Mevsiminde

Sizin yaşadığınız şehri bilmem ama biz burada İzmir’de hala son yaz yaşıyoruz. Yapraklar kurudu, ayaklarımızın dibine düştü, sabahları ise, insan üzerine ince bir mont olsun, almak istiyor. Gel gör ki hala gün içinde ve hatta akşamları hala sıcak. Dilim sonbahar geldi demeye varmıyor. İnsan bir ürperti, bir battaniye sıcaklığı arıyor önce…

Mevsim güze dönerken sebze-meyveler de dönüşüyor. Sevenler tezgahlarda kereviz görünce gülümsüyorlardır, eminim. Aman söyleyeyim henüz soğuk yemedi kerevizler, kış aylarındaki gibi olmaz. Bugünlerde coşkuyla aramıza katılanlar olduğu kadar sessizce aramızdan ayrılanlar da var… Semizotu, taze fasulye, bamya…

Geçen fark ettim ki, bu devir teslim törenleri sırasında ben geçmiş ayların gıdalarıyla ilgili derin bir muhasebeye giriyorum. Hayır, tabii ki, kendimle ilgili değil. Arca ile ilgili…

Hatta geçtiğimiz haftalarda İlker’le etraflıca konuştuk.

“Mevsiminde bamyaları yedi mi, aman yedi pek güzel, etli yedi, kıymalı yedi, haftada en az bir yedi. Buzluğa da attık birkaç öğünlük var, oh…”

“Bak semizotunun da yemeğini seviyor boşuna salatasını yedireceğiz diye uğraştık. Adam üzerine boca ediyor yoğurdu ohhh… Geçen en sevdiği yemeklerin başında saydı yav…”

“Patlıcan? Yok patlıcana ıyyy diyor. Vallahi çok da tın! O kadar da faydası yokmuş öyle diyorlar. Boşver yemeyiversin. Barbunya da zorla yiyor, ite kaka… Fasulye de bir ara baydıydı değil mi? Sonra yeniden sevmeye başladı neyse ki… Kabak hiçççç, halbuki eskiden ne çok severdi… ”

“Aaa ama bak biberi, domatesi, acuru çok yedi bu yaz. İyi oldu.”

“Armut az mı yedi? Hmmm evet bir defa denk geldi, o limon armutlardan. Karpuz da çok yemedi, kötüydü bu sene karpuzlar tatsız… Ama şeftali, üzüm çok yedi Allah için, kiraz da… Kayısı sevmiyor bence”

“bence de…”

Herkes mi böyle yoksa sadece ben mi manyağım?

Bu kadar korkmayasın, Arca'ya şu yedin bunu yemedin yapmıyoruz tabii ki... Sadece severek yediklerinin faydalarını sayıp olumlama yapıyoruz. 

Ama vallaha kınama bacım! Zaten her tarafımızı hormondu, GDO’ydu bilmem neydi sarmış durumda. Paketli gıdadan uzak tutalım, şekeri kısıtlayalım, hepsine eyvallah da insan gerçekten ne yedireceğini şaşırıyor. Bak şimdi bu muhasebeye göre Arca yaz aylarının bereketinden ziyadesiyle faydalanmış görünüyor. E, iyi tamam da kışın ne halt edeceğiz bilmiyorum…

Arca denen velet her ortama her duruma kısa sürede adapte oluşuyla cümlemizi hayrete düşürürken, yemek konusunda inanılmaz muhafazakar. Yeni bir şey denetmek imkansız.

Yıllarca haşlanmış yumurta yedi, onun da beyazını sadece. İlker ne omlet yaptı, neler denedi, yok! Bir krepe tamam dedi aylar sonra. Sonra bir gün kaşarlı omleti o cüceye çırptırdım ve bam!! O günden beri bu dandik omlet favorisi…. 

Eh iyi de arkadaş, bu yumurta mevsimsiz bir gıda, sabrediyorsun, bak oluyor bir şekilde ama mevsim dediğin geçiveriyor. Uzun zaman önce öle bayıla yedirdiğim ve son kış tırnağını sokmadığı karnabaharı nasıl yedireceğim? Ya pırasayı? Sırf yesin diye, nefret etmeme rağmen ben bile yedim yav! Pırasa dö condonblö gibi antikuntinden bir yemek uydursam zinhar yemez! Elimizde hepi topu bir ıspanak var bu kışa, keyfi olursa bir de kereviz. Ne yiyecek lan bu çocuk! 

Bak şimdiden tırıs tırıs… Allahtan balık var mevsimi şimdi mis gibi… Haftada 1-2 alabilsek ne iyi olur. Yanına marul salatası… mis…

Vitamini de meyveden alsın diyeceğim, dayarız mandalina, portakal diyeceğim de tırsıyorum.

Neden dersen... Bak şimdi alerji sonuçlarını bekliyoruz. Dün çıkacaktı, te Ankara’lara gönderildi, daha ses yok. Tırsıyorum. Boktan bir sonuç çıkmasın, tamam mı? Artık bu ekrana bakıp trans mı olursunuz, evrene mesaj mı iletirsiniz ne edersiniz bilemiyorum ama inşallah korktuğumuz kadar alerjik bir bünye çıkmaz. İnşallah balık yemeyecek, portakal yasak, domates tüketmeyecek gibi Arca’nın sevdiği ve çok faydalı gıdalardan uzak kalmasına gerek kalmasın, tamam mı anlaştık mı?

Anlaştıysak, bizi önümüzdeki yaza kadar terk eden yaz lezzetlerine şükrederek yazıyı bitirebiliriz…

#80şükürvesilesi Nr 6