Bazı bazı kalbim sızlıyor. Bir kötü habere, bir acı hikayeye... Kendimizi hayatın korkunç girdabına o kadar kaptırıyoruz ki, hayatın kendisini ıskalıyoruz gibi geliyor. Vaktimizi doldurmak için oyalanıyor muyuz yoksa?
Çok eskiden, Alsancak'ta, şimdi Lacoste mağazasının olduğu yerde Asburger diye bir hamburgerci vardı. Daha McDonalds İzmir'e gelmemiş, öyle eski zamanlar. Asburger'in önünde bir kafeste sincap yaşardı ve sürekli bir çarkı döndürürdü. Koşar koşar bir yere varamazdı. O sincap gibi hissediyorum bazen. Deli gibi koşuyorum, ben bir yere varamazken, benim koşmam sadece çarkı döndürmeye yarıyor.
Kalbim biraz sızlıyor.
Sabaha karşı İzmir'den gelip, yoğun bir cumartesi geçiren ve pazarın tamamını yaymaya ayıran İlker, doğum gününün son saatlerini uyuyarak geçirmeye karar verdi. Arca uykuya direndi ama sonunda pes etti. Ara sıra kafamı kitaptan kaldırıp uyuyan cüceye sarılmak ve koklamak suretiyle onu rahatsız ediyorum. Kalbim niye sızlıyor bilmiyorum. Belki de Sekizinci Hayat'ta okuduğum tüm o acı yüklü hayatların hikayeleri bana ağır geldi, bilmiyorum.
Belki de bir papatya çayı içip sakinleşmem, sakinleşip uykuya hazırlanmam gerekiyordur. Belki de... bilmiyorum. O son kahveyi içmeyecektim.
Ya yeliz bu kadar ayni mi olur hisler. Bugun oyle benzer bir sey yazdim ki bloga. Yani karsidan bakinca, ya da icinde olunca guzel bir hayatim var benim ama tam da senin dedigin gibi kalbim sizliyor. Ne oldu bize Yeliz?
YanıtlaSilBen de anlamıyorum ve gerçekten canımı sıkıyor bu durum.
SilBu aralar bir çoğumuz benzer hisleri yaşıyoruz sanırım. Asburgeri bilmez miyim, Mc Donalds açıldığında bile uzun süre sinek avlamıştı.
YanıtlaSilne güzeldi değil mi? hamburgerinin tadı hala aklımda
Sil