25 Kasım 2014 Salı

Dumanı üstünde şükürler hmmm misss

İlker, dün sabah 10:00 uçağı ile İstanbul’a gitti. Arkadaşı ile birlikte birkaç işi vardı, biraz da gezdi, rakı balık, derken gece 23:55 uçağı ile döndü. Sabah tabii kendisiyle görüşmedim, uyuyordu, saatini kurdum, çıktım. Sonradan beni aradı ve "TAKDİR EDİYORUM" dedi. Eder, kocam diye demiyorum, beni her zaman takdir eder. Niye lan, dedim. (hayır yani bileyim, bu defa niye)

"Yav sen deli misin, ağzıma mıçıldı dün (tabii ki daha müstehcen küfürler telaffuz etti ve benim de bunları söylemeye terbiyem müsaade eder lakin, bu blogun da bir çizgisi olsun, değil mi ya?), sen sabahın beşinde evden çıkıyorsun, altı buçuk uçağına biniyorsun, sonra bütün gün toplantı yapıyorsun, gece benim geldiğim saatte geliyorsun, bir de bunu ayda birkaç sefer yapıyorsun, bir de üstüne ertesi sabah altı buçukta kalkıp yine işe gidiyorsun, vallahi bravo!"

Gülümsedim. Ota boka "çok yoruluyorum, işleri yetiştiremiyorum, öldüm bittim" şeklinde şikayet edenlere gülümsediğim gibi gülümsedim. Çünkü ben kapris sevmem, sevmediğim için de yapmam, yapana da gülümserim (!)

Az sonra NA ile konuştuk, onunla da bana duyduğu takdir hislerini paylaşmış. Kocam diye demiyorum, hem takdir eder karısını hem de gururlanır karısıyla…

Diyecek ve böyle kocam olduğu için şükredecektim ki, birden onun da bir erkek olduğunu ve rte ile aynı cinsin mensupları oldukları aklıma geldi. Dişlerimi istemsizce sıkıvermişim... fıtrat... ulan kelimeden soğudum yeminle...

Ama yok kocamın cinsi dışında çok şükür kıl kadar benzerliği yok o zihniyetle. Bak ne şahane çalışıyorum, o zihniyet gibi değiliz biz, kadın erkek eşitiz en azından bu evde, bak şükür ki işim var... diyecektim hatta yine ülke koşullarına göre mesaisi belli, (tabii ben yeri geliyor, gece gündüz çalışıyorum ama o ayrı o benim fıtratımda var:P) diye şükredecektim ki, bu gece ofisten dokuza doğru çıktım, o yooo...

,

Tamam bu mesainin büyük ölçüde sorumlusu benim, o sebepten fazla ses etmiyorum, şükürlere devam... Tam eve gelirken, Arca şimdi götü devirmiştir, bir çorba içer duş alır ayağımı uzatırım, allahtan velet erken uyuyor diye şükredecektim ki, "anne naber?" diyen bir ses duyuverdim.

Ah ulen erkenden zıbarmayacak bugünü mü buldun? olsun...

sonunda uyudu, sonunda çorbamı içip duşumu aldım, bir kadeh şarap koydum, biraz fındık kırdım, Jehan Barbur'u açtım ve oh dedim, günün bu saatine şükür... ve dönmek için yığınla sebep olsa da devam etmek için gösterdiklerine yoluma serdiklerine şükür...

etti mi sana 4? Şükür ki (5) benden başka sayan yok, yanlış sayıyorsam bir de, bak göre eğlenceyi :)

 

6 yorum:

  1. Aynı biz :) Bazen günü birlik eğitimlere İstanbul'a gidiyorum, eve dönüşüm en erken gece 01:00 , üstünü başını değiştir,elini yüzünü yıka derken yatana kadar saat 02:00 oluyor, ertesi gün 07:00 de kalkıp hazırlanıp işe gidiyorum, üstelik bankacıyım.. Kafan çalışıyor mu peki derseniz,orasını bilemem işte :) Sevgili kocam da beni pek takdir ediyor,sabah kalkabildiğim için ..

    YanıtlaSil
  2. Hala kadın erkek eşitligini tartisiyor olmamiz komik ya uzuluyorum aslinda yine sakin bir gun olmus o zaman ben de hehehhe diyeyim :)))

    YanıtlaSil
  3. Ne mutlu sana ki çok "güzel" bir adamla evlenmişsin. Bu hayatta verilen en önemli kararın eş seçimi olduğunu düşünüyorum ben.

    YanıtlaSil
  4. Yeliz Abla seviyorum seni ya, gerçekten süpersin :)

    YanıtlaSil