Geçtiğimiz haftalarda İlker'e dolar alalım diyorum, hani pasaport filan aldılar, belki ufak bir tatil yapacak oluruz, kenarda dursun. İlker, yok dedi deli misin hesabında yastığının altında doları olanı vatan haini ilan ederler, aman diyeyim. Yok artık daha neler dedim, espri yaptı sanıyorum.
Meğer benim muhterem ileri görüşlü bir zat imiş, bilememişim.
Zaytung haberi değil, gerçek:
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/659164/Erdogan_elinde_dolari_olani_terorist_ilan_etti.html
13 Ocak 2017 Cuma
11 Ocak 2017 Çarşamba
bir bebek gece neden çığlıklarla uyanır ve ağlar?
Bir bebek gece neden çığlıklarla uyanır ve ağlar? sorusuna cevabı merak ederek bu bloga tıklayan sayın internet kullanıcısı, hoş geldiniz.
Yeni anayasa, egemenliği milletten, milleti yönetme yetkisini meclisten alıyor
ve tek bir insana – kim olduğu önemli değil, Ayşe Fatma Ali Veli – o TEK İNSANA
veriyor. Ya o tek insan çok kötü bir insan ise? Bir bebek gece çığlıklarla
uyanıp ağlıyorsa, bil ki, geleceğinden duyduğu endişedendir. Bil ki, sayın
anne, bugün bebeğinin bir gece vakti ağlayarak uyanmasından, sen, endişe duyarak
buraya geldiysen, bebeğin gelecekte de ağlamasın diye iş sana düşüyor.
Katıldığım bir SEO eğitiminde ilk paragrafta
anahtar sözcükler bulunursa daha fazla tıklanma alır, gibi bir öneri aklımda
kalmış. Ben o eğitimi aldım ama derdim bloğuma milyon tıklanma gelsin olmadığı
için hiç dikkat etmiyorum önerilere, içimden geldiği gibi yazıyorum, okuyanlar
biliyor zaten.
Bir süredir, gündemle
ilgili eleştiri yazıları yazmamayı tercih ediyordum.
9 Ocak 2017 Pazartesi
İsyan!
Arca
hasta. Cumadan başlayan nanemollalık dün gece itibariyle kırka yaklaşan ateş
ile alevlendi, hane halkının tamamını silkeledi. Epeydir hasta olmuyordu, iyi
gidiyor diyorduk, ateş nöbetlerini, uykusuz geceleri unutmuşuz. İki saatte bir
kalkmak bünyeyi paçavraya çeviriyor.
Bu cüce hasta diye İzmir
çevresindeki kar alan yöreleri de ziyaret edemedik maalesef. Arabamızın
kaputuna bir kar adam yapamadan, bir kartopu oynayamadan, dötümüzün altına bir
poşet koymak suretiyle ranpalardan kayamadan hafta sonunu, bunları
yapabilenlerin fotoğraflarına iç geçirerek elimiz böğrümüzde noktaladık.
Neyse ki her akşam
misafirimiz vardı da eve tıkılmışlığın o hasta edici ruh halinden
sıyrılabildik. Ne güzel oldu…
6 Ocak 2017 Cuma
Kahramansın !
Autocad kullanmayalı
paslanmışım, bir de bizim program Almanca artık ikonlarla ne kadar kotarabilirsem
tırmalıyorum. Ofiste akşamüzeri saatlerim görece sakin geçiyor, zaten sabahın
yoğunluğuyla o kadar yoruluyorum ki öğleden sonra üçe kadar pilim bitmiş
oluyor, ben de ıvır zıvır işlerimi toparlıyorum o vakitte.
İşte böyle ufak tefek
işlerimi hallettiğim, birkaç branşman çizeceğim diye bilgisayar karşısında
debelendiğim saatlerde İlker aradı. Daha yeni konuşmuştuk, dişçiden çıkmıştı
şarjı bitmek üzereydi, filan…
Adliyenin yakında çalışan
Orçun haber vermiş, patlama diye.
Aynı anda whatsapp’tan
mesajlar yağmaya başladı. Telefonlar kilit. Bir taraftan twitter… Çatışma
haberleri geliyor ama canlı bomba refleksi olunca açıkçası ben hiç ihtimal
vermedim önce. Tek düşündüğüm o saatte adliyede canını kaybetmiş olabilecek
onlarca vatandaş. Nereden bileceğim, cesur bir polis elindeki beylik tabancasıyla
kalaşnikoflu iki teröristin üzerine ateş açtığını, kendini onlarca insan için
feda ettiğini.
Fethi Sekin.
Kahramansın. İzmir sana minnettar.
Sen olmasaydın…
4 Ocak 2017 Çarşamba
Tencere yemeği
Çalışan kadının
kurtarıcısı önceki akşamdan pişirilip buzdolabına konmuş tencere yemeğidir. Akşamın yedisinde eve bir ekmek bir yoğurtla girdiğinde o
tencereleri ocağa koyabiliyorsan, senden rahatı yok. Ertesi güne bir öğün daha
çıkarsa ne ala. Çıkmazsa, tencerenin dibindekini saklama kabıyla işe götürürsün
mis gibi ev yemeğin öğlene garanti. Sofradan kalkarken de bir sonraki akşamın
yemeğini hazırlayabilirsen, şahane, yarına da rahatsın.
Ne yapalım anamızdan böyle
gördük.
2 Ocak 2017 Pazartesi
ışık
Geçen hafta bir akşam Jim Carrey'nin filmine denk geldim. The Majestic. Belki müthiş bir film değildi ama insana dokunan filmlerdendi. Hani izlediğinizde duygularınız ve göz pınarlarınız gıdıklanır, benim gibi yalnız izleyenleriniz de belki biraz ağlar. İşte öyle bir filmdi.
İlker'le film izlerken şöyle bir hönkürerek ağlayamıyorum. Dalga geçiyor. En son galiba Cars animasyon filminde Şimşek McQueen'in Kral'ı itekleyerek yarışı bitirmesini sağladığı sahnede ağlayınca, biraz abarttığımı fark etmiş olacağım, yanımda insanlar varken ağlamamaya çalışıyorum. Halbuki ben ancak filmlerde kana kana ağlayabiliyorum, öyle de iyi geliyor ki.
İlker'le film izlerken şöyle bir hönkürerek ağlayamıyorum. Dalga geçiyor. En son galiba Cars animasyon filminde Şimşek McQueen'in Kral'ı itekleyerek yarışı bitirmesini sağladığı sahnede ağlayınca, biraz abarttığımı fark etmiş olacağım, yanımda insanlar varken ağlamamaya çalışıyorum. Halbuki ben ancak filmlerde kana kana ağlayabiliyorum, öyle de iyi geliyor ki.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)