10 Ocak 2014 Cuma

Ben niye tırsıyorum?

Efendim bundan 3 sene kadar önce bu yavru ciddi bir antibiyotik tedavisinin ardından düşmeyen ateşle başa çıkmaya çalışmış, başaramayınca da doktora tekrar gitmiştik. Dinleme bulgusu yok, öksürük yok, akıntı yok, bir bok yok yani ama bam ciğerinde kist. Kandaki enfeksiyon tavan.

Teşhis bile konamıyordu. Efendim parazit mi doğuştan mı, yoksa Allah muhafaza…


Haftalarca hastanede kaldık malum.

Şimdi Arca’nın ateş sürekli var. Pazartesi dinleme bulgusu yoktu, Çarşamba boğaz kültüründe bir şey çıkmadı ama ateş de düşmüyor, öksürük yok, akıntı yok bir bok yok… bir anda 3 yıl öncesine dönüverdim. Elim ayağıma dolaştı. Hatta bütün cümle alem gripten kırılırken ben bari grip olsun diye dua ediyordum. Hani teşhisin olur, bu derler, zatürre olmuşsun, ilacın bu, ya da yok bu grip derler, ama derler. Aynı şeyleri yaşayacağız korkusuyla uyumadım gece ikiye kadar. Bir taraftan İlker’i uyandırmak istemiyorum, bir taraftan elimde sirkeli sular ateşi düşürmeye çalışıyorum, bir taraftan internetten bu gribin belirtilerini okuyorum ay kafayı yiyeceğim. Kitap bile okumadım, televizyon açık yoksa uyuyakalacağım. İlaç saatine bir saat kala dayanamadım İlker’i uyandırdım. Uykulu uykulu dinledi ve teşhisi koydu. 

Salaktım ben, süzme salaktım. 

Tamam evet ateş düşmüyordu ama 38,5 idi. Biz ne 40 ne 39’lar görmüş insanlarız. 38,5 için dua eden tipleriz. Ee ne olmuş yani? Tamam sakinleştim, yolladım yatağa. Zira ilaçtan sonra zıbaracağım ve nöbeti devredeceğim kendisine. Sabaha kadar da o ölçtü ateşi.

Şu saatlerde iyice grip belirtilerine döndü. Ama ben rahatlamadım. Doktora gidilecek, tetkik mi, test mi tahlil mi ne haltsa yapılacak. Gripse de ispatlanacak arkadaş bana!

Yalnız benim muhterem pek alemdi geçen akşam. Ben telaş ederken “ohoo daha ocak ayındayız bunun şubatı, martı var daha dur bakalım” diye beni telkin etmeye çalışıyordu. Çok değil iki örnekle hayata küstürdüm adamı
1. Geçen yıl eve HAZİRAN ayında getirdiği virüs, 40 derece ateş yapmış, bizlere geçmiş, İlkeri Kurbağa Kermite çevirmiş, beni de anjin etmişti.
2. Ondan önceki yaz TEMMUZ ayında Arca el ayak göt baş bilmem ne hastalığı geçirmiş, ağzındaki yaralardan günlerce konuşamamış, yemek yiyememiş, bebek mamaları şırınga ile boğazından gönderilmişti.


Benim kışları sevmiyorum filan deme lüksüm yok maalesef, hastalık söz konusu oldu mu Arca zamansızdır, mevsime bakmaz, havada kapar. Mikrop paratonerim benim, yirim! 

6 yorum:

  1. Yeliz valla yeminle ben bıktım artık. Naziş'de okuldan bağrınıyo dayan kaslarım, dayan boğazım falan diye... Allah hepimizin yardımcısı olsun. Hastalık dendi mi biz de mevsim falan dinlemeyiz. Her durumda her ortam da ona uygun bir hastalık uydururuz. Olmadı alerji oluruz nolcak ki...

    YanıtlaSil
  2. Hadi geçmiş olsun.Oğlum da hep kritik, riskli hastalıklar geçirdiğinden grip olduğunda sevinirdim.Yaşasın normal çocuk hastalığı diye.Çok zor bir anne için çaresiz kalmak.Kış işte böyle sevimsiz oluyor...

    YanıtlaSil
  3. Çok ama çook geçmiş olsun. Bizimkinin ateş-öksürük-grip bitti, calpol-dolven dönüşümlü verdik. 1 hafta kadar iyiydi, dün akşam burnu akıyordu yine. Allah tüm çocuklara şifa versin..

    YanıtlaSil
  4. Bloga yazmasaydın arayacaktım artık seni, ohh rahatladım:) dedim ben griptir o grip, geçmiş olsun tekrardan, öpüyorum Arca'yı:)

    YanıtlaSil
  5. Çok geçmiş olsun. Ben "çocuk hasta olacağına ben olayım" derdim hep. Çocuğun hasta olması çok zor gelir anneye. Arcaya acil şifalar diliyorum.

    YanıtlaSil
  6. Benim cocugum da boyle, yaz kış dinlemiyor.. Su anda da gribin devamı olarak bronşitiz. 15gündür okula gitmiyoruz falan falan falan..
    Çok geçmiş olsun, griptir inşallah..

    YanıtlaSil