Sosyal paylaşım siteleri
her zaman tukaka değil. Mesela facebook’ta çok güzel makaleler çok iyi videolar
bulma şansınız olabiliyor. Geçen akşam bir video izledim. Bir araştırma için
sanırım, katılımcılara “ölmüş veya yaşayan herhangi biriyle yemek yeme fırsatı
verilse, kimi seçerdiniz?” diye soruyorlar.
Önce yetişkinleri
alıyorlar içeri. Karı koca bunlar. Cevaplardan cevap beğen. Ünlülerin,
sanatçıların isimleri uçuşuyor havada. Sonra çocuklarını alıyorlar kamera
önüne. Aynı soruyu onlara soruyorlar. İstisnasız her çocuk “ailemle” cevabını
veriyor. Ebeveynlerin yüzlerindeki ifade görülmeye değer.
Çocuklarımızı bizi
seviyor, bizi diğer herkesten daha önemli buluyor, bizimle vakit geçirmeyi
dünyadaki diğer herkese tercih ediyorlar.
Peki biz ne yapıyoruz?
Dışarıya yemeğe gittiğimizde yanımıza tabletleri alıyoruz. İki çift sohbet
edelim diye ellerine tutuşturuyoruz. Ben de yapıyorum. Kimseye bok atmıyorum
yani.
Seneler evvel, Arca’nın elinetelefon/tablet vermediğimiz keyifli zamanlarda atıp tutmuşluğum oldu, inkaredecek değilim. Taze annelere mahsus bir ukalalık oluyor bazen. Ama o yazıda da
yorumlarında da anlattığım gibi, anne oğul yemeğe dışarı çıkıyorsun, baş
başasın. Üstelik oğlan en az on yaşında yani, seninle memleket meseleleri
üzerine bile konuşabilir ama sen ne yapıyorsun, birer aygıtla arana set
çekiyorsun.
Hani dedim ya, biz de
yapıyoruz, evet yapıyoruz. Mesela çocuklu iki üç aile bir araya geldiğimizde
kafamız dinlensin diye ipad’leri yanımıza alıyoruz. Ama artık son çare olarak.
Çünkü boku çıktı.
Lokantaya oturduğun an
ver ipad’i eline, yemek bitince al, hiç niye oynuyorum demezler. Çünkü o
yaştaki çocukların bir otokontrolü olabilmesi mümkün değil. Dediğim gibi biz de
bir ara bokunu çıkardık. Hatta evde sınırlı oynuyor diye Arca arkadaşlarla
dışarıda takılma fikrine bayılıyordu, sınırsız ipad! Neyse fazla abartmadan
ipleri elimize aldık. Yanımıza boya kalemleri, boyama kitapları ya da kağıtlar
alıyoruz. Sohbet etmek istemeyince sıkılmasınlar diye, ama bazen de sadece
sıkılıyorlar. Olabilir, sıkılmalarında da bir sakınca yok. Boş durmak iyidir.
Ya da keşif. Lokantada
onları görebileceğimiz bir sınır çiziyoruz, sonra onları keşfe gönderiyoruz.
Gördüklerini de ara sıra gelip bize saymalarını istiyoruz, bir nevi içtima. Bu
onları müthiş oyalıyor. Ve son çare ipad. Nadiren ellerine ipad almadıkları da
oluyor. Ve biz Arca ile baş başa yemeğe gittiğimizde henüz eline ipad vermedik.
Çünkü sohbet ediyoruz, Arca’nın gevezeliğinden genelde monoloğa dönüyor ama :)
diyeceğim şu ki; bir daha yemeğe çıktığınızda çocuğunuzun eline ipad verirken
düşünün, tablet için yalvarıyor olsa bile aslında onun için birlikte yemek
yemek isteyeceği kişi sizsiniz, ipad değil.
Kesinlikle kalabalık yemeğe çıkılan ya da misafirliğe gidilen ortamları ipad oynamak için fırsat olarak görüyorlar. İpadi ver, ekmek su verme sıkıntı yok yani onlara göre. Biz de sadece şubat tatili ve yaz tatilinde ortaya çıkarıyoruz. onda da arayı kapatıyorlar. nadiren bu kuralı kırdığımız olsa da genel olarak uyguladığımızı söyleyebilirim.
YanıtlaSilBu araştırma beni de çok etkilemişti, hatta akşam bizim kuzuya da sordum, aynı cevabı verdi. Genelde oyun parklı, zıpzıplı ya da geniş alanı olan restoran tercih etmeye çalışıyoruz arkadaşlarla. Ipad vermiyoruz, çok isterse telefonlardan oynuyor ama o da bir süre sonra sarmıyor kendisi bırakıyor, kötü müyüz neyiz :)
YanıtlaSilartık ıpad falan vermiyorum çünkü hakkaten bizdede suyu çıktı 10 yaşında ki çocuğu ikna etmekte ayrı bir mesele şuan tavırlı bize :) her akşam düzenli olarak bunun ceza değil ödül olduğunu anlatıyorum elbet bir gün anlayacak. Geçen gün nefes alamıyorum nolur ipad imi ver dedi şok oldum ya bağımlı resmen :)))
YanıtlaSil