Hani bir lokantada yemek yerken etraftaki masalarda oturan insanların konuşmalarını dinlersin ya...
Tamam biliyorum, bunu herkes yapmaz. Bizim gibi azıcık kaçık tipler yapar. Daha doğrusu İlker yapar(dı), beni de mutlaka olaya dahil ederdi. (Ben son derece usturuplu, terbiyeli bir hanımefendiyim, kocam olacak muhterem beni kötü emellerine alet ediyor!)
Olay şöyle gelişir:
Ben, tam gevezeliğim tutmuş hararetli bir şeyler anlatırken, "şşşt dur bi sus, arkadaki adamı dinliyorum" şeklinde sözümü keser İlker denen zat!
Önceleri “n’oldu? N’oldu?” diye heyecanlanırdım. Sonra çok gıcık olmaya başladım. "Ulen ben konuşuyorum, hem dinlemiyor hem de susturuyor elin adamını dinleyecek" diye tafra yapardım.
O hiç oralı olmaz eliyle sus yapar kulağını iyice yaklaştırır, davetsiz misafir gibi o küçük kulak kabarırdı. Çok geçmeden merakım taframa galip gelir, yemi yutardım "ne diyorlar?"...
Ve böyle başlardı ötedeki masayı dinleme eğlencesi. Az sonra yanına otururdum, dört kulak her zaman iki kulaktan iyidir. Çakozlanmasın diye birbirimizle konuşur gibi yapardık ki, şimdi düşünüyorum da çok gereksiz bir önlemmiş. Kim iki manyağın tanımadığı insanların konuşmalarını dinlediklerini düşünür ki?
Bu eğlence de kültürümüzün derinliklerine gömülen Karagöz-Hacivat tarzı eski Ramazan eğlenceleri gibi aile tarihimize gömüldü. Bu aralar pek yapamıyoruz ve ben eksikliğini çok hissediyorum. Buradan bakınca salakça geliyor ama cidden eğlenceli.
Şimdi bu ayak üstü saçma yazından çıkarılacak sonuç:
1. Antibiyotikten sonra bir de mezarlık görselli post üzerine bu annenin hala depresif bir profil çizdiğini söyleyebiliriz.
2. “Geçmişe özlem”, özellikle evin küçük adamının hastalığı müteakip korkunç ruh hali sırasında günün çorbası ebeveynlerinde sıklıkla görülen bir semptomdur.
3. İlker hala diyettedir, dolayısı ile yemekler evde yenir, bu eğlence tarihin tozlu yaprakları arasında soluk bir anı olmuştur. Böhüüü!
4. Günün çorbası çifti cidden biraz manyaktır, lokantada rastlarsanız iki masa öteye oturmanız özel hayatınızın mahremiyeti açısından tavsiye edilir.
Bu kadar mı keyifli anlatılır mahrumiyetler bile :))
YanıtlaSilahahaha bizim masanın yanına otursanız ve kulak misafiri olsanız, çok eğlenirsiniz Yeliz...Özellikle Mercan'da...Sürekli anta karıştıran, sürekli telefonları çalan, yemeğini yerken aldıklarını da ortaya çıkarıp bi de orada bakan. hem kulaklara hem gözlere hitap ediyoruz ve de hep gözümüz diğer masaların siparişlerinde kalıyor, onlardan da sipariş edip garsona dur durak bildirmiyoruz ama bahşişi asla unutmuyoruz:O)
YanıtlaSilbu arada Aslanım Arca daha iyi dimi
YanıtlaSilsabah arcayı merak ederek bloga girdim nasılsınız? acil şifalar diliyorum.. mercan
YanıtlaSil