Bir yaz akşamı
Cuma
Sabah altıda kalkıp sekizdeki toplantı için son hazırlıkları tamamladım ve yedi buçukta ofise intikal ettim. Akşam altıda çıktığıma göre 12 saat çalışmışım. Ama cuma ama zaten bütün haftam aşağı yukarı böyleydi ama çocuğum evde yalnız aş ekmek bekler… Çıktım. Yolda gelirken canlı yayında Arca’ya makarnanın sosunu yaptırıyordum. Çalışan bekar anne simülasyonu. İlginç bir deneyim ama ben kocamı tercih ederim, İlker eve dön!
Neyse… Hayatımın yoğun iş ve ucundan azıcık Arca halinde geçen bu günlerinde, aldığım en güzel iltifat “vay Yeliz hattın diğer ucundaki şahıs olmak istemezdim, neyse ki aynı takımdayız” diyen Elena’dan geldi.
Toplantıların arasında gözüme Afsaneh’nin mesajı ilişmişti, başka bir departmanla toplantıdaydı, paniklemişti, destek lazımdı, virtual da olsa bastım toplantıyı, önce sert sonra daha sert sonra tatlı ve de nihayetinde gönül almacalı bir süreçten sonra toplantı iyi haftasonları dilekleriyle bitti.
Evet bazen gerçekten “bitch” olabiliyorum. Bazen bilerek yapıyorum, bazen içimden geliyor :))
Geçen gün yine dellendiğim bir toplantı sonrası, Marco, Elena ve Afsaneh benim top ten bitch listemi çıkardılar. Ortamlarda benim nasıl bir manyak olduğumu anlattıklarına kalıbımı basarım. Ama ispat edemem.
İlk sırayı işe başladığının ilk aylarında Marco’yu “şimdi pis yüzümü göstereceğim, korkma sakın” diye uyararak ortalığı kırıp geçirdiğim episode var. Hala unutamıyormuş.
Bence ArGe müdürlerinin sorularıma kıvırma cevaplar vermelerinden dellenip de ya allah sıra sorgusunda “sorularıma evet ya da hayır diye cevap verin başka cevap kabul etmiyorum” diye yaygarayı bastığım, hattın öbür ucundaki Japonların her soruma “ はい (hai-evet) Yeliz san” diye cevap verdikleri toplantı birinci sırayı daha fazla hak ediyor.
Afsaneh o toplantıyı uzaktan duymuş da Marco’ya “beni de davet et hemen, kaçırmayayım Yelizi” demiş. Genç nesillerin bitch idolüyüm nitekim :)))
Bir de ofis binasının asansörlerini tümden durduğum video çekimimiz vardı, sadece Japonlar değil Belçikalılar da pis yüzümü gördüler, “benim çekimim yapılırken o asansör sesi duyulmayacak, hepinizi yakarım bu binayı yakarım” dercesine bir bakış atmışım, Marijke “adamların kabusu oldun” dediydi de bir gururlanma geldiydi üstüme. Diyorum işte içimde varsa demek…
Baktım görsel yok yazıyı bitirince çekiverdim |
Baksan sevimli kadınım aslında, hatta son haftalarda sürekli yüz yüze toplantı yaptığım Japonlarla iyi anlaşmama Avrupalı meslektaşlar hayret ediyorlar, ama işte tersim pis, hiç beklemedikleri bir anda bitch Yeliz mode on. Bence beni renkli bir kişilik olarak görüyorlar, zira sevdiklerime çay bile yaparken, herkese acayip pozitif yaklaşırken tepemi attırdılar mı, gerçekten silkeliyorum, ama sonra işte lanet olsun içimdeki insan sevgisine, gönüllerini alıyorum. Manyak mıyım neyim? Bilmiyorum bence kimse bilmiyor ama işte seviyorlar nitekim :))
:)
YanıtlaSil