23 Mart 2024 Cumartesi

Baharı beklerken

Ortalama bir Belçikalı için bahar gelmiş olabilir ama benim için henüz değil, bekliyorum.

Baharı beklerken maaile hasta olduk. Tabii ki virüsü eve Arca getirdi, İlker aman asla pas geçmedi, ben yırttım yırtıyorum derken perşembe sabahı yakalandım ve iki seksen yamuldum. Ben hasta olunca sürüne sürüne işe gidenlerdenim, ya da en azından evden çalışanlardanım. Bu defa yapmadım, onca yetiştirmem gereken iş ve girmem gereken toplantı varken sürünme fikrine bile dayanamayacak kadar bitkindim, bu defa doktora gittim. İyi ki de gittim, boğazım için sprey, çalışmamam için de iki gün rapor verdi. Alırken hala “yani ben bunu alıyorum ama belki kullanmam, evden çalışıveririm yarın belki iyi oluveririm” diyordum. 


Oluveremedim tabii ki, perşembe öğleden sonra uyudum, akşamına çay çorba devam, cuma bitkin hissettikçe uyumalarla ancak akşamına toparlayabildim. İşe gitsem hafta sonunu ayak geçiremezdim. 


Baharı beklerken, fark ettim ki herkes Bahar’ı bekliyor. Yani Bahar dizisini. Ben de! Ne vakittir, içimizi açan bir yapıma denk gelmemişsek demek ki, kalbimiz pır pır. Ben en son böyle keyifle “İkinci Bahar” dizisini beklediğimi hatırlıyorum. Baharlar iyidir. 


Baharda doğduğum için annemin adımı Bahar koymak istediğini öğrendiğimde, tüh demiştim ne güzel olurdu. Ama kardeşlerin isimlerinin benzer olması modasına kurban gitmişim meğerse. Yeşim Yeliz. Öyleydi bizim zamanlar. İlkerin de kardeşi bundan sebep İlknur. Burcu - Duygu vardı arkadaşım. Burcu Banu Ebru vardı mesela. İşte o ilk kardeşe verilen ismin senin ismine etkisi olması ne fena.


Ben yine de ismimden şikayetçi değilim, ecnebiler kolay telaffuz ediyor en azından. 


Baharı beklerken…




Bahar dalları da geçit töreni gibi… Bizim sokaktaki minik beyaz çiçekli ağaçların yapraklanma sırası geldi, çiçeklerini döktü de bütün sokağı beyaz puantiyelerle bezedi. Arabaların üstü dahil her yer beyaz benek. 


Manolyaların iri taç yapraklarını dökmesini müteakip çiçeklenme sırasını kiraz ağaçlarına bırakmasını bekliyoruz. Sokaklar sümbül kokuyor, yakındır yerlerini lalelere bırakacaklar. Bluebell çiçeklerini bir Hallerbos ormanından açar sanıyorsanız yanılıyorsunuz, tohumlarının döküldüğü her yer Hallerbos onlara, evlerin bakımsız bahçeleri bile. 


Baharı beklerken Flamanca A1 sertifikamı üçüncü defa aldım. İlkini iş yerinin kursundan almıştım. Araya Covid girdi, benim Flamanca güme gittiydi. Sonraki kursa gitme girişimimle A2’yi bile atmıştım cebe, hatta B1’e başlamıştım. Araya işte yeni sorumluluklar ve fazla mesailerle iş seyahatleri girince kalıvermişti öylece. Baktım kursla olacak gibi değil, daha gerçekçi hedefler koydum kendime ve her bahar gibi bu bahar da harekete geçtim, bu defa uygulama üzerinden. Derslerin üzerinden geçip güya hemen B1 atlayacaktım, ama yok öyle değilmiş, tek tek alıyorum sertifikaları yeniden. En çok A1 sertifikası alan insan olarak rekorlar kitabına geçmeden A2’yi almam lazım. 


Baharı beklerken martiniçkalarım da kolumda bekliyor baharı ve göçmen kuşları. Buralar ayaz buralar kış, göçmen kuşlar ne zaman uğrayacak da benim dilekler olacak? Peki ben o kuşların göçmen kuş olduğunu nasıl anlayacağım? Leylek olmasa da mesela karga olsa, ya da ördek? Burda ben hiç leylek görmedim, kargayla halledemez miyiz? Yok mu bunun bir oluru? Göçmen kuşların bile uğramadığı buralara biz geldik göçtük, ne acayip ne deli sorular bunlar…


Baharı beklerken delirmeye az mı kaldı nedir?

1 yorum: