uyku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
uyku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Temmuz 2010 Cuma

köpekler yemez halimi

Halbuki haftabaşından beri köpek dişlerinin sorumlu olduğu uykusuzluğum için karar almıştım. Arca ile birlikte uyuyacaktım ki, hem gece nöbetlerine dinç kalkayım hem de biraz uykumu alayım, Leyla modunda dolaşmayayım! Tüm planlarım magnum double çikolata yalarken biraz zaplayayım dediğim anda değişti. Hani çok sevdiğin bir film çıkar karşına, hadi birkaç sahneyi izleyeyim dersin. Dün akşamın sürprizi “The Notebook” idi. Defalarca izlediğim ve içim çıkasıya kadar ağladığım filme anında kilitlendim. Ve adet olduğu üzere salya sümük ağladım. Hani baksan bizim Yeşilçam melodramlarından ne farkı var değil mi?
Fakir oğlan zengin kız, yaz aşkı, ailenin karşı çıkması, istemeden ayrılma, mektupların saklanması vesaire vesaire… Ama işte o filmde öyle bir sihir var ki her izlediğimde istisnasız ağlattı beni. Galiba aşklarındaki sonsuzluk hissini çok güzel veriyorlar.
Şiş gözlerle yatağa gittiğimin 10. Dakikasında nöbet başladı. Arcanın sağ alt köpek dişi küçük bir baloncuk, güldükçe bize nanik yapıyor. Diş jeli ve calpol bundan gayrı derdimize çare değil, anlamış bulunuyoruz. Arca en geç 22 gibi yattığında melekler gibi uyuyor, o kadar yorgun ki ilk 4 saatlik uyku deliksiz. Derken uyku hafifliyor, diş ağrıları hissedilir oluyor ve gece 2 nöbeti başlıyor. Eğer o vakte kadar henüz uykuya dalmamışsam vay halime! Dün gece – önceki 4 gece olduğu gibi - yatak-Arca arası defalarca mekik dokumaya dayanamadım, aldım yastığı yerde yattım. Arca dümbeleği yanında yatırmıyor ki şöyle ana-oğul koklaşa koklaşa uyuyalım. İlla ki çarmıha gerilmiş gibi yayılacak. Bizim yatak? Yok biz garanti ezeriz Arcayı, yemiyor. Diyordum, dün gece – kesinlikle hatırlamıyorum- almışım yanımıza. Bi uyandık saat 6. Kendi yatağına götürdüm, kaşınıyor, uyuz gibi. Soydum, sivrisinek ısırığı, fenistil sürdüm, bu arada ishalimsi kaka ve artık uyku kaçtı, gitti, kül oldu. Toplasan 2 saat uyumadım. Son 4 gecenin bilançosu maksimum toplam 10 saattir. Böyle zamanlarda çalışmamayı çok isterdim. Çünkü Arca bu uykusuzluğa garanti 9 gibi bir sabah uykusu çekecek, ben de yatardım onunla enerji toplardım. Ama çalışmak zorundayım, üstelik işe giderken 30 km araba kullanmak zorundayım. Sabah Nihat Sırdar reklama girdi, karşıdan tatlı sabah güneşi vuruyor, pencerelerden ılık rüzgar yüzümü yalıyor, ahanda dalacağım. Açtım telefon İlkere. En azından telefonda konuşurken daha dikkatli araba kullanıyorum. Reklamlar bitesiye kadar sohbet ettik.
Köpek etti bu köpekler beni, allahım duy sesimi!!!

14 Mayıs 2010 Cuma

Emzik, tespit ve diğerleri

Arcanın bu hafta emzikle vedalaşmasına tanık olduk ailecek.
Çok düşmüştü son zamanlar. Sadece uyku öncesi ritüelinin bir parçası iken, son zamanlar bıraksan tüm gün emerim nesnesi olmuştu. İstanbul öncesinden başlayacaktım da yokluğumda zor olmasın diye ertelemiştim. Tecrübeli anneler 1,5 yaşına kadar bırakmalı sonrası zor diye öğütlemişlerdi.
Ayrıca bi dolu dişi var, acaba dişlere zarar verir mi diye düşünmeye başlamıştım. Sonra konuşma zorluğu çeker , daha doğrusu emzikle çok haşır neşir olursa konuşamaz gibi endişeler peyda olmuştu.
Öncesinde çok yöntem okudum. Çoğu 2 yaş üzeri çocuklara yönelikti, işe yarar mı emin olamadım. Emziği baloncu amcaya verip yerine balon almak, kediye verdik demek, pis oldu demek, pencereden aşağı atmak... Arcanın bunları anlayacağını sanmıyorum henüz. Kanlı yöntemler de var. Mesele ablamınkine karabiber sürmüşler. Ben 2,5 yaşındayken teyzeme bırakmışlar beni, annemler tatile gitmişler. Teyzem de görev aşkıyla emziği bıraktırmış bana. Yöntem : delip sirkeye batırmak. Hala sirke sevmem:)
Ben emziğin ucunu kesme yöntemine sıcak bakmıştım. Çünkü emdikçe keyif almamaya başlayıp kendiliğinden bırakıyorlarmış. Hem de kansız!! Ümit ablaya sordum fikrini. Yok dedi, vermeyiz olur biter. Baktık olmuyor uyumadan önce veririz dalar dalmaz hemen ağzından alırız, uyku halinde emmez böyle böyle unutur dedi. 1 hafta deneyelim, olmazsa keseriz dedi. Önceki bebeklerde bu yöntem işe yaramış. Tecrübe konuşuyor!! Bu yöntemler Tracy'nin son kitabında da yazıyor, aklın yolu bir!
İlk gün biraz gündüz uykuları zor olmuş ama azimle gece de devam ettik. Hiç taviz vermedik. 1-2 akşam uyutmak zor oldu ama yılmadık. Pazartesi gününden beri emziksiz uyuyor, konu kapandı!! Umarım bir daha aklına gelmez:)

İlkerle bir hayalimiz vardı: 32. yaşgünümüzde teknemiz olacaktı. Haftasonları, tatiller, hep teknede takılacaktık, ufaktan ertelendi. Ama İlker yaşgününü ona hediye ettiğim olta takımı ile birlikte yine de teknede kutladı. Biz de balıkçı karıları olarak İlknurla evde kocalarımızın balıktan dönüşünü bekledik. Hasılat pek doyurucu değil ama pek yorgun pek de tatmin olmuş halleri vardı. Balıktan eli boş dönen kocama mesaj kaygılı bir organizasyon düzenledim. Rakı balık!! Arcayı anneme bıraktık, içimiz kaldı. ama o balkonda martılara denize baka baka yemeğini yemekle meşguldü, gittiğimizi umursamadı bile. Arcasız biraz eksik olduk ama kendimizce teselli aradık. Rahatlıkla yemek yiyebilecektik, hem Reis'te ne zamandır ilk defa denizin dibindeki masaya oturabilmiştik, kafamızı boşaltabilecektik .... ama sohbetin büyük kısmı telefondaki fotolarına bakarak ve Arcadan bahsederek geçti. Doğuma 6 hafta kalan Zeynep çok şeker bir hamile oldu, her hafta daha da güzelleşiyor. Poyraz'ın aramıza katılmasına az kaldı. Bebekle alakam olmadığı zamanlarda hamile kadınların göbeğinin kamuya mal olmasına gıcık olurdum. Sonra hamileyken göbüşümden gururlu bir vaziyette okşanmasına ses çıkarmamıştım ama garipsemiştim. Özellikle de anne olmuş kadınlarda acayip bir hamile göbeği fetişi var diye düşünürdüm. Haklıymışım, görünce dayanamıyor, elliyorsun:) Mesela bebek olayına mesafeli olan Gül bir kere dokundu, ben nerdeyse öpecektim. Hem kızı bunaltmak istemiyorum hem dokunmadan edemiyorum. Tekrar hamileliği düşünmememe rağmen o günleri özlediğimi farkettim. Çok kutsal zamanlardı.

Hemen her rakı balık masasında olduğu gibi be defa da tatil planı yapıldı. Çok değil 3 günlük bir tatil olacak, Zeynep henüz ağırlaşmadan yapılacak ve acil durumlar için çok uzaklaşılmayacak. Organizasyon çalışmaları start aldı.

Gece döndüğümüzde Arcanın götünde pireler uçuşuyordu, kucakta arabaya ve kendi yatağına taşındı. Bütün gece uyudu.

Bir tespit daha... tecrübeli annelerin tespitleri çok tutuyor. Mesela Hülya yürümeye başlasın, çok güzel uyuyacak diyordu, uyuyor valla. Özgürün Ela bi dönem erkencikten kalkıveriyordu, Arcada da tüm gece uyumaların ardında 6 buçukta ayaktayız ve tüm enerjisiyle oyuna, anne yatağında kestirme bile yok. Bu sabah o kadar uykum vardı ki, 7 buçukta oyunu ilkere devredip 20 dakika daha kestirdim. Dur bi kahve içeyim açılayım.

2 Nisan 2010 Cuma

HAİN PİPİ!!

Arca ile oturak maceralarımız düşe kalka gidiyor.

Bu sabah aylardır ilk defa Arca deliksiz 6 buçuğa kadar uyudu. Gecenin bi vakti kalkmaya öyle alışmışım ki saate inanmadım, telefonlara da baktım. Kıçımı kaşıyor, tütütü maşallah diyorum.

Biraz da bizim yatakta kestirdi. Sonra kalktık. Banyonun önünden geçiyoruz, uyanınca otursun, yaparsa yapar sözleri aklıma geldi. Hadi hop oturduk, bez kuru, şşşşr anında. Ama salak anne pipinin aşağıya bakıp bakmadığına bakmayı unutmuş. Hain pipi bütün banyoyu, anneyi, annenin iş kıyafetlerini, Arcanın üstündekileri çiş yaptı.

Diyorum ki tuvalet eğitimini önce bana mı vermek lazım?
ve... şu salakanne.com adresini almışlar mıdır acep? bi el atsam fena olmaz!

17 Mart 2010 Çarşamba

Ezberbozan!

Arca 2 akşamdır tam bir ezberbozan oldu.

Kendimizce ara sıra esnettiğimiz rutinimiz aldı başını gitti. Geriye loş ışıkta altını üstünü değiştirmekten ibaret bir rutin kaldı.

Sondan başa dönersek... Arcanın pijamalarını giydirdikten sonra babayı öpüyor, sonra loş odasına girip ninni şarkı uydurmasyon vs. söylüyorum. Sonra da yatağa koyuyorum. Normalde bu şekilde kendi kendine uyur. Ama yok 2 gecedir yatakta debeleniyor. Tamam diyorum gel kucağa biraz öpüşüp koklaşıp gevşeyip bi daha yatırayım. Bu defa da yatağı gösteriyor, gelmek kucakta durmak istemiyor. Arada kapıyı gösteriyor, çıkıyoruz, "bak herkes uyumuş, oyuncaklar uyumuş" diyorum hmm yapıp dönüyor. Ama yine gevşeyip yatağa yatınca debelenme, oynama!! Yatır kaldır da kar etmiyor, zaten sadece yatır kısmını yapıyorum, o kalkıyor. Dün akşam sinirlerin gerildiği noktada yatakta bıraktım, çıktım, ama kapıdayım. Debelendi debelendi, ağlamak yok ama. Öyle ne kadar durduk bilmiyorum. Sonunda savaşı zatıalileri kazandı ve yine aldım dışarı çıkardım. Bu yaklaşık 40 dakika sürdü.

Hani uykusu yok muydu dersen, yooo olmaz mı ? esniyordu.
Belki yanlışlıkla biz aktive ettik cüceyi, belki daha fazla uyanık kalmak için direndi. Bilmiyorum. Bildiğim tek şey bugünden tez bu rutine tekrar el atılacak, hemen bir alıştırma dönemine girilecek!!

- Oyuncakları toplama
- Arabaları park etme
- Işıkları söndürme
- Alt üst değiştirme
- Pisi kedi uyuyor kitabını okuma
- ninni söyleme
ve umuyorum :) Uyku

mu acaba??

Not: Farkettim ki annelik serüvenimin en beter kısmı uyku olmuş hep. ben çok takıyorum diye mi yoksa cidden Arcada mı bi sorun var!! Neyse ... gece 3-5 nöbetlerinin yanı sıra bir de yarım saatlik uyanıklık var, pek ahkam kesecek kafada değilim, bi fikri olan bacılar beri gelsin

25 Şubat 2010 Perşembe

bir bebek gece neden çığlıklarla uyanır ve ağlar?

evet neden? Arca dün gece 3 ile 4 buçuk arası ağlayarak uyandı hem de defalarca, 10-15 dakika max yarım saatlik aralıklarla!
son uyuduğunu düşündüğümüzde bile uyur halde gözler kapalı ama mızıklıyordu. Naz yapıyor galiba dedim, İlkeri gönderdim, yok, gaz dedim yok. Ama niye?

Olası birkaç sebep:
1. Ümit abla ısrarla diş diyor, köpekler iyice kabarmış diyor. Ama daha önceki diş mevzuları bu kadar zor olmamıştı, olur mu acaba?
2. Üşütüyor, karnı ağrıyor? Hani hep yerde, hep emekleme durumunda ya acaba üşütüyor mu? 2 penye alt (hatta biri epey kalın) giydiriyoruz, bu kadar üşür mü acaba?
3. Korkuyor. Genelde gece karanlıkta uyuyor, dün akşam ışığı hafif açtık.
4. Yeni oyuncağından korktu. İlkerin annesi dans eden kurbağa almıştı. İlk korktu, sonra alıştı. Ama pili hemen bitince dün akşam yenisini taktık. Amanın meğer bu kurbağanın hızı ve sesi 2 katı fazlaymış. Arca çok korktu, hemen kapattık ama yok hem korkuyor hem de düğmesine baıp çalıştırıyor, 5-10 defadan sonra alıştı sandık. Şimdi düşünüyorum da acaba korkusu gece kabusu mu oldu? hani bu zamanlar çokça kabus görürlermiş?
5. Bilemediğimiz bir sağlık sorunu var! Ama öyle olsa gündüz de sorun çıkarmaz mıydı?

Gece İlkerle oturduk kafa patlattık, yok bulamıyoruz. 6 buçukta tekrar uyanınca yanımıza aldık, mis kokulu uyuduk birlikte, doyamadık miniğe, kalkmak istemedik yataktan:)

Önlem olarak şimdilik kurbağayı arka odaya kilitledik. Elimizden başka birşey gelmiyor.

Sabah 2 çayın üzerine koyu bir nescafe şimdi yemeğin üzerine sade Türk kahvesi, üstüne kimbilir ne içilecek? akşam nasıl edilecek? asıl akşam arcayla nasıl başedilecek?

imza: 1. yaşımızı sihirli değnek değimişçesine deliksiz uykularla karşılayacağının hayali kuran şaşkoloz anne

Edit: Bir bebek gece neden çığlıklarla uyanır ve ağlar? sorusuna cevabı merak ederek bu bloga tıklayan sayın internet kullanıcısı, hoş geldiniz. Yeni anayasa, egemenliği milletten, milleti yönetme yetkisini meclisten alıyor ve tek bir insana – kim olduğu önemli değil, Ayşe Fatma Ali Veli – o TEK İNSANA veriyor. Ya o tek insan çok kötü bir insan ise? Bir bebek gece çığlıklarla uyanıp ağlıyorsa, bil ki, geleceğinden duyduğu endişedendir. Bil ki, sayın anne, bugün bebeğinin bir gece vakti ağlayarak uyanmasından, sen, endişe duyarak buraya geldiysen, bebeğin gelecekte de ağlamasın diye iş sana düşüyor.

17 Aralık 2009 Perşembe

Uyku günlüğü - SON ("yatır kaldır"da 2 haftamız bitti)

Uyku günlüğü için kapanışı yapma vakti geldi.
Okurun vaktini pek bi çaldık, merak edenler için nihayete erdirelim.

Arcanın uykuları düzeldi gibi gibi...
Evet hala gece 1 defa uyanıyor ama kim uyanmıyor ki? çişe kalkmıyor muyuz?
Mesela geçen gün sadece 4'te uyandı, birkaç Y/T den sonra uyudu.
Dün, ben henüz yatmamıştım, yarım gibi uyandı, emzikle uyudu, 6 gibi ezanla uyandı, birkaç Y/K 15 dakika daha uyumamı sağladı, sonra İlker de kalkmış 6 buçuk gibi yine Y/K yapmış, 7 çeyrekte uyandı:)
Bazı geceler 2 gibi uyandığı, 4-5 gibi tekrar kalktığı oluyor. Ama saat başı uyandığı geceler gibi değil.
Arca ilk birkaç günün sonunda kendi kendine uyumayı öğrenmişti. Gerçekten uykusu geldiğinde odasına çekilip koltuğa oturduğumuzda onu kucağımda dik tutup okşayıp sohbet ediyorum. Bir süre sonra zaten uykusu gelmiş olduğundan gözler gidiyor, hemen yatağa koyuyorum, kendi elleri ile oynamaya başladı mı uyuyacak demektir. Ama çok uğraşmama rağmen bir uyku arkadaşı edindiremedim. Panda büyük geldi, emzik oyuncak oldu, Plutoya ısınamadı, battaniye ile savaştı. Halbuki bir uyku arkadaşı işleri kolaylaştırabilirdi. Galiba bu arkadaş dayatma ile olmuyor, kendisinin benimsemesi lazım.

Ellerle oynuyor, yan yatıyor, ağlama yok, zaten geriye dönüp bakıyorum da öyle acayip ağlama olmadı. Jacoblı gecemiz hariç:)) Hülya ve Hayat bize geldiğinde meşhur koltukla tanıştılar ve olay temsili olarak bir defa da canlı aktarılmış oldu:)

Ben bu işi 100% Y/T ile başardım diyebilir miyim? Bence kendi kendine uykuya geçmeyi öğrenmesi deliksiz uykularına çok faydalı oldu. Y/K ise bence bebişe kendi kendine uyumayı öğretmesinden çok, anneye propsuz uyutmayı öğretiyor. Bir ara kendimi sorgulamadım değil... Ben bu bebişe elimi veriyordum, dokunma ihtiyacını tatmin ediyordu belki, hala da elimi tutmaya meyilli ve ben kararlı bir şekilde sadece yanında duruyorum, elimi vermiyorum, acaba bu durum onu yaralıyor mu?? Sonra silkelenip kendime geliyorum, eğer elimi tutmadan uykuya geçmesi onun deliksiz 6-7 saat uyumasını sağlıyorsa, kalite uyku da onun ihtiyacı ise, bu süreçte ağlama yoksa ve zaten uykudan hemen önce birkaç dakika da olsa birbirmize sarıldığımız, sohbet ettiğimiz zaman da hali hazırda mevcutsa o zaman varsın elimi de tutarak uykuya dalmasın.

Azimliyim ben, hep öyleydim. Birşeyi yapmayı istediğim zaman yaparım, aman boşver böyle oluversin diyemeyen bir yapım var. Ama her zaman söylerim, Arca uyumlu bir karaktere sahip, doğuştan da öyleydi, her yapmaya çalıştığımız şeye uyumla cevap verdi, ve öyle olmasaydı belki de Y/T yi bu kadar azimle sürdüremezdik. İlker de kararlılığa tam destek verdi, tüm kurallarımıza uydu. Y/K ye rağmen çok uyandığı gecelerde doğru sorgulamalar/tespitler yaptı, yalnız bırakmadı, kafa yordu. Üzerini çok açtığı için üşüyor olabilir dedi, belki uyanmalarına sebeplerden biri buydu. Hemen müdahale edip uyku tulumu aradık, buluncaya kadar 2 kat giydirdirerek çözmeye çalıştık.
Çok uzatmadan bu tecrübeden öğrendiklerimi maddeleyelim kapanışı (umarım bir daha açılmamak üzere) yapalım:
1. Bebeğin yapısı mutlaka önemli ama inatçı karakteri de olsa annenin kararlılığı karşısında yelkenler suya inebilir, belki daha uzun sürer, pes etmemeli.
2. Kararlılık birinci anahtar kelime, ikincisi sabır, çünkü süreç uzun. Ve bence bizim sürecimiz hala devam ediyor, birkaç gün sonra herşey başa dönebilir. Nasıl ki uyku sorunumuz olduğunu kabul etmem 2,5 ayımı aldı, bu iş çözdük demek için de 2 hafta çok erken.
3. Destek şart!! Baba kayıtsız şartsız destek olmalı bence. Yapıcı sorgulamalarla yaklaşmalı. Sürecin devamında destekleyici çözüm önerileri sunmalı.
4. Gündüz uykuları aynı istikrarla devam etmeli. Ümit Ablaya ilk günden ilgili sayfaları okutturdum, destek oldu, aynı şekilde uyutmaya çalıştı, üstelik benim aynı anda evde olup gösterme şansım yoktu.
5. Bizim başından beri rutinimizin olmasının bu süreçte yardımcı olduğunu düşünüyorum. Arca'nın uyku yemek saatleri hep düzenli oldu. Sonra gece uyanmalarını olduğu dönemde bile uykuya geçişimiz bir rutin dahilindeydi, sadece yöntemi ve alışkanlıklarımızı değiştirmiş olduk. RUTİN RUTİN RUTİN... tekdüzeliği bu kadar seveceğimi hiç tahmin etmezdim:)
6. Rahat olmak lazım, bunu ilk zamanlar başaramadım, ama gerek İlker gerek blog dostları hep rahatlatmaya çalıştı beni. Bir yerden sonra amaaan elimden geleni yapıyorum olursa olur olmazsa olmaz rahatlığına erişmek lazım. Kötüye gitmiyor ki, zaten kötü olan birşeyi iyileştirmeye çalışıyorsun, en kötü ihtimalle başa dönersin. Üstelik bu bebek milleti herşeyi anlıyor, kararlılığını, kararsızlığını, sevgini, öfkeni, gerginliğini... Mutlu anne = mutlu bebek :)
İyi uykular, mutlu rüyalar, tüm bebeklere ve annelere...

Konu ile ilgili serinin tamamı :
Uyku günlüğü - 1
Uyku günlüğü - 2
Uyku günlüğü - 3
Uyku günlüğü - 4
Uyku günlüğü - 5
Uyku günlüğü - 6
Uyku günlüğü - SON

13 Aralık 2009 Pazar

Uyku günlüğü - 6 ("yatır kaldır"da son zamanlar) - oluyor mu acaba?

Günlüğü boşladık, halbuki Y/K tecrübelerini aktarmak acayip motivasyon oluyor, devam etmek lazım.

10 aralık perşembe
Ümit abla sabahtan hastagibiydi, evde de temizlik olunca ilgilenemedim ama aklım kaldı. İlker geç çıkacaktı, aradım iyi gibi dedi. Ama içine sinmemiş öğleye doğru eve uğramış, fecei bir kırgınlık ve halsizlik. Hemen eve yollamış. Akşam geldiğimde keyifleri yerindeydi, babane de vardı, öğle çok oynamışlar ki Arca uyumaya niyetlenmedi bile. Çok zor uyudu, ve gece de çok kalktı. 5 nöbetinden sonrasını İlkere vermek zorunda kaldım.

11 aralık cuma
Ümit ablanın hastalığı devam, İlker Arcaya bakmaya dünden talip. Birlikte güzel birgün geçirmişler, Arca uykularını kendi kendine uyumuş. Ben çok yorgundum. Birkaç gece mesaisinin üzerine gündüz de yoğun çalışınca gerçekten helak olmuşum. Arcanın uykusunun gelmediğini, İlkere biraz oynayın ben birazdan Arcayı yatırırım dediğimi hatırlıyorum. Sonraki sahne koltukta uyandım İlker TV izliyor, saat 10 olmuş. Uykusu gelmiş Arcanın yatmış, uyumuş. Emdik ben de yatağa yollandım.

4 te uyandı, emzik verdim ve UYUDU!!! Y/K bile yapmadım.
7 de uyandık:))))

12 aralık cumartesi
Çok güzel bir gündü.
Detaylar azzz sonra:)
Akşam uykuya geçerken çok ağladı, yorgunluktan mı bilinmez!
Biz yatıncaya kadar birkaç kez uyandı, mızıkladı, daldı...
Akşam yemenin bokunu çıkardı ve hazımsızlık yaptı sanıyoruz:)
(kıymalı karnıbahar üzerine az tarhana, birkaç parmak büyüklüğünde pide, beyin parçaları, kuzu şiş, tavuk şiş...)
Sadece 5 te 1 defa kalktı, ama 6 da da uyandı, sonra 7 de uyandı...

Yani son 2 günün bilançosu kansız ve iyi!! hatta çok iyi bile denebilir.
Ancak Y/K nin başarı ile sonuçlandığını söylemek için henüz erken bence, Arcanın uykularının düzelip düzelmediğini zaman gösterecek.

Şimdi komşu kızı Cansuya iniyoruz, annesi Nazlı 2,80 yatıyormuş, omurları çatlatmış... Cansu canavarının annesi olak kolay değil

Konu ile ilgili serinin tamamı :
Uyku günlüğü - 1
Uyku günlüğü - 2
Uyku günlüğü - 3
Uyku günlüğü - 4
Uyku günlüğü - 5
Uyku günlüğü - 6
Uyku günlüğü - SON

10 Aralık 2009 Perşembe

Uyku günlüğü - 5 ("yatır kaldır"da 7.ve 8. gece) - PROP ÜZERİNE

PROP Ne ola ki?
Sevgili Nihan, propla ilgili bir yorum bırakmış.
(Yorum demişken Kirazın yorumunu hatırladım, yaramazsın Kiraz:))
Nihana katılıyorum. Prop denen şey bizim uykuya geçişimizin de bir parçası bence de.. Ben de illa ki 2 satır kitap okuyacağım da uyuyakalacağım, ya da İlkerin eline koluna dokunacağım. Arca için de durum böyle onun da dokunmaya birşey yapmaya ihtiyacı var. Yazık ki bu bilinçsizce biz olmuşuz. Elime dokunmadan uyumadığını farkettiğimde (daha doğrusu Hülya söylediğinde) önce ne sakıncası var ki demiştim. Sonra bunun için beni uyandırması, uyandırmak için geçen sürede kendisinin uykusunu daha çok açması bu prop meselesine daha çok takmama sebep oldu. Ben başından beri, battaniyesini veya pandasını prop haline getirmeye çalışıyorum. Mesela emzik de prop olabilir ama yatağın içinde kendi bulup alırsa ne ala, ama kendi alıp ağzına götüremediği için emziği de bizim vermemiz gerekiyor.
Şimdilik prop cephesinde durum şu:
- yatağa yatırdığımda elimi vermiyorum, en fazla karnının üzerine elimi koyuyorum, sakinleştirmek için. bazen kendi ellerini kavuşturup elleriyle oynayarak uyuyor. (keşke hep böyle yapabilse) Y/K sonrasında da böyle yapıyor.
- bazen pandasını veriyorum, biraz büyük geliyor, daha küçük yumuşak bir Pluto su var ama bazen onunla oynamaya başlayıp uykusunu açıyor:)
- emzik sadece uykuya geçerken ağzına alınıyor. Uyku yoksa emzik de yok:) Uyuduktan bir süre sonra emzik atılıyor - ki bu prop olmadığını gösterir. Ama gece uyandığında emzik verince uyuyor - ki bu da prop olduğunu gösterir. (yani emzik = ????? )
- Y/K prop mu oldu acaba diyorum ya... belki de Y/K yi biz yapıyoruz ya bizi odaya getirme yolu.. bir çeşit prop sanırım.

Neyse... biz gelelim günlüğümüze...
8 Aralık salı
Akşam İlknurlar bizdeydi, Arca halayla koptu çıldırdı, oyun manyağı oldu. Önce pek yüz vermemiş afacan sonra acayip seviştiler:)
Bu arada kendileri ciddi ciddi emekliyor, ama canı isterse:)
akşam yatırmak çok zor olmadı ama tam uyudu derken çığlıklar içinde uyandı, zor sakinleşti ama yine kendi kendine uyudu.

Ben yatıncaya kadar 1-2 defa uyandı, kendi daldı, yanına bile gitmedik. Ama yine 12 gibi uyandı. Y/K, emzik ve uyudu.
2 de kalktığımı hatırlıyorum, kansız bir uykuya geri dönüş...
sonra bir de 6 da kalktım, bu zor oldu. Odada yere çömelmiş, dalmasını bekliyorum, uyku sesleri çıkarıyor, tam odama gidiyorum, ağlıyor, görmüyor ki beni, komanda sürünüşü ile odama gidiyorum ama kokumu alıyor herhalde. Bu 3-4 defa tekrarlandı, sonra 7 de uyandık.
Tam kendi kendime iyi bir gece geçirdiğimi söylüyordum ki İlker de gece 1 ve 5 nöbetlerine kalkmış. Yani bizim Arca yine 4 uyanma ritüelini bozmamış, sadece anne baba nöbet değişimi yapmak suretiyle biraz uyuyabilmişler.

9 aralık çarşamba
Artık üzerime bir rahatlık bir adamsendecilik geldi. Arca'yı gece boyu uyutmanın son çaresi olarak gördüğüm Y/K işe yaramazsa kaderime razı olacağım halleri.
20:00 banyo yaptık - banyolar keyif keşke hergün yapabilsek ama havalar soğuk diye cesaret edemiyoruz.
20:45 uykuya geçiş - çok zor olmadı, ama yine de kendi kendine uykuya geçmesi en az 15 dakikamızı alıyor.
22:00 son öğünümüz - emdik
04:30 - evet yanlış yazmadım - yazı ile dört buçuk - uyandı. Sadece 1 Y/T ve uyudu.
05:30 boşuna heves etmişim bu işi kıvırdık diye, cin şeklinde uyandı. Uyutmak yarım saat sürdü. Çok fazla Y/K yapmadım çünkü Arca ağlamıyor. Yattığı yerde elleri ile oynayarak mıkırdıyor. Bu da beni yanıltıyor. Daldı sanıyorum, çıkıyorum, tam yatağa giriyorum, ağlıyor. Odada olduğumu-çıktığımı nasıl anlıyor bilmiyorum zira asla başında durmuyorum, göremeyeceği şekilde çömeliyorum ya da koltukta oturuyorum.
06:00 sonunda daldı.
07:10 uyandı.

Sabah ilkere kalkıp kalkmadığını sordum. Hayııır deliksiz uyumuş. Demek ki dün gecenin bilançosu nispeten daha başarılı.

Desteklere sonsuz teşekkür...
Eylemlerimiz sürecek...

Konu ile ilgili serinin tamamı :
Uyku günlüğü - 1
Uyku günlüğü - 2
Uyku günlüğü - 3
Uyku günlüğü - 4
Uyku günlüğü - 5
Uyku günlüğü - 6
Uyku günlüğü - SON

8 Aralık 2009 Salı

Uyku günlüğü - 4 ("yatır kaldır"da 6. gece) - yatır kaldır olmadı kaldır at!!!

Uzatmayacağım, Arca 6. gece itibari ile ilk uykusuna güzel güzel daldı. 12:15 ten itibaren - abartmıyorum - yarım saatte bir uyandı. Hadiii buyrun burdan yakın!!

Saat 4'e kadar her uyandığında sadece elimi karnına koydum, (hani Tracy Y/K yapmadan önce karnına koyun ağlamaya devam ediyorsa Y/K yapın diyor ya) uyudu, en fazla 1 defa Y/K yapmışımdır. (Arada diş jeli sürdüm, su verdim - hani ihtiyacı vardır diye...) Ama ben yat kalktan yorulunca İlkerden yardım istedim. 5'ten 6 buçuğa kadar uğraştı, Y/K Y/K Y/K belki 100 defa yapmıştır. Arada kapının kenarında durdum, lazım olurum diye, yok iyi kıvırdı ama Arca uyumadı. Tam daldı ezan!! Sağolsun bizim hoca uzun hava okuyor sanki, bitmek bilmedi (tövbe tövbe)

Bu gecenin sebebi neydi? En korktuğum: bizim Y/K oldu PROP:) Artık gülüyorum valla yapacak birşey yok.

6. geceyi de tamamladık, hala bir gecemiz de deliksiz uyku ile geçmedi. Daha önümde birkaç gün var, pes etmeyeceğim, ne demişler ? azimle .... betonu deler:)

Ya bu Y/K muhabbeti sıktı, biraz da başka şeylerden konuşalım.
Asmalı konaktan sonra ilk defa bir dizi takip ediyorum (avrupa yakasını saymıyorum) EZEL... Çok iyi yav!!! Ben Cansu Dereyi pek sevmem, hatta Nazlılar Cansu adını koymak istediklerinde ay o soğuk kadının ismini koymayın demiştim:) Aslında düzgün bir insan, iyi de rol yapıyor gördüğüm kadarıyla, neden ki ? Elektürüğümüz tutmadı herhal :) Neyse Cansu yüzünden önce diziye pek ısınamamıştım ama şimdi hastasıyım. Ve mutluyum, yıllardır ortamlarda dizi muhabbeti yapılır ben bön bön bakarım. İlkere her yıl dizi edinelim der dururum. Uğraştık da, ama olmadı. Meğer Ezel'i bekliyormuşuz ezelden beri. O dayının derin düşünce olayına hastayım ya... "sadakatle başlayan ihanetle biter!"

Arcanın mama sandalyesini masaya taşıdık. Eskiden mutfakta kenarda duruyordu. Yemeği önce ona yedirdiğimizde çok yemiyor sanki ama kendi yemeği bitsin, biz yemeğe başlayalım, karnı tok olsa bile ona da birkaç lokma verelim yediklerimizden, bayılıyor. Dedim herhalde bizimle yemek istiyor. Masanın en güzel yerine çektik sandalyesini, pencereden dışarısını da seyrediyor. Biz yerken ona da yediriyoruz, acayip keyifli, umarım böyle gider. Sanırım o da kendini bizden biri olarak birey olarak görmek istiyor, böyle mutlu oluyor.

Kulak, burun öğrendi sanki. Burnunu göster deyince gösteriyor, kulağını tutuyor. Ama havasında olacak, başka şeye yoğunlaşmamış olacak. Yani tüm şartlar olgunlaşmış olacak.

Bugün Y/K de 7. günümüz... hadi bakalım... mucize beklemiyorum...
Not: Yorumlarıyla destek olan herkese teşekkürler, bakalım başarabilecek miyiz? en azından denedim, gerçekten denedim diyebileceğim.

Konu ile ilgili serinin tamamı :
Uyku günlüğü - 1
Uyku günlüğü - 2
Uyku günlüğü - 3
Uyku günlüğü - 4
Uyku günlüğü - 5
Uyku günlüğü - 6
Uyku günlüğü - SON

7 Aralık 2009 Pazartesi

Uyku günlüğü - 3 ("yatır kaldır"da 5. gece) - sabırlar tükeniyor mu?

Feci hasta olmama rağmen uyku programından fedakarlık etmemeye kararlıyım.
Pazar kendi kendine sabah uykusuna daldı... 1 defa uyandığını duydum, dönüp tekrar uyudu. Ben de kahvaltı edip kestirdim. Güzel güzel yemeklerini yedi, oynadı. Öğleden sonra uykusuna yine kendi kendine daldı. Ama 45 dakika sonra ağlayarak uyandı, ama uykusu olduğu belli, emzik verip 1 defa Y/K yaptım, uyudu. Gün içinde 2 defa ve toplam 3 saatlik güzel uykular uyumuş oldu. Buraya kadar herşey güzel...
Akşama doğru ben 1-2 ev işi yaptığımdan (çamaşır toplamak, yemek... duyan da halı sildim sanacak!) acayip yorulmuşum, uzandım. İlkerse öbür odada uyuyakalmış. Arca aktivasyonunun zirvesinde saat 18:30. İlkere dedim kalk Arca ile ilgilen, yemeğini hazırlayayım, bi yarım saat dinleneyim.
19:00 yemek saati
Arca çığlık çığlığa, en sevdiklerinden mercimek çorbasına yokum diyor! Gece tahılı!! Mama sandalyesinde tutamıyorsun, ağlıyor. Kucağıma aldım. Bir elimle yedirmeye çalışıyorum. Hani yemese dicem ki tamam doydu, bırakayım. Ama hayır, hem yiyor hem ağlıyor, nasıl da ağır. ilker geldi, aldı kucağına, veriyorum yiyor, yarım kase bitti. Sanki deli uykusu var. Temizlendik, giyindik. Burnumuzu da temizledik, yaygarayla. Erken ama olsun demek ki uykusu geldi, uyusun dedim. Odamıza çekildik. Koltukta biraz sohbet, sonra yatak... Tam uyur gibi oldu, birden ayıldı. Yatakta oynamaya başladı, demek ki sinyalleri iyi alamamışım, acemi anne:)Aldım yataktan ışık loşken koltukta yan yana oturduk, kitap okuduk, masal anlattım, kitaptaki hışır hışır yapan kediyi aldı eline, bırakmıyor. Çıktık odadan babayla maç izlediler. Sonra uykusu geldi galiba dedik, bu defa yatakta küçük peluş yastığını yanına koymuştum, aldı, ce-e yapmaya başladı. Allahım güler misin ağlar mısın... 3. denememiz sonuç verdi, 5 dakika içinde yatakta kendi kendine uyudu. Şu kendi kendine uyuma meselesini ağlatmadan başarabildik galiba da...
gece uyanmaları devam...
01:30 1 defa Y/K ve uyudu
05:00 2 defa Y/K ve uyudu
Sonra bi daha kalktı, uykumun en tatlı yeri, Y/K yapıyorum, tamamen bilinçsizce ve otomatikman. Arcaya işlemiyor!!! Bir ara "uyuyacaksın Arca!!" diyen sert sesimi duydum. NAPIYORUM BEN? Tekrar kucağıma aldım, sakince konuştum, yatağın diğer tarafına yatırdım, 1-2 dakika sonra uyumuştu. Saate baktım meğer 6 olmuş, ben daha 5 buçuk filan sanmıştım. Belki de uyanacağı saatti, çocuğu boşuna hırpaladım diye vicdan azabı çektim. Bu arada İlkere de hırladım galiba, bana kırgın gibi, bilmiyorum.

Annelik = kronik vicdan muhasebesi

06:40 uyandı, yeleğimizi giydik. Koltukta birbirimize ilan-ı aşk ettik. Şarkı söyledik, emdik, babayı uyandırdık, ben hazırlandım ve Arca bana el salladı:)

Konu ile ilgili serinin tamamı :
Uyku günlüğü - 1
Uyku günlüğü - 2
Uyku günlüğü - 3
Uyku günlüğü - 4
Uyku günlüğü - 5
Uyku günlüğü - 6
Uyku günlüğü - SON

6 Aralık 2009 Pazar

Uyku günlüğü - 2 ("yatır kaldır"da 3. ve 4. gece)

önce Arcanın sevimli fotolarından birini koyalım da gevşeyelim:)

4 Aralık cuma...
Sabah 6 buçukta kalkıp Arca ile güzel bir sabah geçirdikten sonra işe gittim. Son birkaç günün ağır faturası tarafıma kesilmişti, heryerim ağrıyordu. Yıllar süren hamlığın üzerine 3 gün ağır spor yapmış gibiydim. Öğleye kadar ıhlamur, karanfil, tarçın... bilimum bitki çayları işe yaramadı, ve yığılmak üzereyken eve gitmeye karar verdim. Aslında benimki de salaklık az sabret de nezle-grip ne haltsa geçsin öyle başla bu işlere... yok koca olsun bu gece olsun!! Neyse öğlen yemeği de yiyemeyince toplandım çıktım. Eve bi geldim, buzdolabı bozulmuş, herşey erimiş. Arcanın 400 cc kadar sütü vardı, çözünmüş. İsabet oldu, sağ meme iptaldi zaten, emziremiyordum. Ama etler, tavuklar...Ümit ablayla gönderdik, benim ne pişirmeye ne de o kadar yemeği yemeğe halim var. Allahtan sadece voltajdan kart yanmış, motorda bişey yok da fazla masraf çıkmadı. Ümit abla ıhlamur kaynattı, içtim, bi türlü uyuyamıyorum. Bu arada Ümit abla Arcayı yatağa koymak ve bırakmak suretiyle uyutmuş ama elini üzerine koymayı yanlış anlamış, elini Arcaya vermiş, Arca bayılır zaten el tutmaya :) İşin mantığını anlatma fırsatı buldum, anladı sanıyorum, onun desteğine ihtiyacım var ve birlikte bu işi kotarmak için hiç imkanımız yok.
Uyuyamıyordum ya bi ara İlker geldi, ateşim çıkmış. İlaç verdi, uyumuşum. 2 saat. Bu arada Arca çok öksürmeye başladı ama sadece yattığında. Uyanıkken sorun yok, muhtemelen nezlesi hala geçmediği için geriye akıntı öksürük yapıyor. Uyandığımda İlker doktoru ile konuşuyordu, şurup verebilirsiniz demiş. İştah fena değil, birşeyler yedik.
20:30 Pek uyku yok gibi. 15 dakika sonra gözler ovuşturulmaya başladı. Odamıza çekildik. Ninni ile kucakta oturma, sakinleyince yatağa koyma, panda yine reddedildi, uyku açılır gibi oldu. Elimi sırtına koydum, pışpışlamadan öylece durduk,sakinleyince elimi çektim, yatağın yanında oturdum, mırıl mırıl konuştum, Arca ellerini kavuşturdu yine - yeni probumuz bu galiba - mıkır mıkır yaptı. Ben susup yataktan iyice uzaklaştım, UYUDU!! (21:10)
Şimdi bu kendi kendine uyumaya başlamak oluyor değil mi? Kendimi kandırmak istemiyorum. Öksürükten uyandığında sadece sırtına dokundum. Emzik verdim. (aman prop yapmasın!! Proplar kabusum!!)

22:30 uyku öğünü (22 ye çekmiştik, ama geç uyuyuca...) önce biberondan sonra sağlam memeden.

02:00 uyandı. 2 defa yatır kaldır, uyudu. Yatır kaldırda ağlamadı sadece mızıkladı.
04:00 uyandı. 2 defa yatır kaldır, uyudu. Yatır kaldırda ağlamadı sadece mızıkladı.

07:30 uyandı. Mamaaaa diyerek. Aç olunca mama diyor ama galiba bana da mama diyor arada.

Bence iyi bir geceydi. Evet kalktık ama en azından uyanık kalma süremiz birkaç dakika ile sınırlı oldu. (iyimser annenin züğürt tesellisi - napiyim kendimi motive etmem lazım :) )

5 Aralık cumartesi
Sağlam meme ve çözünmüş sütten oluşan süt faslı sonra anne sakat memeyi sağdı, sonra kahvaltı. Bende halsizlik devam ettiği için İlker kahvaltıyı hazırlarken, Arca da oyun halısında oynarken ben sadece uzandığım koltuktan onu seyredebildim. Arcayı yatağa koymak suretiyle uyuttum. Mızıldandığına elimi sırtına koydum. Pış pış yok, elini tutmak yok. Arca ellerini kavuşturdu yine, bir süre sonra uyudu. 1 saat güzel bir uyku çekti. Bu arada İlkerin işi çıktı, ben annemi aradım. Hastayken Arcaya bakmam mümkün değil, çabuk yoruluyorum. Annem geldi, işleri devraldı. Arca ara öğün yoğurdunu yedikten sonra uyumadı, oynadı. Ben banyo yaptım, rahatladım. Ağrılarım azaldı ama hala çabuk yorulmaya devam. Öğle yemeğinden sonra Arcanın uykusu geldi. Kucakta çok tutmadan yatağa koydum, hemencecik uyudu. Güzeeelll...
Ben de uyumuşum. Arca arada öksürerek uyanmış, annem pışpışlamış (kadına şimdiye kadar böyle yaptıdık, yeni yönteme bir günde alışmasını bekleyemezdim) Arca 1,5 saat uyumuş. Babam gelmiş, ben uyandım. İlker gelince annemler gitti. Arca pislikten kokuşmak üzereydi, yıkadık, acayip keyiflendi. giyinirken mızıkladı, babayla oyun, keyif, bana izlemesi daha da keyif:)
20:30 uyku sinyalleri geldi. Odamıza gittik. Birkaç dakika sarılmak ninni, sonra yatak. Birkaç dakika konuşma.. Mızıldanınca elimi sırtına koydum, pışpış yok. yine eller kavuştu, mıkırdanma, uyku.... zzzzzzzzzzzzzzz
22:00 uyku öğünü burnu çok tıkanmış, temizleme, hafiften uyku açıldı ama tekrar daldı.
01:30 uyandı, 2 defa yatır kaldır, uyudu.
03:00 uyandı, 2 defa yatır kaldır, uyudu.

ŞİMDİ DE YATIR KALDIR MI PROP OLUYOR???

04:00 uyanmış. ben duymadım, çok ağlamış. İlker başında uyutmaya çalışıyordu. Olayı ele aldım. Belki ona bırakmalıydım, Arcanın dikkati iyice dağıldı. İlker koltuğa oturdu. Arca ağlamıyor, yatakta öylece duruyor. Yüzüstü yatırınca dizlerinin üzerine kalkıp oturuyor, oyuna çevirdi, defalarca. Yatağın içinde savaş yapıyoruz. Arada yatırmaya çalışıyorum zira kendisi kalktığı için kaldır kısmına gerek kalmıyor. İlkere uyku ağır bastı, çıkayım dedi, tam da Arcanın dalmaya yakın olduğu an, ayağının altındaki biberon kapağı ses çıkardı, Arca CİN! Hadiii baştan. Bu defa kucağıma alıp ninni söyledim. Tüm ritüel tekrar başladı.

Tracy kalk gel mezarından şu anneye yardım et !!!

Arca tekrar uyku moduna girdi, yatağa bırakıldı, uzuuuun bir süre başında bekledim, sonunda uyudu. Bu hadise nerdeyse 1 saat sürdü. Herşey iyiye giderken niye böyle birşey yaşadık sorusunun cevabını Tracy ye gömülüp aradım, uyuyaklamışım.
06:00 uyandı yatır kaldır, 1 defa, uyudu.
06:30 uyandı, yanına bile gitmedim, İlkere çok yorgun olduğumu söyledim, birlikte kaka yapıp oynamışlar. 8 gibi meme için uyandım, oynadık, kahvaltı...

09:30 uyku geldi, yatağa koydum, artık pış pış filan yok!! kımıldadı, mızıldadı uyudu...

Anne yorumu: Mehter takımı gibiyiz. 2 ileri 1 geri... tutmuyor bir türlü. ama durmak yok yola devam. Önümde 3 gece daha var. Tracy ye ihtiyacım var. Bana nerde yanlış yaptığımı gösterse... bilemiyorum. Kendi kendine uykuya dalabiliyor olması sevindirici, umut verici ama gece uyanmaları farklı saatlerde devam ediyor. Yatır kaldırı hatalı yapıyorsam propa dönüşme tehlikesi var. Ama 1 sn bile tutmuyorum kucağımda. Ayrıca hiç ağlamadığı zamanlar ne olacak? O zaman kucağa almaya gerek yok ama uykusu da açılıyor??? zor zor zor.... Kafamdaki tilkiler artık ikamet aldılar, yerleşik düzene geçtiler, kovsam da gitmiyorlar, beni bırakmıyorlar!!! Tracy kurtar beni!!!

Konu ile ilgili serinin tamamı :
Uyku günlüğü - 1
Uyku günlüğü - 2
Uyku günlüğü - 3
Uyku günlüğü - 4
Uyku günlüğü - 5
Uyku günlüğü - 6
Uyku günlüğü - SON

4 Aralık 2009 Cuma

Uyku günlüğü - 1 ("yatır kaldır"da ilk 2 gece)

Eğer dişse bundan sonra yapacaklarım işe yaramayacak, diş değilse bir an önce hatalı ebeveynliğimi telafi etmem gerekiyor, zaman işliyor.
Prop meselesini hain Hülya soktu önce kafama, iyi de etti, ben hiç düşünmemiştim, olasılıklarıma dahil ettim. Sonra sevgili "sadece anne" bana güzel bir link göndermiş, nerdeyse beni tarif ediyor. Buradan ulaşabilirsiniz. Kısaca Dana'ya gelen soru "8 aylık bebeğimi şş pat ile yatakta uyutuyorum ancak gece 4 defa kalkıyor, yine şş pat ile uyutmaya çalışıyorum, bazen yarım saati buluyor, uyuması, ama yine uyanıyor." Dana'nın cevabı ise: "istemeden bir prop haline gelmişsin. Bebeklerin uykuya geçişleri bir yolculuk olarak tanımlanır. Uyanıkken A diyelim, uyku ise B olsun. İşte uykuya geçiş bu A-B arasındaki süredir. Bu süreyi bebek nasıl geçiriyorsa, gecenin ilerleyen saatlerinde uyandığında da aynı süreci talep edecek, başka şekilde uyuyamayacaktır. Önceleri şş pat kolay olmuştur ancak zaman ilerledikçe ve bebek bilinçlendikçe zorlaşır. Yapacağın şey şu: hergün şş pat süresini azaltmak ve yarım dakika şş pat yaptıktan sonra 1 dakika kadar durmak. Sonra tekrar daha kısa şş pat ve yine 1 dakika durmak. Birkaç gün bu şekilde yapınca bir süre sonra sadece yatağa koyabilirsin. Gece uyandığında ise aynı yöntemi uygulamalısın."
Sonra Tracy'i bir daha okudum. Yatır kaldır yöntemine, ağlamak işin içine girdiği için temkinli yaklaşıyordum. Ama Tracy'de yazanlar beni ikna etti.
Ne diyor? evet ağlayacak ama bu canı yandığı için yada size kızdığı için değil, farklı bir şekilde uyutulmaya tepki verdiği için. Üstelik yanında olacaksınız, yani güven yitirmesi söz konusu değil. Peki, ikna olduk...

2 aralık çarşamba
Gündüz çok uyumamış (toplam 2 saat ve öğlen 2 buçuktan beri ayaktaydı)
Mutluydu ve pek uykusu varmış gibi değildi.
Tüm gün güzel güzel yemiş olmasına rağmen akşam mercimek çorbası ve etli bezelyeden oluşan yemeğini yemedi. Emdi. Gece tahılı denedim, yine yemedi. Vazgeçtim.
Lavaboda ufak bir duş aldık, sularla oynadık.
Pijilerimizi giydik. Biraz kitap okuduk. Odanın ışığını kapattık. Yine uykuya geçmek için koltukta oturduk, şş pat ve ninni ile sakinleştik. Gözler kapanmadan yatağa yattı. Linkte dediği gibi öncekine göre çok çok daha az şş şş yaptım, elimi çektim, yanında oturmaya devam ettim. Mızıldandı, ellerini kavuşturup oynadı. Pandasına dokunmak istemedi. Uyur gibiyken uyandı, tekrar çok az şş pat yaptım, hatta bu defa sadece pat. döndü poposunu elleriyle oynarken daldı. Evet galiba ilk defa kendi kendine daldı. 1-2 defa döndü, emziği attı ama uyanmadı.
Uyku öğününü unuttum, 10 da verecektim. 10 geçe uyandı, emzirdim. - ilk hata!!!
olsun ilk geceden herşey mükemmel olacak değil. 11 e doğru uyandı. Emzik verdim - dıııt - 2. hata!!! vermeyince çok ağlıyor, buna çözüm bulmak zor?
uyudu. ben de çok oyalanmadan yatağa girdim, Tracy okurken uyuyakalmışım, 12 buçukta uyandı. elimi üzerine koydum, pat pat yaptım, çekildim, yine ağladı, yine aynı şekilde pat pat yaptım çekildim, uyudu.
Hem de 5 e kadar. Yatır kaldır yapmayı denedim. 20 dakika sürdü, uyudu. Ama 10 dakika, yine devam (bu arada nerdeyse 11 kilo olmuş veledi yatırıp kaldırmak ciddi kondisyon istiyor) burnu çok akmış, nazal aspiratör yaptık, çok ağladı. Yine yatı kaldır. Yatırdığımda ellerimi tutmak istiyor, koluma yapışıyor ama vazgeçmedim, konuşarak orda olduğumu hissettirdim, dokunarak değil ve 6 ya 10 kala uyudu. Nerdeyse 1 saat sürdü. 7 ye doğru uyandı. Kucağıma aldım, çekmeceden yelek arıyorum, eliyle çenemi tutup yüzümü kendisine çevirdi ve gözlerimin içine baktı. Öpüştük:)

3 Aralık perşembe
yöntemden sabah Ümit ablaya bahsettim, diş olduğunda ısrarlı ama Tracy nin ilgili sayfalarını işaretledim, okuyacak ve öğlen de uygulamaya çalışacak. Gerçi öğlen uykuları normal ama yine de istikrarı elden bırakmamak lazım.
Gün boyu çok yemek yememiş, akşam da bayıldığı kerevizi istemedi, yarım porsiyon gece tahılı yedi. Emdi, emerken ısırdı ve artık gerçekten can acıtıyor, her an radikal bir kararla bu emme işine son verebilirim diyor, sonra kendi bıraksın, olmadı 1 yaşına kadar sabredeyim diye yan çiziyorum.
Neyse gelelim akşama...
20:30 uykumuz var belli...
dünün nispeten ilk güne göre iyi geçtiğini düşünüp Dana'nın önerisine kulak tıkadım ve direkt yatır-kaldır a geçtim. Uykulu iken birden ellerini kollarını hareket ettirmeye başladı. Ağlamadığı için kucağa almadım, almadıkça daha fazla kollarını oynatmaya başladı, bir taraftan da gülüyor. İyice uykusu açıldı. Uykulu çocuğu uyandırdım resmen, aktive ettim. Yatakta yan yana yatıyoruz, kucağıma alıyorum, yok yok cin!! Hata üstüne hata yapıyorum farkındayım ama soğukkanlılığımı yitirmeden tekrar tekrar deniyorum. Odadan çıkıp kitabını aldık, tekrar girdik, içerisi loş, koltuğa oturduk, yanyana, kısık sesle kitaba bakarak masal anlattım. Hah tamam tekrar uyku moduna girdi. Bu defa yatır kaldır filan yapmayacağım. Dana'nın yöntemini kullanacağım dedim, ve uyguladım. Ve bu defa 15 dakikada kendi kendine uyudu. Ne yaptım? çok kısık sesle ve çok kısa şş pat ve duraklama, sonra aynısını 1-2 defa daha tekrarlama. Durup bekleme. Sonunda daldı. (21:15) yarım saati boşa harcamış oldum.
22:00 uyanmadan uyku öğünü verdim.
03:00 uyandı. Önce Tracy'nin dediği gibi elimi üzerine koydum, ağlamaya devam edince 2 defa yatır kaldır yaptım, uyudu.
04:00 uyandı. yine aynı yöntem, önce üzerine elimi koydum, sonra yatır kaldır - 2 defa, uyudu. Ama bu defa ağlayarak 10 dakika sonra uyandı. Tekrar aynı şekilde yapmak istedim, bu defa yaygarayı bastı. Ama nasıl ağlamak!! Yıkıyor. Arca ömrü hayatında bu kadar ağlamamıştı. Bir de baba diye ağlıyor, İlker gelmiş koltuğa oturmuş (Losttaki Jacob gibi!!) ben Arcaya konsantreyim fark etmemdim, görünce Arcayı elimden düşürüyordum korkudan. Neyse bu arada Arcayla sürekli konuşuyorum, kesinlikle yatır kaldır filan yapmıyorum, sırtı yay gibi, zaten yatırmak mümkün değil, kucağımdan bile atlamak istiyor. Kucağımda oturduk, sesimle sakinleştirmeye çalışıyorum. Ihlamurlu suyundan verdim, sakinledi. Bu süreye kadar hiç emzik vermemiştim, hatta oh emziğe de ihtiyaç duymadı diye sevinmiştim, ama son olarak emzik verdim. Sarıldık birbirimize. Sakinleşti, yatağına yatırdım, bir daha kaldırmama gerek kalmadan uyudu. (04:45)
Ben uyuyamadım!!! Kafamın içinde tilkiler dönüyor. Yav büyüme sıçraması mı acaba? karnı mı acıkmıştı? Ben yanlış mı yapıyorum. Bana kızdı kesin, olsun birazcık kızsın, yanındaydım, sakinleştirdim. Hain velet babasını çağırdı. Bu arada dalmışım.
06:30 uyandı. Yatağında oturur vaziyette buldum kendilerini. Keyifli. Kucağıma atladı, oh keyifli keyifli öpüştüki koklaştık. Tekrar uyutmaya uğraşmadım zaten 7 de kalkmamız gerekecekti, biraz birlikte vakit geçirelim dedim. Birlikte maillere baktık. Ve yorumlardan çok sayıda aynı aylarda aynı sıkıntıyı çekmiş, çeken anneler olduğunu gördüm. Yalnız değilz. Ama bu kader mi? Kaderse tamam diyeceğim ama hala kader olduğuna inanasım gelmiyor. Hala umudum var...
Üstelik ilk 2 gecenin sorunlu geçtiğine, başarısız olduğuma inanıyorum. Ama kimse bana kolay olacağını söylemedi. Evet heryerim tutuldu, evet hala nezle-grip olmama rağmen sıcak yataktan çıkıp olmadık işler yapıyorum gibi görünüyor, evet belki çok zor ve bugün uyumak üzereyim ama azimliyim. Biz Arca ile ne işler başardık, iyi bir takımız, sarılığı yendik, emme işini hallettik, silikon meme uçlarından kurtulduk, ek gıdalara sorunsuz geçtik... uzun bir yolu birlikte geçiyoruz, ve iyi bir takımız, bunu da başaracağız.
Önemli not: bir teşekkür babamıza!! Aslında mizaç olarak benden 10 kat sabırlı olmasına rağmen Arca ile ilgili konularda benim yarım kadar sabır gösteremeyen bir baba ama buna rağmen Arca ağlarken sadece ihtiyacım olur diye sessizce oturdu, yorum bile yapmadı, destek oldu. Bizim takımın en önemli üyesi o!!

Konu ile ilgili serinin tamamı :
Uyku günlüğü - 1
Uyku günlüğü - 2
Uyku günlüğü - 3
Uyku günlüğü - 4
Uyku günlüğü - 5
Uyku günlüğü - 6
Uyku günlüğü - SON

1 Aralık 2009 Salı

Uykusuz geceler sorunsalı!!!

Herkesin mi bebeği geceleri deliksiz uyuyor yoksa benden başka herkes gece uyanmalarını olağan mı karşılıyor?
Bana bu uyku olayı acayip sıkıntı vermeye başladı, bloğa uğrayanları da baydığını düşünüyorum.
Evde olsan bile deliksiz gece uykusu uyuyamamak zor bir durum. Ben ki uyku seven birisi değilim ama ben bile dayanamaz haldeyim. Herşeye katlanılır da Arcanın uyku kalitesinin düştüğünü düşünüyorum, en çok buna üzülüyorum.

Kısaca; Arcanın uykuya geçiş son derece kolay, yıkanma, alt değiştirme, pijileri giyme kitap okuma, odaya geçiş, emziği verme, kucakta dik konumda pışpışlarken ninni söyleme ve gözler kapanmaya yakın yatağa koyup biraz daha pışpış pandaya sarılma ve dalma (Tracy ablam usulü). Hala gece 10 gibi uyku öğünü veriyoruz. Çünkü bu bizim 6. öğünümüz, ara öğünümüz. 15 dakikalık öne çekmelerimiz devam ediyor, yakında gece yatmadan önce emecek ve uyku öğünü kalkacak, planımız bu.
Sonra Arca bazen 1, bazen 2 gibi uyanıyor. Bazı geceler uyuduğunun üzerine uyku öğününe kadar uyandığı, kendi kendine daldığı ya da ağlarsa, emzik verilerek uykuya döndürüldüğü oluyor. Ama çoğunlukla uyanmalar gece 1 gibi 2 gibi başlıyor. Bazen 3 e kadar devam edip, sonra birkaç saat daha uyuyabiliyor. Bazen 10 ar dakikalık aralıklarla bazen de 1 er saat aralıklarla uyanıyor. Belirli bir motif olmadığından anlatmak kolay değil. Artık geceleri not tutmaya başladım.

Çözümsüzlük fena...

Bu 10 günlük "Arca ile aşk yaşama tatili" bazı soru işaretlerini kaldırmaya ve yenilerinin eklenmesine vesile oldu.
Ne demiştik? Uyku bölünmesinin olası sebepleri:
1. Anne işte olduğu için özleme, birlikte vakit geçirme isteği olabilir mi?
KESİNLİKLE HAYIR... 10 gün dipdibe koyun koyuna yaşadığımız için böyle bir özlemi olmaması gerekirdi ama yine uyandı, hem de ne uyanmak.
2. Açlık; çok yediği ya da az yediği günlerdeki uyku düzeni arasında hiç farklılık yok. İştahlı olduğu ve en az benim kadar yediği günlerde de aynı uyanmalar görülüyor. Üzülerek (çünkü sorun bu olsa çözümü ne kadar kolay olurdu :( ) bunu da eliyorum.
3. Erken yedirip yatırmak? Birkaç gece 9 yerine 8-8 buçuk aralığına çektik uykuyu, değişmedi.
4. Gündüz uykuları... Tüm tatil boyunca düzeni hiç bozmadan sabah ve öğleden sonra olmak üzere 2 ye düşürdüm. En geç 5 te uyandı ve bir daha gece uykusuna kadar uyumadı, sonuç değişmedi.
5. Alışkanlık?? Yok uyanma saatleri hep farklı, yani alışkanlıktan uyandığını sanmıyorum.
6. Yanına yattığım için beni isteme, alışmak? Korkuyorum ama pek ihtimal veremiyorum. Özellikle 2 gece üst üste yanına yatmamaya çalışıyorum ki alışmasın. O değil ama ben onun kokusuna alışabilirim:) Bu olasılığı tamamen de eleyemiyorum, çünkü bazen yanına yatınca 1-2 saat uyuyor, bazen beni pek istemiyor, zırt pırt uyanıyor. Yani aslında bu olasılık da hala gündemde.

Geriye son 2 güçlü olasılık kalıyor:
7. Diş!! Sorunun diş olması için dua ediyorum. Çünkü bu demektir ki geçecek. En azından diş ağrısı bitince bitecek!! Diş jeli sürdüğümde 2-3 saat uyuyabiliyor. Ama bazen diş jeline rağmen uyanmaya devam ediyor.

8. En büyük korkum : Ben bir propum!!! ya da emzik, ya da İlker, ya da .... bilmiyorum ama ortada prop olmuş birşeyler olabilir. Bazı geceler kendimizi bilmez halde, ilk mıklamaya yanına koşmuşluğumuz olabilir. Yani kendi kendine uyumasına fırsat vermeden yanına gitmişsek, ona kendi kendine uyumayı öğretememiş olabiliriz. Olabilir diyorum, çünkü bu hatalı ebeveynliği bilinçsizce yaptık muhtemelen. Bir taraftan -uyanık olduğum zamanlarda gözlemleyebiliyorum- emzik de düşse, kendisi de uyansa yanına gitmemize gerek kalmadan uyuyabiliyor deyip hayır biz prop değiliz diyorum, bir taraftan diş de değilse başka birşey kalmadı deyip buna yoruyorum.

Sonuç... olasılıkları 2 ye düşürmek rahatlatıcı. Ama prop meselesi kafa yorucu... Gece mahmurluğu ile çok bilinçli hareket etmediğim için tam neler yaşadığımızı bilemiyorum. Bazı geceler, uyutmaya halim olmayınca yanına kıvrılıyorum, ama ezeceğimden korkuyorum... Üstelik acayip zorlanyorum, tamam küçük bir kadınım ama o yatağa sığmak için cüce olmak lazım, her tarafım tutuluyor, uyansam daha iyi diyorum.

Bir de son zamanlar üzerinde çokça düşündüğüm attachment parenting meselesi var. Yani bu olay tabii ki sadece uyku ile sınırlı değil ama beni uyku kısmı ilgilendirdiği için uykuya kafa yoruyorum. Kimsenin seçtiği yolu eleştirmiyorum ama ben yapamam gibi geliyor. Ferber yöntemi kadar uzak ve uygulanamaz gibi görünmese de doğru da gelmiyor. Birlikte uyumak ne kadar zor birşey, küçük çapta denediğim için biliyorum, üstelik ne senin ne de bebeğin uyku kalitesini arttırıyor. Yoksa bebeğin kimseye bağımlı olmadan kendi özgüvenini edinmesinde sadece uyku düzeninin değil, yemek, oyun, sosyal ilişkilerdeki terbiyesinin öncelikli olduğuna inandığım için anne bebeği koynuna da alsa güvensiz yetişmeyeceği düşüncesindeyim. Kaldı ki ağlatmak, uykuya geçişi ağlayarak yapması ve ağlayarak kendi haline bırakılarak tekrar uyutulması çocukta daha derin yaralar açmaz mı? Bence yaralar, güvensizleştirir... Uzman değilim, sadece içgüdülerim böyle söylüyor. Çaresizlikten neler yapılmıyor? ben o döt kadar yatağa sığışıyorum, yeter ki birkaç saat daha uyusun diye, ya da doktor ilaç tavsiye edebiliyor. Ferber de belki çaresizlikten uygulanabilir ama bilinçli şekilde bu eğitimi vermek?? yok bu benim yapabileceğim bir yöntem değil.

Bu sayfalara kimbilir daha neler yazacağım? ne çarelere başvuracağım, göreceğiz:)
Ama şimdilik... bıçak kemiğe dayanana kadar... böyle...
Hala kolaylıkla ve keyifle ilk uykuya geçişinin verdiği cesaretle alternatif yöntemlere (birlikte uyumak, ferber...) yönelmeye direniyorum. Üstelik Arcanın geçmişinde deliksiz uykular uyuduğu 2 ay var!
Hala o günlere döneceğimizin umudunu taşıyorum. Bir pollyannacılık ki sorma:)

Next post: Özgürümün mimi - az sonra

26 Kasım 2009 Perşembe

uzun bir post olacak - 9. ay kontrolü & tatil

Tatil güzel şey...

Havalar güzel olunca bol bol gezdik. Elvanla sahil yürüyüşleri, Alsancak turları, Forum gezmeleri yaptık. Sohbetlerimiz sık sık işten aramalarla kesilse de eski günleri yadetmek iyi geldi.

Arca ile 24 saat ayrılmamak harika.
Ama yazık ki bu günler zor. Huysuzluk, uykusuzluk tavan yapmış durumda.

9. ayımız bitti, 10. ayımıza girerken;
- Birçok ilklerimiz var... karşılıklı top oynuyoruz, atıp tutmaca. yeni oyuncaklara mutlu tepkiler veriyoruz.
- komik bir emekleme stilimiz var. Daha doğrusu götümüzün üzerinde lokasyon değişikliği, sonra parke üzerinde yüzüstü geri geri sürünmece, yerleri temizlemece... Önce bir ayağını altına alıyor ama bir türlü poziyon tutturamıyor pat göbüşün üstüne:)

- Bütün dişetlerimiz şiş ama ilk 4'ten sonra henüz görüntü yok
- Yabancılıyoruz... Elvana ağladı, sonra kanka oldular ama ilk yarım gün ancak alıştılar.
- Hem kucak istiyor üzerime tırmanıyor hem de kendini biyerlere atıyor.
- Herşeyi keşfetme merakı başladı. Halının üzerine koydun mu bi şekilde yolunu bulup patates soğan sepetlerine saldırıyor.
- Sehpa ve koltuk kenarlarına yatak korkuluklarına tırmanıyor. Yürücek mi ne ?? diyorum İlkere, yok dötünü kaldıramaz diyor:)
- Bi ara süper iştahlıydı, num num sesleri çıkararak yiyordu, son birkaç gündür nerdeyse hiç yemiyor sadece emiyor.

Arca cücesini dün doktora götürdük, aslında randevumuz salı 18:30 du ama grip korkusundan ilk randevuyu almayı istedik. Çarşambaya ertelemek zorunda kaldık.
Bir gece önce kaç defa uyandığımı unutmuş halde doktora : "biz bugün buraya uykusuzluk sorununu çözmeye geldik, çözmeden gitmeyeceğiz!" dedim. "hhmmm" "bu olayın anne özlemiye alakası yok, t-shirtlerimi yanına verdim, kesmedi, 5 gündür 24 saat birlikteyiz, duygusal bir tarafı kalmadı bu işin, bu başka birşey. Açlık desen, kesinlikle değil adam benden çok yiyor (o güne kadar süper bir iştah vardı). Gündüz uykularını 3 ten 2 ye düşürdük. yani bu başka bişey, bunu şimdi çözmeliyiz!!" Ben böyle çemkirince doktor bıçak kemiğe dayandı sandı, bazı ilaçlardan bahsetmeye başladı, 9 ay civarı uykusuzluğun sıkça görüldüğünü, gece uykularının azalmasının gündüz huysuzluk, düzensilik ve iştahsızlığa yol açabileceğini, birkaç gün ilaç kullanırsak düzene girebileceğinden bahsetti. Uyku çaylarına bile şiddetle karşı çıkan ben, hemen yelkenleri suya indirdim. Yok yani gündüz ddüzenimiz iyi ,iştah var, sadece gece çok sık uyanıyor filan deyince doktor da diş olabilir muayenede anlarız dedi. Nitekim hepsi kabarmış ama patlayan yok. Dedim ki geçen ay da aynı şeylerden bahsediyorduk, niye hala çıkmadı bu dişler?? 4 ay bile sürebilir, sabırlı olmak lazım dedi. Yani hala en güçlü olasılık bu. Dedim ki dişler tamamlanınca hangi mazereti bulacağız? Diş bizi 7 ay idare eder, sonra da başka mazeretler buluruz dedi:) Arcayısolgun buldu, kan testi yaptırdık, kansızlık çıktı, şimdiye kadar demir takviyesi yapmamıştık, başladık. Herşeyi yiyebiliyoruz, 1 yaşına kadar yasaklar : yumurta beyazı, bal, inek sütü. Yemek düzenimiz aynen devam. Kilo almışız (300 gr kadar) boy yarım santim uzamış, hala standartların biraz üzerindeyiz.

Böyle böyle böyle büyüyoruz.
Yarın bayram, ziyaretler, el öpmeler... mutlu bayramlar...
Artık yatayım, Arca daha şimdiden 3 defa uyandı, bu gece yine uzun olacak!!

20 Kasım 2009 Cuma

Şikayetimvar . com

Etrafımız domuz gribi, kaçış yok gibi. En son günebakanımın ailece çektiklerini dehşetle okudum, aradım ulaşamadım. Kapımızda. Bana gelmez yok. İlkerin sabahtan bütün kasları ağrıyordu. Keyfimiz yok. Çağırmamak lazım, geleceği tutar mazallah diyorum olmuyor. Arcanın doktorunu aradım, İlker hasta olabilir, nasıl koruruz dedim, maske taksın, yaklaşmasın dedi. Geçtiyse şimdiye kadar geçmedi mi yani? Off bilmiyorum. Ofisteki arkadaşın çocuğunda nüksetti, ateş tekrar çıktı, tam da iyileşmiş derken. Nasıl geçecek, biz nasıl anlayacağız. Domuz gribi tam anlamıyla bir soru işareti. Tamiflu denen ilaçtan alsak kenarda mı dursa diyorum? Annem Akhisara zeytine gitmişti, İzmirde bulunamıyormuş ya, onunla getirtecektim, yetişemedim, gelmiş İzmire.

Arca babasına karşı çok suratsız. Anlaşılır gibi değil. Tamam biliyorum anneci dönemdeyiz, ama babaya da bu kadar tafra yapılmaz ki. ÜStelik İlker annebaba bir adam, Arcaya en az benim kadar iyi bakar, oynar, anlamıyorum. Bu dönem bebelerde doğal mı ki?

Gece uyanmalarının boku çıkmış durumda. Arcayı uyutmakta artık sorunumuz kalmadı. Pış pışlayıp yatağa yatırıp biraz da orada pışpışlayınca uyuyor. Asıl ilerleyen saatler beter. 9 gibi yattıktan sonra 2 gibi uyanıp ilerleyen saatlerde bazen saat başı bazen 2 saatte bir uyanıyor. Bazen emzik verince su içirince uyuyor ve 2 saat sonra kalabiliyor, bazen tekrar uyutmak için kucağa alıp tekrar pışpışlamak gerekiyor. Beni mi özlüyor acaba diye yatağına T-shirt ümü bırakıyorum ama işe yaramıyor. Beni prop yaptı galiba, her uyandığında kendi kendine uykuya dalmayı başaramadığından yanına gitmemi istiyor. Çünkü açlık (çok beslendiğinde bile uayndığı oldu), diş (hala soru işareti), anneyi özleme gibi olasılıları eleyince bu prop meselesi kalıyor geriye. Eğer Arca 5-7,5 ay arası gece uyanmadan uyumayı başaramamış olsa o zaman diyeceğim ki Arca uyku sorunu olan bir bebek, ama 2,5 ay gibi bir sürede gece emmeden uzunca uyumayı başarıp son 1,5 aydır bizi dikmesine anlam veremiyorum ve evet şikayet ediyorum!!

Sonraki şikayetim de emme üzerine. Artık işyerinde süt sağmıyorum, burda derin bir oh çekiyoruz. Arcayı sabah, akşam ve geceleri emziriyor(d)um. Artık iki fırt çekip bırakıyor. Memeyle oynuyor, ısırıyor...Gece sorun yok danalar gibi emiyoruz. Ama uyanıkken emmemek için elinden geleni yapıyor. Aslında düşüncem 6 aydan sonra ister emsin ister emmesindi ancak bağışıklığını yüksek tutmak adına emsin istiyorum, şimd de Arca yan çiziyor:)

İşte böyleee... şikayet ettim rahatladım gibi

ama iyi şeyler de olmuyor değil:)
Elvancım İstanbuldan geliyor. En son görüşebildiğimizde ben 7 aylık hamileydim, 1 yıl oldu nerdeyse. Arcaya gelemedi, ailesinde ameliyatlar, vefatlar... fena.
Anane ve teyzeleri burda, anneleri de Antalyadan bayram için gelecek, öncesinde Elvan bizde kalacak. Dolayısı ile zaten bi türlü harcayamadığım yıllık izinlerimin bir kısmını bayram öncesinde harcayacağım. 10 gün tatil bana... muhhhhaaa

5 Kasım 2009 Perşembe

Salı - 24 saat

05:15 uyandım, Arca gece hiç uyanmamış ne ala ne ala:) giyindim, hazırlandım. Dosyalar tamam, süt pompası, tamam, uçuş kartları tamam, şemsiye, kimlik, makyaj malzemeleri, tamam tamam TAMAAAAM:)
05:30 Arca cücesi uyurken emzirdim, kokladım, sanki gideceğimi anlamış gibi uyandı, pışpışladım yatakta, uyur gibi oldu, kapıdan çıkarken yine mızıldadı. İlker kalktı, ben çıktım.
05:40 hava karanlık, dolunay parçalı bulutların arasından parlıyor… doğalgaz kazılarından çamur olmuş sokakta arabaya ulaştım ve havaalanına gittim.
06:10 illa ki aksilik olacak ya dış hatlar terminalinin otoparkına girmeme ramak kala uyanıp geri döndüm. Arabayı park ettim.
06:15 “uçağa gidiniz” yazısı ekranda. İlkere “rötar yok, ben biniyorum” mesajı… Amanın kitap unutmuşum. Of ki ne of!! Kitapsız yolculuk salçasız yemeğe benzer!! Napalım “THY nin dergisini okuruz, dönüşte dergi alırız” tesellisi…
07:00 hava aydınlanmış ve güneşli… aa yanımda kimse yok galiba, iyi sorun yok, kemerimi bağlayayım bari artık. Dergide Elif bebek – Türkiyenin oyuncak bebeği yazısını okurken, 2 kişi tepe dikildi, hadi kemer açmayayım dedim, olcak gibi değil, bi saniye kemeri açıp ayağa kalkıyım dedim. Adam “aa Yeliz “ dedi. Baktım, tanıyamadım, ne ayıp, “İzzet ben”, aaa İzzet abiii tesadüfe bak. Bizim yazlık komşumuz, herhalde 5 yaşımdan beri tanırım. Daha çok kuzen Zühre ile ablamın arkadaşı ama ben de çok severdim. Aman bi sohbet bi sohbet… Arca doğduğu günlerde evlenmişti, hatta daha önce evlenecekti de bi şekilde düğün iptal oldu sonra tekrar karar verdiler… Yani ilginç bir hikaye. Neyse hayatından mutluymuş, bebek filan düşünüyorlarmış, nasıl geçti yolculuk anlamadım. Bebekten girdik, yazlığı deştik, anneler, teyzemler, Zühre, ablam derken domuz gribinden çıktık. Etrafımızda aksıran tıksıranlardan acayip tırstık. Tam inicez uçaktan amanın 3-5 tip maske takmış, haydaaa…
08:00 İstanbul güneşli, ama yukarılardaki bulutlar pek fenaydı, her an yağmur bastırabilir. WC de makyaj, toparlanma ve domuz gribi tırsıklığından metrodan vazgeçiş - taksiye biniş. Halbuki o saatte Mertere gitmenin en harika yolu metrodur, oooh hızlıca, trafik yok ama kıllandım bi defa, ııı-ııh binmeyeceğim.
08:40 Ofise varış, hemen WC ye gitmece kimselerle merhabalaşmadan ufak çapta dezenfekte. Arkadaşlarla sohbet. Merterdeki ofise en son hamileyken gitmiştim, epey zaman geçmiş. Arkadaşın arkadaşı – hem de evhanımı yani öyle dışarılarda dolaşan biri değil – 4 gün hastanede domuz gribi tedavisi görmüş. Sonra toplantıya birlikte katılacağım arkadaş karşıdan geldi, Korelileri beklerken onunla da sohbet… onun da eşinin 2 yeğeni (2 ve 5 yaşlarında) evde domuz gribi tedavisi görüyorlarmış. İçim daraldı.
09:30 Koreli teşrif etti, gereksiz sevgi gösterisi öpücem abla tavırları. Aman dedim H1N1 virüsü!! Yok dedi biz sarımsak yiyoruz, bizde olmaz:) O sarımsak domuz gribine yarar mı bilmem ama leş gibi kokutuyor orası kesin!!
09:40 toplantı.. aynı muhabbetler… marketing … marketing…
11:30 toplantı bitti, Koreli posta. Toplantıya beraber katıldığım Sinem öğlen çıkacakmış aman beni de Taksime atıver dedim, 1 saat sonrasına sözleştik, diğer toplantıya girdim.
12:30 benim uzun uzadıya katılmama pek gerek olmayan toplantıdan Sinemin beni kapması ile ofisten çıkış. Hava güneşli hatta ısıtıyor… Tazecik....
12:50 Taksime varış ve taksiye binerek Cevahir AVM ye gidiş
13:05 Next mağazasındayım!! İzmirde Next mağazaları kapandı. Malum biz de Arcaya hep oranın ucuzluğundan ciciler aldık, hatta tulum kalıpları o kadar uygun ki ucuzluğu bile beklemedik çoğu zaman. Ama mağazalar kapanınca döt gibi kaldık. İngiltereden sipariş etmeye karar verdik, bütün ürünleri seçtik, ikamet eden bir tanıdık da bulduk ama inanılmaz zor şartlarla sipariş verebiliyorsun, vazgeçtik. İlker dedi ki bigün ucuz bilet bulursam İstanbula gider alırım ama ben cimriyim, izin verir miyim!! Ben bi yolunu bulurum dedim. Ve buldum. Öğle yemeğini atlamak suretiyle 2 toplantı arasında Next’te alışveriş yaptım. Tabii UK kataloğunun aynısı yoktu ve lanet 9-12 ay cicileri tükenmişti ama aldım birkaç parça bişey… ulen herkesin mi bebesi 9-12 aylık yav!!
13:50 AVM den kaçış, köşeden simitçiden açma ve su kapış, taksiye atlayıp Sütlüceye geçiş, hava limonileşti…
14:10 Toplantının yapılacağı firmaya geldim. Kapıda kimliğini alıp ziyaretçi kimliği veriyorlar, bir de broşür tutuşturdular. Önce bakmadım ne olduğuna, güvenlikle birlikte toplantı odasına çıktık. Broşürde “ateş, öksürük, ishal, bulantı, …. şikayetlerinden biri yada birkaçı varsa veya böyle birisi ile 1 haftadır temas ettiyseniz size eşlik eden görevliye bildirin, doktorumuza götürsün sizi, tetkiklerinizi yapalım… işbirliğinize teşekkür…vs vs” HARİKA!!! Teker teker gelin yahu, hepinizin derdi benle mi!!
Derneğin bir komisyonuna üyeyim ama hiç toplantılara katılamamıştım, hamilelik, doğum izni, süt izni… Hatta beni çıkarmak istemişlerdi, aman dedim, çıkarmayın!! Neyse fiilen ilk katılımım oldu, iyi oldu, sektörden haberler iyi geldi. Allahtan toplantı fazla uzamadı.
Hah unutmadan WC de de H1N1 virüsüne önlem olaraktan el dezenfektanı koymuşlar, gözümüze sokar gibi. (Aslında firmayı takdir etmek lazım, dünya kadar çalışanı var, kurumsal, bilinçli firma - da - üst üste gelince her tarafımda virüz varmış gibi huylandım:))
16:30 Taksideyim, havaalanına gidiyorum. 20 uçağına biletim var ama belki öncekine yetişirim umudundayım. Hava biraz karabulutlu amma geçeeer :) o da ne trafik yok ve ben havaalanındayım, Allah Allah başımıza taş yağacak:)
17:15 var mıdır yer acaba diye kırıtarak yer hostesine bakıyorum. Var hemi de 18 uçağına… Bu Arcanın akşam yemeğine yetişmek demek!! Hemen ilkere müjdemi veriyorum.
17:30 uçağa binmek üzere otobüse istifleniyoruz. İçerisi hınca hınç gavur dolu. Yok İzmirin gavuru değil bunlar, bildiğimiz gavurlar… İşkilleniyorum, domuz gripli olmasınlar. Hemen otobüsten çıkmak istiyorum, kıçımı kenara dayıyorum ellerimle tutunmuyorum. Hepten koptum artık. Otobüs de dolandı da dolandı, nerde kardeşim bu uçak, galiba kaybolduk. Ya İzmire direkt otobüsle götürecekler bizi ya da korsanlar uçak yerine otobüsünü kaçırdı. Ya da ben artık keçileri kaçırdım. Tam 20 dakika dolandıktan sonra uçağa varabildik. En arkadayım ve yalnızım derken yan tarafta oturan yabancılardan biri yanıma oturdu. Yağmur başladı.
18:20 uçak kalktı. Yabancılara bakıyorum, tek milletten de değil, Amerikalısı var, İtalyanı, Almanı… sanki Avrupanın domuz gribi mikropları kokteyli uçakta geziniyor. Çözemedim.
19:20 indik. Hiç uyumadım, aksıran var mı takipteyim. İyice psikopat oldum.
İzmir sağanak yağışlı, İstanbuldan yağmuru getirmişim. Kaçarcasına çıkıyorum. Gavurların sırrı çözüldü, uluslararası ortopedi konferansı mı ne öyle bişey. Bunlar sağlıkçıymış allahtan diye teselli ediyorum kendimi.
19:30 arabayı bulamıyorum, artık nasıl bi kafayla park ettiysem:) Meğer diğer otoparktaymış.
19:40 Arabadayım, İlker arıyor Arca uyanmış, naapsınmış. Yesin geliyorum. Ne yesin? Gece tahılı? Almayı unutmuş, tamam geliyorum… Arkama biri park etmiş, park yerinde araba toslatmakta üstüme yok ya 15 dakikada çıkıyorum. Yoldayım. Yağmur almış başını gidiyor.
20:15 evdeyim. Arca tahılından yememiş, İlker gıcık olmuş. Hiç dokunmadan bütün üstümdekileri çıkarıp banyoya, temizlendikten sonra sarmaş dolaş… tahıldan yedirmeyi deniyorum, maalesef benden de yemiyor. Ispanak?? Tamam temel reis arca bitiriyor, yoğurtlu yoğurtlu. Üstüne de emiyoruz.
21:15 Nextten aldıklarımı deniyoruz, bir kısmı olmuyor. Arca da bu arada uyumamakta kararlı. Ben??? bitmiş durumdayım.
21:45 Oynuyoruz, mutfak darma dağınık ama umrumda değil. (yalan!!! acayip umrumda aslında ama Arca bırakılmıyor daha doğrusu bırakmıyor)
22:00 sonunda uyudu. Nutella kavanozu ve 2 kaşıkla İlkerin yanına yığılıyorum. Domuz gribi sendromumu anlatıyorum. Takmayacaksın diyor!!! Gündemimize öyle enjekte edilmiş ki, kurtulmak çok zor. Meğer İzmirde epey izole yaşıyormuşuz. Arca olmasa herhalde bu kadar takmazdım. Ona bulaştırırım korkusu var. İnsan anne olunca kendini değil onu düşünüyor. Birlikte mutfağı topluyoruz. O da çok yorulmuş...
23:00 Arcayı emzirip yatağa gidiyorum.
02:00 Arca uyanıyor, Yeliz nöbette
03:00 Arca uyanıyor, İlker nöbette
04:00 Arca uyanıyor, Yeliz nöbette
05:00 Arca uyanıyor, İlker nöbette
07:00 Yeliz kalkıyor, Arca yanında uyuyor!!! Kalk len!!! Zıçtın gecemizin içine!!! Tepişiyoruz, çarşambanın sabahına yorgun, uykusuz ama mutlu uyanıyoruz:)

30 Ekim 2009 Cuma

Arcada son gelişmeler...

- Ablam Arcanın elinde iltihap farketti. Tecrübeli anne başka oluyor tabii. Bizim yer cücesinin tırnaklarını ben kesiyorum, emerken... Ama artık emerken bile hareketli olduğu için galiba bi tanesi biraz kökünden gitmiş ve kızarmış. Ne yapsak bilemedik. Doktoru aradım. Açık bırakın, bepanthen plus sürün, patlatmayın, kendisi geçer dedi. Acayip üzüldüm ama:( Minicik parmağını iltihap kaptırdım diye içim yandı. Bu sabah artık iyice şişmiş ve iltihaplanmıştı. Umarım çabucak geçer.
- Yatar pozisyondayken ellerimizi uzattığımızda önce oturmuyor, direkt ayağa kalkıyor.
- İlk defa koltuk köşesinde oturttuğumuzda acayip mutlu olmuştu. Kahkahalar atmıştı. Şimdi koltuk kenarında - tabii ki bizim desteğimizle - ayakta dururken aynı tepkileri veriyor, galiba "başardım!!" sevinci:)
- Tavuklu kereviz yedi. İlker babalık testi yaptıracak!! Şimdilik sebzelere pek hayır demiyoruz. Bugün karnıbahar günü. Bakalım kıymalı karnıbaharla aramız nasıl olacak? Hergün yeni bir tat...
- Mevsim itibari ile kayası yiyememişti, hafiften kabız da olunca Hipp'in kayısı püresini denedik, sevdi, yarım kavanoz götürdü. Ertesi gün istemedi. Ben de ara öğününde Etinin bebek ekmeğinin üzerine labne peynir sürdüm şerit şerit bölüp masasına koydum. Kendi kendine yedi. Tabii üst baş, mama sandalyesi berbat durumda ama olsun, kendi kendine yemeğe alışsın. Elle yiyor da hala kaşık konusunda beceriksiziz.
- Emeklemek hala gündemimizde değil ama götün götün gidiyor. Oturduğu yerden yarım metre ötesinde yine oturur pozisyonda buluyoruz kendisini, küçük oturan boğa!! Arkadaş emekleyerek yerlerde sürünmüyor, pek asaletli düdük:)
- Oyun halısında bırakınca oyuncakları ile kendi kendine yarım saatten fazla oyalanabiliyor.
- Anneci olduk galiba. Babasıyla olan mükemmel ilişkisi bozuldu sanki. İlkerin kucağına gidince mızıklıyor, gözü hep bende, görüş alanı içinde değilsem yaygarayı basabiliyor. Ben seslenince başka türlü bakıyor. İlker bütün gün aralarını düzeltmeye çalıştı. Sanki babaya posta koyar bir hali var, İlker konuşunca "bi sus" der gibi sesler çıkarıyor, susturuyor. Okuduğum kadarıyla bu aylarda anneye bu bağlılık normal, İlkere anlatmaya çalışıyorum ama bir yandan da hak veriyorum, zor. Bakalım geçecek bugünler.
- Gece uykularımız hala beter. Bir "geçecek inşallah" vakası da bu! Gece tahılı ile ilgili Kirazımın önerisinden sonra aldım, denedim ama çok yemedi, hatta kiraza mail attım, danıştım. Diğer akıl hocası Özgürüm, Elanın uykuları nasıl, meraktayım, çözüm var mı?? bu ara hep bilgisayar başındayım, araştırmadayım. İlla ki geçecek ama zor zamanlar...
şimdilik gelişmeler böyle...

27 Ekim 2009 Salı

bir tespit... bir şikayet... ve ilkler...

Arca cücesinin geceleri sıkıntısının açlık olduğunu düşünüyorum.
Bu tabii tamamen benim görüşüm, bilmeceler ve bilinmeyenler içinde kıvranan bir annenin kaçış noktası.
Bence anne sütü mideyi tıkıyor ama tam doyurmadığı için geceleri acıkıyordu. Biz önce anne sütü sonra yemek veriyorduk geçen haftaya kadar. Yemekleri de çoğunlukla yarım kase yiyip bırakıyordu. Süt stoklarını eritince, cuma gününden itibaren sütü tamamen bıraktık. Sadece yemeklerini yiyor. Akşam sabah ve gece emiyor. Tesadüf mü bilinmez cuma cumartesi ve pazar geceleri sık sık uyanmaları olmadı, akşam yattı, sabah kalktı. Tabii gündüz uykularından birini iptal etmemizin de bunda etkisi olabilir derken dün de benzer bir uyku düzeni olmasına rağmen gündüz çok az yemek yemiş, taze fasulye hastası minik öğlen yememeyi tercih etmiş. Meyva püresini de yememiş, sadece 1 öğünlük anne sütü götürmüş. Akşam niyetim emzirmekti ama yemekten sonra banyo yapınca geceye kaydı öğün. Akşam yoğurtlu çorbayı götürdü ama sanırım yetmedi. Veeee... gece 3 defa uyandı. Şimdi tüm bunlar üst üste gelince insan ister istemez acaba sorun açlık mıydı diye tekrar soruyor. Bakalım bugün nasıl geçecek.

Veee bir şikayet. Tam haftasonundan beridir gece uykularını düzelttik derken şimdi başımıza bu saat uygulaması musallat oldu. Hadi biz saatlerimizi ayarladık, Arcayı nasıl ayarlayacağız? 6:30 dedin mi ayaktaydı, şimdi 5:30 a kaydı, hay ben böyle işin... Gün 5 buçukta başlayınca tabii akşam mortluyoruz. Arca en geç 9 buçuk gibi yatağa yollanınca birer koltukta sızıyoruz. 2 gecedir böyleyiz. Bünye ne zaman alışır, Arca nasıl ayarlanır bilmiyorum. Şikayetler hiç bitmiyor:)

Veee ilkler... Arca çok ciddi ve de bilinçli olaraktan "meme" diyor. Bu sabah gözünü dikti ve resmen talepte bulundu:) ayrıca "mama" da diyor. "anne" yi de bilinçli olarak söylüyor ve muhteşem söylüyor. Ya bunu o minik ağızdan duymak ne harika bişey. Ben duymadım ama Ümit ablaya da "cici, cicim" diyormuş. Suya zaten ne zamandır "bu" diyordu. Bence "baba" da diyor ama İlker bilinçsiz söylediğini düşünüyor, ama baba nerde deyince İlkere bakıyor, demek ki onun baba olduğunu biliyor. Yani artık bilinçli söylediği birkaç kelimemiz var.

23 Ekim 2009 Cuma

8. ayımızı tamamlarken... Balkabağı Arca

Dün İstanbuldaydım, önceki gecenin uykusuzluğuna rağmen zararsız atlattım gibi:)
Bu arada bu defa gerçekten mahvetti Arca bizi. 4 gibi uyanıp hiç uyumadı.
Ben İstanbuldayken Ümit abla ile parka gitmişler ve balkabağı tadındaki cüceyi arı sokmuş:)
Ümit abla tabii çok telaşlanmış, bilmiyoruz ki alerjisi var mı! Hemen buz ve jel sürmüş, ben geldiğimde birşeysi kalmamıştı. çok çıldırdık birbirimize, deli gibi kudurduk, özlemişiz, sanki hergün aynı saatlerde ayrılmıyormuşuz gibi:)

Artık sorgular olduğum bir doktor kontrolümüz vardı salı günü.
Hani herşey iyi gibi, gerek var mı diyordum ki, meğer grip aşısının 2. dozu verilecekmiş. Zaten Arca yolda uyudu, biz de akşamın o saati doktorla Türkiyeyi kurtaran bir sohbet yapma fırsatı bulduk. Haburdan giren PKK lı teröristlerin salıverildiğini kendisinden öğrendik, hep birlikte köpürdük, hükümetin altından girdik, muhalefetin üstünden çıktık, Arca uyandı, muayenemizi olduk:)

- öksürüğün ilaçla tedavi edilmesi gereken bir durumu yok. Burnumuzu temizlemeye devam, keçiboynuzu pekmezi faydalı birşey ama öksürüğe değil, yani medet ummanın anlamı yok. Ama ıhlamur içirilebilir.

- Hiç kilo almamışız, buna sevineceğimi hiç tahmin etmezdim. Ama artık hımbıllığın üst sınırını zorlamaktaydık. Doktor hala stokta 5 ay yetecek kilonun bulunduğunu söyledi. Ayrıca hareket, uykusuzluk, huysuzluk sebebi ile kilonun artmamasını normal karşıladı. Boyumuz 1,5 cm uzayarak 72 cm olmuş, güzel... büyüyoruz ama artık enine değil boyuna, sevindirici...

- Arca doktordan acayip tırsıyor, doktor yanından uzaklaşsa bile yandan yandan kesiyor, gardını alıyor, yaklaştı mı dudak büküyor.

- Ek gıda öykümüzü dinledi. Yediklerimizi onayladı. Ama eline havuç vermeyin, büyük parçalar koparabilir, riskli olabilir dedi. Sadece ekmek gibi ağzında ıslatabileceği şeyler vereceğiz.

- Süt stoklarımızın bittiği haberini verdik. Tamamdır artık sadece ek gıdalarla devam edebiliriz. Zaten endişeli değildim, geçişi yapıyor, dedi. Ne yalan söyleyeyim, oh çektim. Süt sağmak gerçekten yıpratıcı bir durum. Buradan 6 ay boyunca meme almayan Nile sadece pompayla sağıp veren kuzen Zühreye selam ediyorum, ablacım çok zor iş!!! Yine emeceğiz ama, onda sıkıntı yok. Ben artık günde 1 defa sağacağım, o da stok olacak, artık bi ara kullanırız. Sabah, akşam ve gece emerek süt yettiği ve olduğu sürece devam... Sağabildikçe stok... Formülümüz böyle. Bakalım sadece ek gıdalarla nasıl olacak, göreceğiz.

- Gece uyanmalarımızı, acaba gündüz çok mu uyuyor şeklinde bir soru işaretine çevirdi. Bence hayır ama belki artık 3 değil de 2 saatlik toplam uyku Arcaya yetecek olabilir. İki gündür 3 uykunun birini iptal ettik, değişen birşey yok. Bence bu tez çürür:)

- Nitekim diş kontrolü sonrası bu tez direkt çürüdü:) Gece uykusuzluklarımızın sebebi büyük olasılıkla o hain pirinç taneleri:) Bütün dişler şişmiş ve alttakiler daha önce gelebilir. Ay gelsin artık bana gına geldi!!! Sabır sabır yaaa sabır çekiyoruz İlkerle:)

Doktor kontrolümüz böyle geçti...

UNUTMADAN... Domuz gribi aşısı hakkında ne düşündüğünü sorduk. Kendisinin de 15 aylık bir kızı var. Dedi ki ben kızıma aşı yapmayacağım. Ama önlem olarak da (diğer önlemlerin yanı sıra) kızımı alışveriş merkezi ve hipermarketlere, insanların yoğunlukta olduğu kapalı mekanlara götürmeyeceğim. Aşı hakkında bildiklerim bana böyle bir karar aldırdı. Bizim de içimize sinmiyordu zaten, konu kapandı.

Arca cücesi napıyor? Bakalım bakalım:

- elindeki aynada kendini öpüyor, sanırım narsist olacağız:)
- en sevdiğimiz oyuncaklar panda ve zuzu, hayvanları seviyoruz.
- oyuncağını alıp "benim olsun" deyince acayip sinirleniyor, paylaşma duygumuz pek yok ama benimseme olayı güzel. (çocuğuna toz konduramayan anne tesellisi)
- suya "bu" diyor!!
- "gel gel" öğrendik... tembeliz ya oyuncak uzağa gidince almaya kasmıyoruz "geh geh" demek suretiyle yanımza çağırıyoruz.
- tüm bunlara rağmen Ümit abla Arcanın geç konuşacağını düşünüyor. Aklıma Özgür annenin bir postu geldi, Einstein da 4 yaşına kadar konuşmamış:)))
- uykudan uyanınca masaja bayılıyor, ve öncesinde, ve ne zaman istersek... anasına çekmiş, illa ellenecek:)
- birlikte karşılıklı oturuyoruz, hooop kolları açıp sarılıyor.. böyle bir duygu tatmış olmak imkansız. defalarca yapıyoruz ve hep aynı mutluluk, etkisi hiç geçmiyor.
- emeklemeye niyet yok. hani olsa sanki becerecek o göbekle:)) hemen hergün idman yapıyoruz, ııhh olmayacak, bizimki oturan boğa!!
- ama ellerini tuttun mu hop ayağa kalkmaya çalışıyor, koltuk kenarında sıralıyor, yardımla koltuğa tırmanıyor. Belki emeklemeden yürüyecek, bilinmez. Ama emeklese de yürüse de öyle kısa vade görünmüyor.
- bazen yemek konusunda kendini aşıyor. geçen akşam 3 kase et sulu tarhana çorbası yedi, hem de 2 memeyi hüplettikten hemen sonra:) bazen imkan yok ağzını açmıyor hem de 1 gün önce yediği yemeğe!! İlginç ...
- kaç kaç oyununa bayılıyor. Şöyle ki... İlker kucağına alıyor, ben arkalarından yakalarmış gibi yapıyorum, bütün evi bu şekilde koşturuyoruz, kahkahalardan katılıyor.
- Oyun istiyorsa illa ki hissettiriyor, bakıyor, tahrik ediyor, ne yapıp edip kendisi ile oynamanı sağlıyor.

daha kimbilir neler var da unutuyor insan...

oooh bugün cuma, yarın buluşma, haftasonu ooooh ne ala

18 Ekim 2009 Pazar

Çoook bilinmeyenli denklem!!

Arcanın uyku sorunu var!!
Artık kabul etmeliyim.
Aslında gündüz uykularımız düzenli.
Sabahları 1-1,5 saat öğlen genelde 45 dakikalık kestirme ve öğleden sonra 1 saat kadar (toplamda 2 saatten az 4 saatten fazla olmayan gündüz uykusu şeklinde özetlenebilir) uyuyor.
Akşam üzeri 5 ten sonra uyumuyor ve akşam 7 buçuk gibi yemeğini yedikten sonra, oyun banyo derken en geç 9 buçuk gibi uyumuş oluyor. 11 gibi de uyku öğünü veriyorum.
Buraya kadar herşey normal. Son birkaç haftaya kadar bu şekilde sabah 6:30 - 7 bazen 7:30 da uyanırdı, gece hiç uyanmazdı. Şimdi?? Gece 2 den sonra bazen her saat başı bazen 2 saatte bir uyanıyor. Özellikle 5 buçuktan sonra uyutmak nerdeyse imkansız.
Ben napıyorum?
- Emzik verip uyutmaya çalışıyorum. Bazen uyuyor, bazen uyumuyor
- Su veriyorum, diş jeli sürüyorum. Bunlar da her zaman çare olmuyor.
- Artık 5 buçukta iyice uykusu açılmış halde uyanınca bazen yanıma alıyorum, yatakta oynarken konuşurken bazen uyuyor, 1 saat kadar...

Tracy'i tekrar okudum, İlkerle istişarelerde bulundum, işin içinden çıkamadım.
- Acıktığı için mi uyanıyor ?? 1 ay öncesine kadar gece 10 ve 12 de emzirirdim, sonra artık uyku öğününü kaldıralım dedim, teke düşürmekle ilk adımı attım ve 1 aydır sadece 11 de uyku öğünü veriyorum. Sorunsuz alıştı. 10 gün kadar hiç sorun olmadı. Tracy nin önerdiği gibi amacım bu saati daha erkene çekmek ve bir süre sonra tamamen kaldırmaktı. Sorunsuz geçen günlerden sonra bir anda gece uyanmaları başlayınca 11 de takıldık kaldık. Şimdi kesmeye cesaret edemiyorum. Ama acıktığı için olduğunu da sanmıyorum. Öyle olsa deli gibi ağlamaz mı? Sabah kalkar kalmaz da meme vermiyorum, sabredebiliyor, huysuz değil. Açlığı eliyorum bu durumda

- Diş mi?? Tamam Ümit abla ne zamandır köpek dişlerinden şüpheleniyor, damaklar şişti diyor ama şimdiye kadar 4 diş çıkardı, hiç bu kadar uzun sürmedi. Dilekolay 3 hafta!!! şimdiye hepsini çıkarması gerekirdi!! Evet arada gece diş jeli sürünce uyuyor tekrar ama sonra yine 2 saat sonra uyanıyor. Diş hala soru işareti???

- Hırlıyor. Burnu hep dolu gibi, sürekli temizliyoruz ama bazen geceleri öksürüğe çeviriyor. Ateş halsizlik yok hala, ilaç almıyoruz bu durumda... Acaba bu mu rahatsız ediyor... Doğal yöntemler de pek işe yaramıyor??

- Emzik bir proba mı dönüşüyor? Arca sadece uykudan önce emzik alıyor, bundan başka zamanlarda kesinlikle emzik almıyor. Takip ediyorum, uykuya daldıktan sonra emziği atıyor ama uyanmıyor. Gece ise tekrar uykuya dalsın diye emzik veriyorum, emziği atınca uyanıyor. Acaba emzik proba mı dönüşüyor?? Ama öylr olsa ilk uyuttuğumda da aynı şeyler yaşanmaz mı?

- uykuyu mu alıyor desem yok değil, ne gündüz çok uyuyor ne gece erkenden yatıyor. Belki uyku yetiyor??

- büyüme atağı vakti de değil??

????
çok kısa bir sabah uykusundan uyandı az önce, kendisine dedim ki :"senin huysuzluklarını arkadaşlarının annelerine şikayet ediyorum!!" Utanır mı bilmem, ne zaman bitecek, bilmem, geçecek mi? huy mu değiştiriyoruz??? hiç bilemiyorum, ama bir süredir zor zamanlar yaşıyoruz sabırlar tükenmek üzere...