13 Ocak 2018 Cumartesi

Kitap yorumu: Aşık bir adam

Az önce Karl Ove Knausgaard'ın "Aşık bir adam"ını bitirdim. Bu adam bende yazma isteği uyandırıyor, yazık ki, okurken onun yaşamının içinde yaşarken yazmanın yanına yaklaşamıyorum. Bu seriyi bana okutan Tufan'a "senin adamı elimden bırakamıyorum" diye mesaj attığımda, "araya başka kitaplar al" tavsiyesinde bulunmuştu, haklı biraz es vermeli.



Aptalca bir karşılaştırma ama çok takipçili sosyal medya fenomenleri vardır, o kadar açıktır ki, donuna kadar hayatının her karesini teşhir eder, insanların da hoşuna gider bu. Bir de hayatından vermesi gerektiği kadarını samimiyetle verenler vardır. Onlar da paylaşır ama mesafesinde bile yakınlığını hissedersin. Bunlardan pek azı kaldı, onlar da eski blog yazarları zaten. Tahmin edileceği üzere ben ikinci grubu severim. Karl Ove da öyle bence. Bir bebek bezi değiştirirken hayatı sorgulamanın peşini bırakmıyor, çocuk bakarken feminen görünmekten rahatsızlığını da samimiyetle dile getiriyor. Olduğu gibi... Öyle işte... Daha da söyletmeyin, okuyun gitsin :)

Ben de zaten ateş almaya gelmiştim, hazır evdekiler horlama düetine başlamışken yazmaya döneyim.


1 yorum: