Başta maden ocaklarının denetimini elinde tutan (eh artık onun kim olduğunu biliyoruz) olmak üzere devletin alayı yüzlerce vatandaşımızın ölümünden sorumludur. Bir kişi karşıma çıkıp da aksini anlatmaya çalışırsa çok ağır karşılık görür, haberi ola! Nasıl biat edenleri ikna edemiyoruz abicim bu adamların katil, hırsız olduğuna; kimse de beni bundan gayrı olmadıklarına ikna edemez.
Soma'da insanların her türlü yardıma ihtiyacı var, aklına ne gelirse. Üstelik bir defalık vicdan tatminine değil, sürekliliğe...
Ama asıl...
Onların ve onlar gibi madenlerde çalışanların, hepimizin iş güvenliği yasalarına, bu yasaların uygulanmasına ihtiyacı var. Kıçı kırık ofisin ilkyardım dolabına gösterilen ehemmiyet binlerce işçinin çalıştığı madene gösterilmemiş, gördük. Her şey göstermelikmiş, her şey! Okuduklarımız, öğrendiklerimiz karşısında, işçilerin şimdiye kadar maruz kaldıkları köle düzeninden haberimiz olmadığı için biz utanırken birileri bizi tokatlıyordu. Hem de her anlamda.
Buraya kadar hiçbir şey yapamamış olan şahsım adına konuşuyorum, bundan sonra da benim artık yapabileceğim hiçbir şey yoktur.
"Hep daha kötü ne olabilir?" dedik, hayallerimizin ötesinde felaketlerle baş başa kaldık. Ne yaptık? Ne yapabildik? Hiç.
Bundan gayrı benim yapabileceğim tek şey hayal gücü sınırlarımın ötesinde yeni bir gündemi beklemektir. Size de bunu tavsiye ederim.
Hayat devam edecek, etsin.
Gülün oynayın, Reina'larda ellere havaya yapın, verdiğiniz paralar Soma'ya gidecek diye teselli bularak daha fazla eğlenin. Daha uzaklara kaçın, duyamayacağınız, fark etmeyeceğiniz uzaklara kaçın. Oh... Nasıl olsa hiçbir şey yapamıyoruz, bari gönlümüz hoş olsun. Verdiğimiz üç beş kuruşla da vicdan mastürbasyonu yaparız.
Gelsin sıradaki felaket!
Sınırlarını zorlasın bu devlet.
Aman zirvede bırakmasın daha fazla daha kötü daha beter olsun gelecek.
Ne de olsa burası Türkiye kader der geçersin.
Budur. Başka da söyleyecek bir şey yoktur. Duygularıma tercüman olduğun için çok teşekkür ederim. Ancak bu kadar güzel ifade edilebilirdi.
YanıtlaSilAhu
Sanırım ülkemin bir yarısı kader diyip geçerken, içinde senin ve benim gibi umutsuzların da bulunduğu diğer yarısı mutsuz ve umutsuz geleceğinden şüphe duyuyor, her gün daha fazla. Artık hiçbir olay "ohaa bu kadarı fazla artık" dedirtemiyor bazılarına. Nasırlaşmak da değil artık bu, keçeleşmek, duvarlaşmak gibi bir şey bu. Şaşırma kabiliyetini yitirdik toplum olarak, her şey normal, her şey olağan geliyor. Ortalık yıkılsa umurumuzda değil. Off, değişir mi bu durum?
YanıtlaSiltukendim tukendik :(
YanıtlaSil