Karne aldıkları gün Arca'nın okuluna toplantıya gitmiştik. İlker'le okul çıkışlarında keyifli sohbetlerini müteakip iyice ahbap oldukları ve muhterem için "superstar dad" diyen spor öğretmeni ile ayak üstü sohbet ettik ve yaz tatili planlarımızdan bahsettik.
Yazıktı bana, bu iki oğlan tatil yaparken ben tatil süresinin çoğunu çalışarak geçirecektim ve o ikisini feci özleyecektim. O da uzak mesafe bir ilişki yaşıyordu (sevgilisi sanırım Almanya'da) ve özlemin ne demek olduğunu biliyordu.
Öğretmen o an içimi ısıtan bir şey söyledi. Tam kelimesi kelimesine anlatamam, üzerinden neredeyse iki ay geçti ama en azından bende bıraktıklarını, zira tam olarak bizi anlatıyordu, ifade edebilirim...
Bir aradayken bizi aile yapan şeyleri ıskalıyoruz, küçük şeyleri... Birlikte akşam yemeği hazırlamayı, birlikte film izlemeyi, yemek yerken sohbet etmeyi... Ve bazen o neşe anlarının, birlikteliğin kıymetini bilemiyoruz. Mesafeler bize o anların kıymetini hatırlatıyor ve onları kutsamamızı sağlıyor. Şükür...
Bizi aile yapan şeyler aslında ne o evlilik cüzdanı ne de birlikte doğurduğun çocuk. Hani derler ya çocuğun olasıya kadar çiftsin, çocuğun olunca aile. Katiyen! Ne "aileler" var, çocuktan sonra, çocuğa rağmen ayrışan...
Bizi aile yapan şey, kimi zaman ıskaladığımız küçük şeyler...
Benzinciyle uğraşmayayım (çünkü arabaya köşedeki benzinciden benzin doldurmak benim için evden yarım saat erken çıkmak demek - ki benzin doldurma özel dersimi iki iş arkadaşım + kocamdan almışlığım var, ah gözünü sevdiğim memleket pompacıları ah!) diye gitmeden depoyu fullemek, porsiyonluk köfteleri buzluğa atmak... Ufak tefek şeyleri hatırlamak mesela... hiç umursamadığını sandığın çocuğunun en sevdiğin filmi hatırlaması, ya da ne bileyim, sen yokken sen koktuğu için yastığınla pijamanla uyuması ve sana onu hatırlaman için ofis masana küçük bir oyuncak araba hediye etmesi...
Ben de öküz değilim, benim de küçük dokunuşlarım oluyor lütfen! Mesela uyuyakalan muhterem sabah uğraşmasın diye gece bahçeyi sulamak gibi...
Ve büyük dokunuşlarım... Arca çok istiyor diye köpek fobimi yenmeye çalışmak gibi...
Bir tüyün bana değmesi (kedi, köpek, kuş fark etmez) çığlık atarak o ortamdan uzaklaşmama yetiyor. Aynı odada hiçbir köpekle bulunamam, kedi de göz hapsinde olmak koşulu ile belki. Çocukluğuma inecek olursam, çıkamayız blog romana döner, en iyisi bu kadarla bırakalım.
Korkularımızın üzerine gitmezsek, onlardan asla kurtulamayız ve hayatımızı kısıtlamalarına izin vermek zorunda kalırız. Benim yüzümden arkadaşlarımızın evine gidemiyoruz ya da o evde yaşayan köpeği dışarı çıkarmalarını filan bekliyoruz. Düşünsene çocuk sevmeyen biri evine geliyor ve çocuğunu odaya kilitle diyor. Böyle bir şey mümkün mü?
Sonunda, İdil'in de desteği ile "bir köpekle aynı ortamda bulunabilme denemeleri"ne başladım. Köpekleri Dexter'ın katkılarıyla:) Bugün ilk defa 10 saniye boyunca etrafımda dolanmasına ve beni koklamasına izin verdim, daha doğrusu çığlık atmadan durdum, o da sadece dolandı ve beni umursamadan sahibi ile oynamaya devam etti.
Köpekseverler için komik, köpek fobisi sahipleri için devasa bir adım :)
Bu arada Dexter öyle böyle değil hani, aha bu işte! Ne diyeyim, celebrity bir köpek tarafından eğitiliyorum :) (instagram: whitewolfdexter )
Mesafeler gerçekten de neyin ne olduğunu anlatan şeyler olabiliyor :) Öğrenci evimden aile evime yaptığım kısa ziyaretler çok keyifli geçerken şimdi tamamen ailemin yanına döndüm ve sürekli yanyana dipdipe olduğumuz için birbirimizden biraz bunaldık acilen özleşmemiz lazım :) Bu arada gerçekten takdir edilesi bir adım bence bir fobiyi başka biri için yenmeye çalışmak :)
YanıtlaSilBen de aynen dediğin gibi, okuldan sonra bizimkilerin yanına dönünce bunalmıştım, iki yıl sonra evlenip yine istanbula dönünce yine annemle babamı çok özlemiştim. bir garip oluyor, ne onlarla ne onlarsız :) öncelikle fobiyi oğlum için yenmeye çalışıyorum sonra da kendim için, çünkü hayatımı kısıtladığını fark ettikçe rahatsızlığım artıyor. Sigarayı da böyle bırakmıştım, hayatımı kısıtlıyordu. Galiba çaktırmıyorum ama özgürlüğüme düşkünüm:)
SilKöpekler konusunda benziyoruz. Sokak köpeklerinin yanından geçebiliyorken, sahibinin nasıl eğittiğini bilemdiğim (çoğu şımarık) köpekleri görünce kaldırımın öbür yanına geçtiğim çok oluyor Özellikle de korktuğumu görünce aşağılayıcı bir bakışla "bir şey yapmaz" diyenlerle kavga etmişliğim çoktur. Evet hayatımı kısıtlıyor bu durum, o yüzden sizi çok tebrik ediyorum. Keşke ben de böyle bir adım atabilsem :)
YanıtlaSil