Bugün artık birbirimize iyi seneler dilemeyi bıraktığımız gün olsun mu?
Kendime yılbaşının üzerine dört gün daha izin verdim. Hiç öyle “aman zaten kimseler gelmeyecek işler yavaş olacak, izinlerim cebimde kalsın, ofiste yayarım” hesapları yapmadım, aldım iznimi sadece kendim için, sadece kafa dinlemek için. Ve dinlenmek için.
Çünkü kendimi savaştan çıkmış gibi hissediyorum.
Benim için 2022 (hatta 2021 , 2020, 2019, 2018, 2017 … ) büyük bir savaştan ibaretti.
Son bir yıldır…
Kendime çok yüklendim. Kendimi hırpaladım. İşle ilgili, sosyalleşmeyle ilgili, dil öğrenme pardon bir türlü öğrenememe ile ilgili, ailemle ilgili hatta ve hatta burada bu vakitler artık tam anlamıyla kökleşmiş olmayı umarken hala eksiklerin olmasının suçunu bile kendimde ararken çok yıprattım kendimi. Bazen kendim olamadım, öyle gerektiği için, kuyruğu dik tutmak için ve kendim olamadığımda kızdım kendime, “nerde senin samimiyetin” diye.
Asılmaktan, mücadeleden, kendimi başkalarını sürekli analiz etmekten yorgun düştüm, yoruldum başkaları adına “o onu bundan yapmıştır, berikinin sebebi şudur” diye tahminler üzerine bahaneler bulmaktan… yuvam dediğim yerde turist hissetmekten, omuzlarımda büyük bir yükle yaşamaktan.
Bir gün, bir vitrin camında gördüğüm aksime takılmıştı gözüm, çok değil birkaç hafta önce. Orantısız bir yüz gördüm, sarkmış yanaklar, bir taraftaki çenemin daha yamuk olduğunu, fark ettim. Yaşlı bir kadın gördüm, telaşla gülümsedim, gülümsememle yaşlılığımı örtmeye çalıştım, iyi görünmenin beni iyi hissettirmesine şaşırdım, ve yaşlı görünmenin bu denli üzmesine.
2023 benim 45 yaşımın yılı olacak, bana önümüzdeki beş yılın tohumlarının atılacağı yıl olacakmış gibi bir his veriyor 2023.
Bu yıldan ne isteyeceğimi bilmiyorum ama ne istemediğimi çok iyi biliyorum.
Kendime koyduğum yüksek hedeflerin altında ezilmek istemiyorum artık.
Kendime yüklenmek istemiyorum. Mücadelemin savaşmak olmasını istemiyorum.
Hedefler yerine niyetler koyuyorum.
Ödüller yerine kendimi buluyorum.
Ve ilk iş olarak…
Arca’nın sık sık söylediği gibi, kendime sık sık “bir sal yahu” demeyi niyet ediyorum.
Potsdam sokaklarında |
bi sal bizde de meşhur, iki numara boş yapma:)umarım 2023 yılında 45'lik küçük kızaihtiyacı olan sevgiyi şefkati hatta şımarma hakkını verdiğin bir yıl olur..
YanıtlaSilYalnız değilsin :) Aynı şeyleri uzundur düşünüyorum ve hissediyorum. Gençlik 45 yaşına kadarmış sonrasında vücutta enerjide inişe geçiyor. ne yapsak ypalım kandırmayalım kendimizi. Ben de bu sene 50 yaşını dolduracağım. Bildiğin yaşlılık eşiği. Hayatta ki bir çok heyecan, umut bitiyor.
YanıtlaSilYaşlı bir kadın gördüm demeyelim de biraz değişmeye başladık diyelim. :) aynı yaşta olduğumuz için seni çok iyi anlıyorum ve kırışıklıkların belirmeye başlaması biraz zorluyor. Ama hangi değişim zorlamıyor ki ? Böyle durumlarda sevdiğim adamın kırışıklıklarına ve göbeğine bakıyorum. Kötü görünüyor mu sana diyorum? Hayır. Sonra O da beni böyle görüyor işte diyorum. Valla bana iyi geliyor. :)
YanıtlaSilAhu
Ay kusura bakma ama Mutlu Yıllar :)) Napim, geç geldiysem bir mutlu yıl da dileyemeyeceksem nedir yani...
YanıtlaSilDün Tezer'in Leylâ'ya (çünkü adeta okey arkadaşlarım kocaman kadınlar) mektuplarını okurken, yaw şu Almanya 40 senede hiç mi değişmez, eh az çok okumuş beyaz yaka bir Türk olarak hislerimiz hiç mi değişmez diye söylendim kardeş. Belçika da benzerdir diye düşünüyorum. Günlerim burda ne yapıyorum / çocuk yetiştiriyorum / ama kendim'çin ne yapıyorum / .... / ile geçiyor. Yalnız değilsin, kendimize yüklenmeyelim 2023'te evet.
Mutlu yıllar demiş miydim? :P
Seni cokumak cok buyuk bir zevk Yeliz ve bu yillardir boyle inan.Arca'ya katiliyorum,bir sal ya hu! Sanirim yasla ilgili olarak sanki bunu daha iyi bir ogreniyoruz ve insanin bu yaslara gelmesi,ne guzelmis.Hani sanki bir hafiflik.Benim de 45.yasim olacak bu yil,bundan sonra tek hedefim hafif hafif yumusak yumusak salina salina yasamak.Sahane bir yil olsun :)
YanıtlaSil