Bushchan (*)

 Bu ara bizim evde sadece futbol var.

15:00-18:00-21:00 olmak üzere günde 3 müsabaka. Hele bir de muhterem, arkadaş grubuyla bir iddia turnuvası hazırladı, Arca’yı da kattı, heyecan büyük! 

Bizim evin ergeni iddia yarışmasını duyunca “ben kazanırım yalnız” diyerek Z kuşağının özgüven seviyesini bir defa daha hatırlattı. Her gün her an bizi acayip başka türlü bir dumura uğratıyor. Ama konumuz o değil…

Maç demek Yeliz’in kendine ayırdığı zamanlar demek yeayyy… 

Okuyorum, Friendsi tekrar izliyorum, manikür pedikür yapıyorum, bazen flamanca çalışıyorum, yoga, meditasyon, zoomda kitap kulübü…

Say say bitmez! 

Ama bazen de böyle yanlarında oturup blog yazıyorum. Ekranda Hollanda Ukrayna maçı var. 

Bir ara spiker, bir futbolcunun söylediklerinden bahsediyordu, demiş ki; “çok okuyorum, okumak bana sahada daha hızlı karar vermemde yardımcı oluyor.”

Hiç kaçırmam hemen atladım; “bak Arca görüyor musun? Daha iyi futbol oynamak için playstation yerine kitap okumak da ne kadar faydalıymış!” 

Kütüphaneden kitap sipariş etmeye ve de gidip almaya üşenen, dolayısıyla tatilden önceki son üç haftasını okumakla geçirmeyeceğini daha bugün bildiren yer cücesine de bu kapak olur mu acaba?!

Ay olsun lütfen! Çünkü deli manyak okuyan velet, iyice sallıyor bugünlerde. Bu sabahımı iki dilden seviyesine uygun kitap araştırmakla geçirdim. Zorlanıyorum…

İlgi alanları epey sınırlı, fantastik sevmiyor, harry potter sadece izlenirmiş efendim, Hobbiti okudu ama dili dışarı sarkmadı, ajan olsun, polisiye olsun, böyle takılıyor. Neyse ki saftirik gregleri bıraktı artık. 

İzmir’e gidince Cherub serisinin son iki kitabı ile Arsen Lupine serisi kendisini bekliyor olacak. Flamanca olarak Agatha Christie’lere başlatmak iyi olur gibi geldi, ben onun yaşında tırsa tırsa okuyor ve müthiş keyif alıyordum. 

Hadi yeri gelmişken sorayım, 12+ ergenleri neler okuyor bu aralar?

(*): spikerin bahsettiği futbolcu Ukrayna’nın kalecisi Bushchan’mış.