Ben temizliğe kafayı yormam. Yoracak olursam kendim yaparım, çok da hastalıklı bir karar olur bu ailemiz için. İlk evlendiğim zamanlarda cumartesilerim boştu, İlker de yoktu, kendimi temizliğe vermiştim. Fayans arasındaki derzleri bile tuzruhu ile ovmuşluğum var. Zehirleniyordum nerdeyse. Elvan bana “manyak mısın” çekmese duvarları da silecektim.
Arca’dan sonra pek bir rehavet çöktü üzerime, ohh. Şimdi yerleri süpürmek için Arca’nın çoraplarının altına bakıyorum. Kararıyorsa, tamam temizlik zamanı gelmiş.
Tabii evin bir şekilde temizlenmesi gerek, gündelikçi olayı burada devreye giriyor, ama dertliyim.
Gülmedi benim yüzüm, eve gelen gündelikçi kadından yana gülmedi yüzüm. Bir dönem Ümit abla ile güzel idare ettirmiştik ama yine başa döndüydük geçtiğimiz aylarda.
Hep kafaladılar beni hep! Ben temizliğinde değilim işin.
Ümit abla süper seçici, ev işinden çok iyi anladığı için annelerimizle birlikte kendisine de acayip güvenirim. Kimleri denedi, beğenmedi, aylar geçti.
İlker de benden daha titiz misal. Çok da güzel temizlik yapar. İşte temizlik imanına gelişi, senede bir olmasa kadına da gerek olmayacak ya neyse. Yeni bi kadın başladı mı, Ümit abla’dan sonra İlker teftiş eder. En önemli kriter; “ebeveyn banyosunun sürgülü kapısı içerinden kapatılarak kapının tozu alınmış mı?” Bu testten onlarca kadın geçemedi, bir Havva geçti. Havva karşı komşuya geliyor. Ümit abla ne zamandır komşunun temizlik günlerini kesiyormuş, Havva’yı gözüne kestirmiş.
Tamam dedim bağlayalım, yoksa piyasada kadın kalmayacak.
Şimdi bu Havva’nın çalışmasından ailecek memnunuz. Canavar gibi. Lakin kadın bi acayip. Bir kere bizim evi hep pis buluyor. “hmm eviniz çok kirlenmiş bu hafta 75 olmaz 80 isterim.” Abicim ev temiz olsa seni niye çağıralım. Hadi iki haftada bir için rutine bindirince sesini çıkarmadı. Laf aramızda pazarlığı da Ümit abla yapıyor.
ah ulan gidecek Ümit abla beni bu kadınlarla baş başa bırakacak
Parayı geçtim, sürekli unutuyor geleceğini. Cep telefonu da yok, evden ulaşabilirsen ne ala. İki haftada bir cumaları için anlaştık güya, hop tatile gitti, hop memlekete gitti, biz tabiri caizse döt gibi kaldık ortada. Ben artık hep bir gece önce arıyorum. Buna rağmen unuttuğu oluyor. Bir gün Ümit ablaya dedim ki, tabii olabilir biraz cahil bir kadın, unutuyordur, normal, mazur görelim. Sen o kaçın kurası biliyor musun dedi bana! Diğer evler bunu Çeşmeye filan götürüyormuş, yazlık temizliğine, yoruluverince hop bizi sallıyor, unuttum ayağına.
Yani uzun lafın kısası bizi ektiği çok oldu da işi güzel, memnunuz diye gıkımızı çıkarmıyoruz.
Akşamdan aradım, geleceğim dedi. Sabah 7 dedin mi damlar. Ben çıktım hala yok. Neyse yoldayken İlker aradı, Havva piyasada yok. Nasıl kızdım! Bu kaçıncı? Akşama da yemekli misafir var.
Çok havalı oluyor yemekli misafir demek, bildiğin pide yaptırıp, arkadaşlarla göbeğimizi kaşıya kaşıya dıkınacağız.
Aradım, ev telefonu cevap vermiyor. Ben bunu saf sanıyorum ya herhalde karıştırdı başka eve gitti sanıyorum.
Birkaç dakika sonra İlker aradı. Ve işe varasıya kadar gözümden yaş gelesiye kadar güldüren diyaloğu anlattı.
Ümit abla: AA Havva çok geç kaldın, senden ümidi kesmiştik artık!
Havva : BEN GELCEM DEDİM Mİ, GELİRİM!
Havva hanıma çok güldümm..Süper temizlikçiymiş.Su kurnazı resmen canı ne isterse onu alıyor o gün galiba :)))
YanıtlaSilalem kadın ya , akşam akşam baya güldüm...
Çorap altlarından anladığın temizlik vaktini favorilerime ekledim :)
Bol keyifli akşamlar :)
Sendenim Yeliz, ben de çorap altı kontrolcüsüyüm.
YanıtlaSil