Geçenlerde instagram hesabındaki mesaj kutumda ne zamandır paylaşım yapmadığım için meraklanmış, hatırımı sormak isteyen bir takipçim vardı. Hayır takipçi demek çok ayıp kaçıyor çünkü Adile tünelin ucundaki ışıktan, yani Arca'nın tuvalet iletişimi sürecinden beri blogu okuyan bir arkadaş benim için. Nedense sosyal medyada takipleşmek normalken blogdan tanışlarıma takipçi demek hoş olmuyor. Demek ki blogun samimiyeti.... diye uzatmayacağım, karşılaştırma yapmayacağım zira her ortamda kimin ne kadar kendi ait hissettiğinin kararını ben veremem.
Adile'ye de yazdığım gibi neden sosyal medyada paylaşım yapmadığımı bilmiyorum galiba sadece içimden gelmiyor.
İçimden gelmiyor. Ne kadar da yalın ve net. Bu kadar.
Ve galiba mecbur hissetmiyorum, Adile'nin de dediği gibi sosyal medyadayız diye şartlıyor muyuz acaba kendimizi? Belki... Neden paylaşım yapmadığımızı ama aslında belki de neden paylaşım yapmak zorunda hissettiğimizi sorgulamak gerek.
Ticari kaygılarla sosyal medyayı kullananlar dışındakiler yani biz neden bu kadar görünür olmanın peşindeyiz? Paylaşım dürtüsü mü bizi ekran karşına geçiren?
Eski paylaşımlarımı ve resimlerimi önüme döken bir uygulamaya hemen her sabah bakıyorum. Benzer sözler, benzer resimlerle kendimi tekrarladığımı fark ediyorum. Ama talkip ettiklerim de aynı döngünün içinde, görüyorum. Belki de sosyal medyaya mesafem, söyleyecek yeni bir şeylerim kalmadığındandır. Bir filmin sürekli tekrarını izliyor gibi hissettiğimdendir.
Ticari kaygılarla sosyal medyayı kullananlar dışındakiler yani biz neden bu kadar görünür olmanın peşindeyiz? Paylaşım dürtüsü mü bizi ekran karşına geçiren?
Eski paylaşımlarımı ve resimlerimi önüme döken bir uygulamaya hemen her sabah bakıyorum. Benzer sözler, benzer resimlerle kendimi tekrarladığımı fark ediyorum. Ama talkip ettiklerim de aynı döngünün içinde, görüyorum. Belki de sosyal medyaya mesafem, söyleyecek yeni bir şeylerim kalmadığındandır. Bir filmin sürekli tekrarını izliyor gibi hissettiğimdendir.
Blogumu diğerlerinden ayrı tutuyorum. Nedeni ilk göz ağrım olması ya da kendimi daha iyi ifade ediyor oluşum değil. Nedeni blogda kendim için, instagramda başkaları için paylaşımda bulunduğumu fark etmem…
Öyle işte…
Selam. Ne kadar düşündüysem seni dün gece rüyamda gördüm ve bloga girip bu yazıyı gördüm ve cevabımı aldım :)
YanıtlaSilDün gece Belçika'ya gelmişim ve seninle sarılıyoruz. Diyorum ki hem çok özlemişim hem de ilk defa sarılıyoruz ki zaten :)
ne guzel olur tanissak :)
SilZaman zaman ben de çok düşünüyorum, hiç bir ticari kaygı olmaksızın beni paylaşım yapmaya iten şey ne diye... Sonra şuna karar verdim, mesela geçen yıl bu zamanlar neler yapıyor, neler düşünüyormuşum diye hatırlamak hoşuma gidiyor, anıları tazeler hissini seviyorum diye karar verdim.
YanıtlaSilbloga bu yaziyi girdim, sonra enginarli roka salatasi yapacaktim, icindekileri hatirlayamadim, bil bakalim nereye baktim :) evet instagramima :))) o zaman dank etti. Aslinda kendi arsivimizi yapiyoruz sosyal medyada. Benim arsivim blogda daha eski ve daha duzenli oldugu icin ben sanirim blogu daha cok kullaniyorum. Ama blogun olmayan, blog platformunu degil de daha kolay erisimin oldugu diger profillerini kullanan ustelik de teicari amaci olmayan bir cok insan var.
SilBen de blogu çok seviyorum ve buradan takip ettiğim insanları hayatımda da ayrı bir yere koyuyorum. Sizin paylaşımlarınız da benim için öyle. Hardallı brokoli tarifini Yeliz'den aldım diyorum mesela, kim diyorlar, blog arkadaşım diyorum :)
YanıtlaSilAslında blogdan tanıyıp ayrı yere koyduklarım, gerçek hayatta da arkadaş olabileceğim kafa yapıısndaki insanlar. Blogdaki samimiyet belki de bu süzgecin oluşmasına çok yardımcı oluyor.
Instagram'da ise izlediğim oyunları, okuduğum kitapları ve çiçekleri paylaşıyorum galiba sadece, bir çeşit arşiv olsun diye. Facebook paylaşımlarım neredeyse hiç yok. Twitter'dan gündemi takip ediyorum.
Bloga yazmayı çok önemsiyorum, ama benim de uzun zamandır içimden gelmiyor. Güzel şeyler yazmak istiyorum, mizah olsun yazılarımda istiyorum, bu koşullarda o kadar zor ki...
Sonuç olarak diyorum ki, Çorbacıgiller yazmazsa hayatımda bir şeyler eksik kalır, ne olur yazmaya devam et, sevgiler :)
Simdi Ecehan'a yazdigim gibi ben de fark ettim ki her paylasim aslinda bir nevi arsiv. tum o yemek tarifleri mesela :) instagrami ve twitteri tamamen kilitledim, gereksiz hesaplarin takibini de engelledim. simdi biz bizeyiz, bir de icimde gelirse devam ederim ;) blog ise sanirim yazmayi hic birakmayacagim tek mecra olacak. Ben de seni keyifle okuyorum lutfen yazmayi paylasmayi birakma:)
Sil