Haziran ayıydı sanırım, evet haziran olmalı. Twitter’a
bakarken bir link dikkatimi çekti, algıda seçicilik, klimalarla ilgili bir
yazı. Teknolojikanneler.com’da yayınlanmış. Yazı gayet güzel ama ufak tefek
eleştirilerim oldu, teknolojik annelerden Derya ile yazıştık, derken Derya sen
de bir yazı yazsana dedi. A neden olmasın? Yazarım tabii… Allah seni inandırsın
üç ay sonra yazıyı gönderdim. Ertele babam ertele… Ama sanma ki tamamen
aklımdan uçup gitti, bu süreçte konu ile ilgili yeni yönetmelikleri anlatan bir
makale bile yazdım, sayısız kaynak okudum, araştırma ve derleme yaptım.. Bu
arada birçok blog yazısını ve diğer tüm işlerimi hiç anlatmıyorum bile. Sezon
bitti, kimsenin klima filan alacağı kalmadı, ben o makaleyi sadeleştirerek
Derya’ya gönderdim. Bravo bana!
Daha kötü örnekler verebilirim. Sevkiyata ve belge almaya
yetiştirmek zorunda olduğum kullanma kılavuzlarını yalapşap hazırladığımı
biliyordum, açıkçası içime de sinmiyordu, diyordum ki “bunları bir sonraki
sevkiyata kadar düzenlerim, ilk parti böyle ama sonrakiler düzgün olur”. Ama
hep ertelendi. Kataloglar öncelikliydi, satış pazar raporları öne alınmalıydı,
fiyatlar mühimdi, en iyi pazarlık yapılmalı, projeye en düşük fiyat
verilmeliydi… Boş mu duruyorum hayır hatta hiç durmuyorum ama sonuç n’oldu,
ertelene ertelene patladı o kılavuzlar! Şimdi son iki haftadır bütün
kılavuzları kilitledim kendime ve bitireceğim diye canım çıkıyor. Diğer işler? Bil
bakalım n’oluyor? Erteleniyor!
Sonra arkadaşlarımla görüşmeyi erteliyorum. Bu en kötüsü… Aylardır
görüşmeyi planladığım arkadaşlarımla yıllardır görüşmediğimi fark ettim. Bu
nasıl bir manyaklık?
Bir taraftan hayatıma bakarsan boş da durmuyorum.
Çalışıyorum hem de günümün on iki saatini ayırıyorum çalışmaya, sonra blog
yazıyorum, kişisel tatmin :P , Arca malum, kitap kulübüm var, ev, ailem var, sosyal
medyada bir mevcudiyetim ha bir de kocam var ayol bak unuttum puhahahah…
"Erteleme sanatı" kitabını da ben yazacaktım ama ertele ertele bak sonunda John Perry diye bir adam yazmış.
"Erteleme sanatı" kitabını da ben yazacaktım ama ertele ertele bak sonunda John Perry diye bir adam yazmış.
Aslına bakarsan benim gibi bir erteleyicinin bu kitabı okumayı da ertelemesi gerekiyordu. Hadi Yekta Kopan'ın kitap hakkındaki eleştirisini okudun, hemen de sipariş ettin, geldi. Geldiği gün okunur mu? Okunur! Eğer yapılacak daha önemli işler varsa onların hepsi ertelenerek bu kitap okunur, hem de bir solukta!
Son zamanlarda (ki uzun zamandır okumuyordum) okuduğum en eğlenceli kişisel gelişim kitabı. “Ben yazacaktım” derken inan ki abartmıyorum, zira Perry’nin yazdıklarını birebir yaşıyorum.
O alarm ertelemesi… Aman yarabbi! 06:20 itibariyle başlıyor 07:00'de telefonun şarjının bitmesine ramak kala kalkmayı başarıyorum.
Gerçi bunun için Perry’nin bir şarkı listesi ve son alarmın kahve makinesinin
yanına koymak gibi fikirleri var. Ben o kadarını yapamam, o saatte Arca’nın
uyanmasını tercih etmiyorum.
Perry, ertelemenin bir özür değil bir zaaf olduğunu
söylerken bence haklı. Sistematik erteleme aslında bir şeyleri başarmanın bir
yöntemi. Bir şeyleri ama başka bir şeyleri. Ya da yapılacaklar listesindeki maddelerin önceliğinin değişmesinden
ibaret diyebiliriz. Yukarıda bahsettiğim gibi teknolojik anneler için bir türlü
yazamadığım yazı sayesinde aslında o yazıyı bahane ederek oldukça detaylı ve
faydalı bir makale yazdım. Daha sonra da yapabileceğim bir işi öne almış oldum.
Neden erteliyoruz? Pek çok sebebi olabilir. Mesela gözümüz
korkabilir. Benim işte olduğu gibi. Ama ne yapıyorum Kaizen yöntemi
uyguluyorum. Yapıyorum lan ben bunu. Ama bunun bir yöntem dahası Kaizen adında
bir yöntem olduğunu bilmiyordum. Büyük projeleri küçük adımlarla
gerçekleştirmek. Evet tam olarak bu. Gözüm korkunca kendimi telkin ediyorum "adım adım yeliz adım adım hepsi hallolacak..."
Bir de şu bilgisayarda “önemli işler klasörü” denen yöntem
var. Benim Eclisomda mevcut hatta diğer klasörler arasında kaynamasın diye –
çünkü klasörlerim alfabetik sırayla düzenlendi – klasörün adını "AAA-önemli
işler" koymuştum. Kendime ait bölümü ilk açtığımda karşıma çıkıyor, arada
kaynama olasılığı yok. Yaaaa…. Dedim işte bu kitabı yazsam bu kadar olur.
Erteleyicilerin bir başka mazereti mükemmeliyetçilik… Hadi
hepimiz biliyoruz, mükemmeliyetçilik dediğin şey iş görüşmelerinde “en kötü yönüm
ehüehü” cümlesinde geçer. Gerçekliği yoktur. Mükemmel yapma, mükemmel
yapamazsın zaten, yeterli yap ,zamanında yap canımı ye.
Bana yatay düzenleyici diyorlarmış, bunu da öğrenmiş oldum.
Aslına bakarsan düzensiz demek daha doğru. Misal benim bugün masam böyleydi,
daha doğrusu hep böyle, hatta ders çalışırken de böyleydi. Ben dağınıklığın
içinde bir düzen kuruyorum, buna yatay düzenleyicilik diyorlarmış işte. Aradığımı
buluyor muyum? "Buluyorum !" diye nara atmak isterdim, umumiyetle buluyorum deyip
geçeyim.
Bir başka öneri de ertelemeyen bir iş arkadaşı bulmak. Yani
seni dürtükleyecek biri… Tabii ona kafayı yedirtmezsen. Benim hayat arkadaşım
olacak muhterem benden beter. Normalde koca olsun bu gece olsuncu bir zihniyete
sahip olan kocam, nedense bazı konularda kendini aşıyor. Atılması gereken
bulaşık makinesi hala mutfakta tezgah oldu bir nevi… Sonra telefonu iptal etme
konusunda iki haftadır konuşacak nerdeee? En son dayanamadım ben aradım. Bir
taraftan erteleme konusundan senden beteri varsa etrafta dizginleri ele
alıyorsun bak bu da önemli…
Aslında ben an itibariyle bilgisayarı işten getirmiş, güya
çalışacağım, olmadı blogun tasarımıyla ilgili aldığım notları hayata
geçireceğim ya bak oturmuş blog yazıyorum. Yani bu kitap bana erteleyiciliğim
konusunda yardımcı olamamış olabilir ama kendimi daha iyi hissettiğim kesin!
Savsaklayıcılara kendisiyle barıştıran sevdiren kitap :)
"Erteleme sanatı" Mark Twain'in sözü ile başlıyor, biz de noktayı aynı cümle ile koyalım...
“Bugünün işini yarına bırakma, mümkünse ertesi güne bırak”
Not: Evet yazı dün akşam yazıldı ve tabii ki yayınlanması ertelendi, ya ne olacaktı?
"Erteleme sanatı" Mark Twain'in sözü ile başlıyor, biz de noktayı aynı cümle ile koyalım...
“Bugünün işini yarına bırakma, mümkünse ertesi güne bırak”
Not: Evet yazı dün akşam yazıldı ve tabii ki yayınlanması ertelendi, ya ne olacaktı?
Erteleme büyük sorun...
YanıtlaSilBen pek erteleyenlerden değilim sanırım. Böyle saat çalınca falan tık diye kalkıyorum kalmaya zorluyorum.
Eğer erteliyorsam bir şeyleri kesin istemiyorumdur. ve bence sende kesin istemediğinden atıyorsun.
Ben erteleme moduna girersem elime kağıt kalem alıp günlük ya da haftalık program yapıyorum, bildiğin öğrenci gibi. Sonra yanına tik atıyorum. Pek teşvik edici.
Bir de astrolojik anlamda işleri yapabildiğin ve uzattığın dönemler oluveriyor. Bak takip et astrolojik detayları, işe yarar :)) Mesela Eylül ayında dolunay var iyi bir zamanişleri yapabilmek için, ve merkür rötardayken genelde yarım kalan işleri yapmak için uygun zamandır bla bla... :))
Eskiden her gün burcumu okurdum artık pek ilgilenmiyorım:) ama güzel bir motivasyonmuş
Silsupersin kahkahalar atarak sonunu zor getirdim bu arada bu kitabi baya bir merak ediyordum simdi kesin alinip okunacak :)
YanıtlaSilben hangi kategorideyim bir bakmam lazim bu yorumu hemen gonderdigime gore cok ta vahim durumda degilim galiba :)
Eğer bu yorumu yazmak için başka bir işi savsakladıysan erteleyicisin;)
SilYemin ediyorum bu tam ben!
YanıtlaSilErteleye erteleye son ana birakiyorum her seyi. Karar verme konusunda da boyle. Erteliyorum erteliyorum. O sirada sorguluyorum, sorguluyorum. Karar veremeyecek kadar yorgun hale gelince mecburen birini seciyorum. Vallahi. Bilet almak, kisisel isleri halletmek (mesela hala Hollandadaki banka hesaplarimi kapatamadim), tatil ayarlamak, is disinda yapilacak seyler bunlarin hepsini erteliyorum. Is konusunda da erteliyorum. Allahtan simdi mudurum ve onun muduru dibimde ve enerjik insanlar da durtuyorlar beni. Ay aman Yeliz ben bunu okuyayim cunku bu huyumdan nefret ediyorum biraz duzelirim belki :)
Ay iki aydır ttneti ancak kapattım:) sallA salla aynen yani durumlar:)
SilEvet bu kitabı listeye almıştım ben de okuyacağım.
YanıtlaSilBu arada "okul yazısı"nın altına uzunca bir yorum yazacağım.Engiiin tecrübelerimden faydalan diye(ne de olsa oğlum 3.sınıfa gidecek) ama erteliyorum.En kısa zamanda yazacağım.
Kolaylıklar diliyorum herşey için
Ahu
Erteleme okul yazısını sakın erteleme:)) blogcuanne nin bugünkü yazısını sevdim
SilTecrübeye açız ahu aman erteleme
Bugünkü yazımda "Hayatı ertelemeyi sizden öğrenecek değiliz" demiştim. Geri alıyorum.
YanıtlaSilYazdıkların arasında en çok yatay düzenleyici bölümü ilgimi çekti bak. Ben de öyleyim hatta daha beteri ,pasaklıyım ama her aradığımı o dağınıklıkta bulabiliyorum. Demek ki ben de yatay düzenleyiciyim.
Daha kitabı okumadan içim huzur doldu bak.
Yatay düzenleyiciliği keşfetmek benim için de ilginç oldu. Ama doğru cidden:)
SilKitabi listeme ekledim. Ne zaman okurum Allah bilir. Bazi konularda artik savsaklamadigim halde bazilarini hala son dakikaya birakmakta ustume yok. Bunun sebebini, ozelestiri metodu ile cok fazla seyle ilgilenmek ile ilgili oldugunu kesfettim. Ama henuz ilacini bulabilmis degilim. Brian Tracy'nin Ye o kurbagayi (eat that frog) kitabini tavsiye ederim. Kisa ve oz. Buyuk isler ustume ustume geldiginde ve gun icinde kendimi kafasi tavuklar gibi hicbirseye baslayamaz ve bitiremez halde buldugumda, adamin metodunu kendime zorla uygulatiyorum. Ise yariyor.
YanıtlaSilEat that frog not aldım:) tşkler
SilBen bir 'hiç ertelemez'ciyim. İşleri önem sırasına koyar, bir bir yaparım. Misal; iş yerinde pazartesi hepimize bir evrak işi verildi ve cumaya kadar teslim etmemiz istendi, bilin bakalım ben salı günü teslim ederim. ( Haa görevi verenler bir yanlışlık yaptıysa, 'Arkadaşlar şurası aslında şöyle olacaktı'' dediklerinde, tekrar yapmak koymuyor değil ) Evde temizlik mi yapılacak 35 yaşında 4 yıllık evliyim, hala temizlikçi alamıyorum, neden ? Çünkü temizlikçinin benim evimi benim kadar sistematik, planlı temzleyeceğini sanmıyorum. Eee ne yapıyorum, bir plan dahilinde temizlikçinin 2 günde yapacağı işi tek başıma 1 günde bitiriyorum. Alarm erteleme mi demiştiniz? Alarm ne? Saat 7:00'da mı kalkılacak ben o işi kafamda kurduğum alarmla 06:55'te yapıyorum. Yok, 06:00'da mı kalkılacak, hay haaay 05:55'te kafamın içindeki alarm beni uayndırır, kalkar ve çalmayan saati kapatırım :))) Haaa hiçbir şeyi ertelemiyor muyum, belki arkadaşlarla buluşmayı ertelerim ama o da aylaaar, yılllaaar değil, 1-2 hafta rötar verir. Mutlu muyum? Hayır, böyle bir titizlikle, dakiklikle, mükemmelliğe ramak kalmakla mutlu mu olunur yav? Yaşasın 'Erteleme Sanatı' ve bu sanatı hakkını vererek yapanlar :)) Pelin / İzmir
YanıtlaSilHayran kaldım:) süpersin
SilAllaaam yaleppiiim!
YanıtlaSilBu kitabı bi' de ben okuyayım! Bana yazılmış sankim o kitap! Yekta Kopan'ın yazısını da okudum bi' çırpıda.
Alarm, iş, arkadaşlarla görüşme...ayh! :( Erteleme değil artık benimki, görmezden gelme resmen :/
Sanki yokmuş gibi, olmamış gibi davranıp her şeyi bi' güne sığdırarak totom tutuşa tutuşa yetiştirme telaşı :(
Bi' sonraki kitap siparişimde alayım bari...bunu bari ertelemeyeyim.
Aynen bende de bir görmezden gelme oluyor. Çok yoğunluktan da oluyor:( yektakopan süper yazmış di mi:)
SilGüzel yazmış :)
SilErtelememeyi öğrenmeye çalışıyorum. Son tamamlama tarihi 15 Ekim olan ve benim geçtiğimiz yıl 1 Kasım'dan beri itina ile ertelediğim eğitimlerimi (tam 33 adet) tamamlamaya başladım :D İki günde 4 eğitim tamamladım, bak bu bilem büyük başarı benim için eheh
Sonra, alarm çalmaya başlar başlamaz kalkıyorum, ertelemiyorum artık 5 dakka 5 dakka...
Böyle böyle ertelememeyi öğrenicem, stresten başka bi' şey getirmiyor yoksa. Amaaaa, kitabı da muhakkak okuyacağım :)
Mutlu geçsin Pazar'ın :)
"dağınıklığın içinde bir düzen kurmak" ne kadar da tanıdık :)
YanıtlaSil:)) muck
SilYazınız inanılmaz keyifliydi. Bu kitabı ben de aldım ama henüz okumaya kısmet olmadı :)
YanıtlaSilErteleme konusunda yalnız olmadığımı gördükçe ve okudukça moralim yerine geldi. Dediğiniz gibi, kitap bu sorunu çözmeyecek belki ama kendimi iyi hissetmemi daha okumadan sağladı sayenizde :)
hahah ertelemişsiniz okumayı:) teşekkürler ayrıca
Sil