Belçika ile ilgili bir Belçikalıdan en ilginç yorumu duydum: "Avrupa'nın başkentiyiz güya ama aslında tam bir köy burası! Avrupa bir köy tarafından yönetiliyor."
Belçikalılar için Avrupa'nın Lazları dediklerini de duymuştum. Hırsızların bir dükkana girdiği ve dükkan sahibinin "akşam gelin bu saatte para olmaz" dediğinde hırsızların gidip akşam tekrar geldikleri ve de polise yakalandıkları haberi doğruysa, evet bir Lazlık var.
Avrupa'da yaşayan her milletin diğerleri hakkında tespitlerini, önyargılarını dinlemek çok eğlenceli.
Hollandalılar, Belçikalı Flamanlarla aynı dili konuşuyorlar ama onların konuştuğu Flamancaya "Flamancacık" anlamına gelen bir tabir kullanıyorlar (laf aramızda Hollandalıların dili bence kaba geliyor kulağa, Belçiklılarınki Fransızcayla törpülenmiş az buçuk)
Belçikalılar zaten ha boyna birbirlerine gıcık, yani Fransız kökenli Valonlar ile Hollanda kökenli Flamanlar. Küçük de bir Alman topluluğu var döt kadar memlekette, biliyorsunuz.
Almanları, bırak Belçika'da, Avrupa'da seven yok.
Açıkçası ben Baltık ülkeleri sevmiyor sanıyordum. Meğer bu antipatiklik Avrupa geneline hakimmiş.
Flamancayı Almanca gibi telaffuz ettiğimde kötü bakışlara maruz kalıyorum. Ama haklılar tabii, bu Almanlar bütün Avrupa'yı tabiri caizse... de ben tabir etmeyeyim, anladınız siz onu. Fakat takdir ediyorlar.
Stuttgart'a giderken otobanda hızlı akan trafik bir anda durdu. Kimse nedenini anlamıyor. Bir anda bütün araçlar en sol ve orta şerit arasını açtılar. İnanılmaz bir disiplin. Düşün ki, ambulans veya polis sireni yok, kaza olduğuna dair bir belirti bile yok ama hayır, her ihtimale karşı bir şeritlik yer açıldı, ambulans geçmesi gerekebilir. İşte Alman disiplini! Ay bana bir gülme geldi, ayol biz emniyet şeridini işgal etmeyi bırak, hızlı gitmek için ambulansın peşine takılırız :)
Çekler tabii ki Slovakları seviyorlar çünkü kader ve tarih bağları var. Ama Ruslardan nefret ediyorlar. Komünizm dönemi Ruslar bunları fena silkelemiş.
Orta Avrupa ülkeleri kendilerini Almanya'dan ziyade Avusturya'ya yakın hissediyorlar. Avusturya'yı niye seviyorlar anlamıyorum, en faşist hükümetler bunlarda.
İspanyolların akşam yemekleri de herkesin dilinde. Neymiş 22:00-2300'ten evvel akşam yemeği yenmezmiş. İş seyahatine İspanya'ya gideceksen çantana sandviç atman lazım.
Fransızların romantikliği ... Konu iş olsa bile böyle. Her şeyleri flu, belirsiz, duygusal... Asla bir netlik kesinlik bulamazsın. Bir de korkunç İngilizceleri. Kimse onlarla video konferans toplantısı yapmak istemiyor çünkü kimse ne dediklerini anlamıyor. Belçikalılara göre hava hoş, Walonları da Flamanları da Fransızca konuştukları için telefonda Fransızca anlaşıyorlar, olan bize oluyor.
İngilizler hakkında pek yorum yok, sanki onlar Avrupa'da yaşamıyor. Galiba evet, pek yaşamıyorlar.
Yunanlılar.. Avrupalıları bilmem ama, Yunanlılar kendilerini pek Avrupalı gibi görmüyorlar. Atina'dayken yaya geçidinden geçiyoruz, bir araç bize yol verdi, Yunanlı arkadaşımız sevindi: "Bakın gördünüz mü? Biz de artık Avrupalı oluyoruz!"
Yazık lan.
Yok vallahi dalga geçmiyorum. Biz komşu kadar bile Avrupalı değiliz, kabul edilmiyoruz. Bundan on - on beş sene evvel bu kadar dışında değildik, biliyorum. O zamanlar, Alman firmasında ve Korelilerle çalışıyordum. Bugün de Japon firmasında ve Avrupalılarla çalışıyorum. Bakış açısı çok değişti. O zamanlar "ha gayret Avrupa birliğinin kıyısındasınız" muamelesi görüyorduk, bir Slovakya'dan daha yakındık Avrupa birliği üyesi olmaya, bugün ise bir islami Orta Doğu ülkesiyiz.
Bazen diyorum ki, aslında hep bir Orta Doğu ülkesiydik de, biz mi medeniyet, cumhuriyet masallarıyla uyuyorduk? Bizim gerçeğimiz buydu da, biz mi kendimizi kandırıyorduk?
Hayir canim.Turkiye'nin cografi konumu hep ayniydi.Biz tam durdugumuz yerdeydik.Ama SSCB nin dagilmasindan sonra uluslarasi orgutlerin bolge tanimlarinda , hava durumu tahminlerinde Turkiye'nin yeri birden Avrupa'dan Orta Dogu'ya transfer oldu.
YanıtlaSilHala oyle mi bilmiyorum ama Belcika'dan Turkiye'ye posta gonderirken adamlarin tasnifine gore farkli ucret oduyorduk. Turquie d'Asie ve Turquie d'Europe seklinde.Sanki eve kadar Belcikali postaci getirecekti mektuplari....
Komikler , ikiyuzluler,gunluk istihkaklarindan bir tas neskafe eksilse irkci olacak kadar oturmamis bir insaniyet makyajlari var ve bir o kadar da ilkeller.Iki kutuplu dunyanin sona ermesi de onlarin (Avrupa'nin) "fenolftalein"i oldu.
Renkli bir yazı olmuş.. paylaşıma teşekkürler...
YanıtlaSilAvrupa seyahatleri unutulmaz :)
YanıtlaSilBen de beklerim blog'uma, sevgiler... :)
Güzel bir yazı olmuş, komşu komşuyu beğenmez. Bizim durum gitgide Avrupa' dan kopmak. Son yıllarda maalesef kendi coğrafyamızın içinde yok oluyoruz.
YanıtlaSilYa ben de avrupa başkentlerinden birine tatile gidince onlardan ne kadar uzak olduğumuzu fark edip çok üzülüyorum
YanıtlaSil