Benden büyük, müdahale edemeyeceğim şeyleri engelleyemediğim
zamanlarda toparlanmakta güçlük çekiyorum. Üzerimden etkisini atamıyorum ve
sürekli sorguluyorum. Ülke gündemindeki hemen her olay, eskisinden daha derin
izler bırakıyor, tahammülümün sınırına geldiğimi hissediyorum.
İşime gücüme bakmak istiyorum ama bir sabah kalktığımda
internetimin olmadığını fark ediyorum. Fark ediyorum ki -beğen ya da
beğenme- seçimle milletvekili olmuş
kimseler tutuklanmış. Başka bir sabah okyanusun öte yakasında bir seçim oluyor
ve sonuçları benim cebimdeki parayı eritiyor. Bir başkası güne bomba haberiyle
uyanıyorum, "aa nerde?" diye sorma, bugün Diyarbakır'da yarın her gün
metroya bindiğin istasyonda, ne fark eder?
Bir gün Elvan bana, başa çıkamayacağımız kadar büyük
olaylarda, kendimize dönmenin daha sağlıklı olduğunu söylemişti. Kendi içimize,
kendi hayatımıza.
Bir nevi kabuğuna çekilmekti en iyisi.
Kiminin kabuğu ceviz, kiminin fındık. Benimki yumurta kabuğu
kanımca, zırt pırt kırılıyor zira. Beni sirkenin içinde bekletmeli, kabuğumu
iyice seyreltip esnetmeli.
icim aciyor benim cok.
YanıtlaSilTarih kitaplarına geçecek kadar yoğun bir gündeme, ülkenin akıl almaz bir dönemine, kötü bir dünyaya denk geldik sanırım biz ve tanıklık ediyoruz tüm bu yaşananlara, giderek artan bir yorgunluk ve umutsuzlukla..
YanıtlaSilBana dokunmayan yılan... misali yaşıyorum hayatımı artık. Bencilleştim.
YanıtlaSilNe kadar güzel özetlemişsiniz..
YanıtlaSil