabah istekle gidiyor ve her gün ilginç bir şeyler öğreniyor. Öğrendikleri sadece matematik, flamanca değil! Takım olmayı, bir işe yaramayı, harita okumayı, problem çözmeyi... Ne bileyim işte hayatın içinde olmayı öğreniyor. Bu da yer cücesinin epey hoşuna gidiyor:)
Beni şaşırtıyor ama aynı şey Hollanda’da da var. Onlarca çocuk tanıyorum birisi de okulu sevmesin gitmek istemesin mesela. Mümkün değil bayıla bayıla gidiyorlar ve ben de helal olsun diyorum nasıl da çocuklara özen gösteriyorlar
YanıtlaSilArca’ya kocaman alkış bu arada çok zor bir işi çok koşa sürede başardı maşallah
SilTebrik ederim Yelizcim. Geçen sene bu zamanlar gitme telaşındaydınız sanırım. Şimdiyse bu güzel haberleri alıyoruz senden. Kişisel olarak bu süreçte senin katkın yadsınamaz ama gördüğüm kadarıyla bu noktaya gelebilmenizdeki en büyük etken aile olarak bir arada çok büyük bir sinerji yaratmanız, birbirinize destek olmanız. Bu herkesin başaramadığı birşey.Ne mutlu size! Daha da güzel haberlerinizi alabilmek dileğiyle sevgiyle kucaklıyorum.
YanıtlaSilVuslat
Oğlumu ülkenin en iyi!(güya) okullarından birine gönderiyorum. Üstüne bir sürü para veriyorum ve çocuğum haftada 2 gün okuldan nefret ediyorum diye ağlıyor.
YanıtlaSilVah çocuklarımıza, vah bize vah ülkemize !