Hani her ay yazıyorum ya... "Ne yapıyorum? Ne okuyorum? Ne izliyorum?"
Bak işte Nisanı atlamışım… halbuki nisan benim üzerinden geçti desem yeridir.
Neler yapıyorum demeyeyim de neler yaptım diyelim…
Nisan’a şok edici bir haberle girdik. Departman müdürümüz ayrılıp İsveç’e direktör olacağını bildirdi. O seviye yöneticiler için normal gelebilir, lakin normal olmayan kısım şu ki, bavulu yanındaydı ve bir saat içinde havaalanına gidecekti. Birebir çalıştığı biz iki müdüründen bile saklanmış, tüm işler ve çalışanlar üzerimize bırakılmış halde kalakaldık. Şaşkınlık, üzüntü, öfke… kabullenmedim. Yaşananların üzerinden geçer diye düşünürken terapistim, kapanışı yapmamı önerdi, hayatımda bu kadar önemi emeği olan birisinin bu travmatik terk edişi iyi gelmez dedi. İyi ki de dedi, pazartesi ilk iş aradım. Tüm plaza jargonlarıyla negatif geribildirimimi tüm yapıcılığımla verdim. İyi ki de yaptım. Zira o geçen birkaç gün onu kimse aramamış, bu gizli operasyondan kimseye bahsetmemesi istendiği için bize de açılamamış, peki. Tüm arkadaşları arayacakmış, eşlerimizle birlikte davet edecekmiş, peki. Etti de, gittik de, olması gerektiği gibi vedalaşıp, bilmemiz gerektiği kadarını öğrenip kapanışımızı yaptık. En azından ben, zira closure mühim, kapatmazsan güvenin sarsılır. Ve en kötüsü hortlar. Hortlatmayacağımızı umuyorum.
Tom’un benim hayatımdaki yeri önemliydi. Beni işe alan, ailemin Belçika’ya gelemediği dönemde şirketi seferber etmemde bana destek olan, kariyerimde önümü açan, terfi etmemde destek olan birisiydi. Hep bir challenge adamıydı, zorlardı, ama sendeki potansiyeli çıkarmana yarardı bu. Ve ben de mücadele insanı olduğum için şikayet etmezdim. Her hafta yarım saat koçluk yapardı, işleri iyi paslaşır birbirimizi tamamlardık. Şimdi yeni bir yöneticimiz var. Yukarıda bahsettiğim karakterin taban tabana zıttı, bambaşka biri. Departmanda başka değişiklikler de var, hani daha düne kadar en yenilerden biriyken şimdi eskilerden olmak ilginç. Bakalım bu yeni dönem daha çok iş yükü, sorumluluk ve zorluk mu getirecek yoksa biraz rahatlama mı? Göreceğiz. (Laf aramızda sonu rahata varacak olsa bile bana stres getirmeye başladı bile)
Nisan ayının sürprizleri bu kadar.
Neler okudum? / Neler izledim?
Ben bu süreci okuyarak geçirdim. Her çalkantıda olduğu gibi kitapların iyileştirici gücüne sığındım, kafayı dağıttım. Bridgerton serisi! İlk iki sezonunu Netflix'te izleyince bunun slında bir kitap serisi olduğunu öğrendim. Biraz pembe dizi, ne birazı epey epey pembe dizi ama hoşuma gitti. Tam kafa dağıtmalık. Son kitabı kaldı, onu da kötü günler için saklıyorum :)))
Mayısı ortaladık bile... Mayıs benim ayım en sevdiğim. Mayıs yenilikleri ile geldi. Farklılıklarıyla....
Yeliz Hanım sizi tebrik ediyorum. Öyle kolay iş değil yabancı diyarlarda çalışmak, kendimi düşününce yeni başlangıçlarda zorluğunu hissedebiliyorum. Siz zor aşamayı geçtiniz zaten, şirketin deneyimlileri arasına girmişsiniz, kolay gelir inşallah yeni dönemde. Terapistinizin dediklerini iyi ki yazmışşınız beni bile aydınlattı. Kapanış yapmadığım çok sinirlendiğim ayrılan iş arkadaşlarım var. Kızgınlığımdan vedalaşmaktan kaçıyorum ama buna rağmen kafamdan atamıyorum. Bir kapanış gerekiyor demek ki... Sevgiler Ayşe
YanıtlaSilUmarım her şey çok güzel olur :)
YanıtlaSilUmarım her şey çok güzel olur :)
YanıtlaSilAhu
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil